Irak’ın kuzeyindeki yaklaşık 6 milyon nüfuslu Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) bugün halk, bağımsızlık referandumu için sandık başına gidiyor. Başta Irak merkezi hükümeti, Türkiye ve İran’ın itirazlarına rağmen referandum kararından geri adım atmayan IKBY lideri Mesud Barzani için 25 Eylül sonrası ilk iş, Bağdat ile ayrılık müzakerelerini başlatmak olacak. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, Türkiye’de referandum kararı ve bağımsızlık konusundaki tüm tepkilere rağmen Barzani ile ipler atılmayacak ve Bağdat-Erbil arasındaki ilişkiler, Erbil-Ankara ilişkileri için de belirleyici olacak.
Bugün Erbil, Süleymaniye, Duhok, Zaho, Halepçe gibi IKBY sınırları içerisindeki tüm yerleşim birimlerinde kurulacak sandıklarla, halk bağımsızlık ile ilgili görüşünü ortaya koyacak. Türkiye ve Irak arasındaki en önemli tartışma konularından biri olan Kerkük de referandum sandıklarının kurulacağı en önemli kentlerden biri. Tüm dünyanın yakından izlediği “Kürdistan bağımsızlık referandumu” için bölgeye çok sayıda gözlemci ve basın mensubu gitmiş durumda. IKBY Referandum Yüksek Konseyi ve Seçim Kurulu’nun açıklamasına göre, dün itibariyle 136 uluslararası gözlemci ekibi, 35 uluslararası bağımsız gözlemci ve 142 uluslararası medya kuruluşu oylamayı izleyebilmek için kayıt yaptırdı.
Peki, önümüzdeki saatler içerisinde bağımsızlık kararını oylayacak Kürdistan bölgesinin Bağdat ve komşu ülkeler ile ilişkileri, 26 Eylül’den itibaren nasıl bir seyir izleyecek?
“Bağımsızlık için şu an şartlar uygun değil”
Referandum kararını ve yakın gelecekteki olası gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendiren Prof. Dr. Doğu Ergil, “Kürtler, Kürdistan’ı kurmak için tarihin en müsait anına yaklaşıyor” diyor. Irak’ın fiilen parçalandığını, ülkedeki Şiilerin İran etkisi ile hareket ettiğini, Sünni Arapların ise önce El Kaide’yi sonra ise IŞİD’i destekleyen bir pozisyon aldıklarını vurgulayan Ergil’e göre, Barzani bölgesini güvende tutmak ve mevcut dağınık yapıyı lehine kullanarak devletleşmek istiyor.
Ancak referandumdan sonra hemen bağımsızlık ilanı olmayacağını dile getiren Prof. Ergil, “Şu anda şartlar bağımsızlık için gerekli olgunluğa ulaşmış değil. Zaten Barzani de en az bir iki yıl Bağdat ile müzakere edeceklerini söylüyor. Burada Bağdat ile olan ilişkinin nasıl şekilleneceği belirleyici olacaktır” diye konuşuyor. Kürdistan’ın bağımsızlığına müsaade edilmeyeceğini açıklayan Türkiye’nin şu anda Ortadoğu’daki tek müttefikinin Barzani ve dolayısıyla IKBY olduğuna işaret eden Ergil, “Barzani yönetimi, Türkiye’deki Kürt hareketlerini beslemiyor, Türkiye’den bir talebi yok, silahlı olarak bir tehdit unsuru değil. Bununla birlikte Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından biri. Dolayısıyla Türkiye’nin bugünden sonra bağımsızlık fobisi ile hareket etmekten vazgeçmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Askeri hareketlilik sürüyor
Bölge halkı bugün sandık başına giderken, ‘Kürdistan' referandumuna sert bir dille karşı çıkan komşu devletlerin sınırdaki askeri hareketliliği de devam ediyor. Olağanüstü toplanan Meclis kararı ile hükümetin sınır ötesi askeri operasyon yetkisini bir yıl daha uzatan tezkeresini onaylayan Türkiye'nin 18 Eylül'den itibaren Irak sınırında başlattığı askeri tatbikat birinci haftasını geride bıraktı. Seviyesi yükseltilen tatbikat kapsamında yaklaşık 20 zırhlı araç ve tanklar seri ve hızlı manevralar yapıyor. Bununla birlikte Ankara’dan referanduma yönelik sert açıklamalar da gelmeye devam ediyor. Başbakan Binali Yıldırım dün yaptığı açıklamada, referandumu “gayrimeşru” olarak niteledi ve Türkiye için yok hükümde olacak referandum sonrasında bölgede oluşabilecek statü değişimini “hoş görmeyeceklerini” vurguladı.
Dün İran da bir dizi kararla IKBY’ye gözdağı veren adımlar attı. Bağımsızlık referandumuna bir gün kala Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne hava sahasını kapatan İran, ayrıca dün sabah itibariyle IKBY sınırında askeri tatbikat başlattı. İran devlet televizyonu IRIB, tatbikatın önceden planlanmış olduğunu duyursa da, referanduma bir gün kala başlatılan tatbikatın Erbil’e verilen bir mesaj olduğu yorumları yapılıyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Bağdat yönetimi de dün akşam saatlerinde IKBY'den tüm sınır kapılarını ve havaalanlarını Bağdat yönetimine teslim etmesini istedi. Irak hükümeti, ayrıca komşu ülkelerin petrol ve sınır konusunda yalnızca Bağdat ile ilişki kurmasını talep etti.
Türkiye müdahale eder mi?
Kürt sorunu üzerine çalışmaları ile bilinen gazeteci-yazar Avni Özgürel’e göre, Türkiye’nin sınırdaki askeri hareketliliği Barzani’ye gözdağı vermekten öte anlamlar içeriyor. Özgürel, “Askeri yığınağın Barzani’ye yönelik olduğunu düşünmemek lazım. Türkiye referandum sonrasında bölgede ortaya çıkabilecek karışıklıklara karşı bir önlem almak istiyor. Ben Türkiye’nin Erbil’e askeri müdahalede bulunacağını düşünmüyorum” diyor. Referanduma katılım oranının önemli olacağını, yaşanan gelişmelere göre Türkiye’nin kademeli olarak bazı ekonomik yaptırımları hayata geçirebileceğini ifade eden Özgürel, “Özellikle Kerkük konusu önemli. Türkiye, gelişmelere göre Kerkük konusunda 1926 Ankara Anlaşması’ndan kalma müdahale hakkını kullanabilir” şeklinde konuşuyor.
Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre referandumdan yüzde 70’i aşan oranda bağımsızlığa “evet” oyu çıkacağını dile getiren Doç. Dr. Vahap Coşkun ise, “Kerkük konusundaki endişeler anlaşılabilir. Ama Bağdat ve Erbil’in ortak kararı ile Kerkük’e yeni bir özel statü verilebilir. Buradan gelen petrol gelirlerinin paylaşımı sağlanabilir” diye konuşuyor. Coşkun, Türkiye’de Kerkük üzerinden Kürtlere dönük düşmanca bir dil yaratıldığına işaret ederek, “Sanki Kerkük, Türkiye’nin yönetiminde bir şehir de Kürtler orayı işgal ediyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Kerkük Bağdat’a bağlanınca iyi, Kürtlere bağlanınca kötü demek, Kürt fobisinden başka bir şey değil” diyor.
26 Eylül’den itibaren Barzani yönetiminin hem Bağdat ile hem de komşu ülkelerle müzakere sürecine başlayacağını kaydeden Coşkun’a göre, IKBY bölgesine bir askeri müdahale ise olası değil. Türkiye ve İran tarafından ortaya konacak sınırların kapatılması ve ticaretin kesilmesi gibi yaptırımların ise yalnızca IKBY’ye değil, bu ülkelere de zarar vereceğinin altını çizen Doç. Coşkun, şunları söylüyor:
"26 Eylül'den sonra Türkiye'nin Bağdat ile Erbil arasındaki müzakereler konusunda arabuluculuk rolüne soyunması gerekiyor. ‘Kürdistan’ fikri artık bir hayal değil, hukuki ve siyasi bir sürece dönüşmüş durumda. Bağdat ile Erbil arasındaki müzakereler başlar ve gelişirse, diğer ülkelerin de yeni sürece uyum sağlamak dışında bir seçenekleri kalmayacak.”
“Türkiye’deki Kürtler ayrılmak istemiyor”
Hükümete yakın çevrelerde ve genel anlamda Türk siyasetinde, referanduma karşı çıkışın en önemli nedenlerinden biri olarak Türkiye’de yaşayan Kürtleri de bağımsızlık fikrine yaklaştıracağı endişesi öne çıkıyor.
Peki bu endişe, haklı bir endişe mi? Referandumu izlemek üzere gittiği Erbil’de DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan HDP Milletvekili Altan Tan, “Türkiye’deki Kürtlerin, Iraklı Kürtlerden önce, 100 yıl önce başlamış bir hak hukuk mücadelesi var zaten. Asıl sorulması gereken soru şu: Türkiye’deki Kürtler ayrılmak mı istiyor, yoksa bu topraklarda insani hakları yaşayarak birlikte mi yaşamak istiyor?” diye soruyor.
Türkiye'deki Kürtlerin IKBY'deki bağımsızlık sürecini heyecanla takip ettiğini ve destek verdiğini vurgulayan Tan, şunları söylüyor: “Ama Türkiye’deki Kürtler bunu Türkiye’den ayrılmak için değil, Kürt halkının diğer milletlerle eşit haklara sahip olması için istiyorlar. Irak’ta 6-7 milyon Kürt var. Türkiye’de ise 20 milyon Kürt var ve bunun 10 milyonu batıda yaşıyor. Türkiye demokratik bir ülke olursa, insan haklarına ve siyasal haklara saygı gösterirse, Kürdün de Arabın da yüzü Ankara’ya dönecektir.”
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran