T24- Yazar Nilüfer Kuyaş, WikiLeaks'in yayımladığı belgeler için "Biz bunları biliyorduk ama yazamıyorduk" diyen Türk medyasına "Çatlak açıldı diye sevinin" dedi.
Nilüfer Kuyaş'ın Taraf gazetesindeki Pandora'nın Kutusu köşesinde yayımlanan (3 Kasım 2010) yazısı şöyle:
Anarşistlerin bayramı
Çok mutluyum. Gündelik dertlerimi bile bir süreliğine unutacak kadar mutluyum.
Wikileaks’in sızdırdığı dosyaların açıldığı günü Anarşistler Bayramı ilan ettim.
Yani, Cumhuriyet Bayramı, Cadılar Bayramı, Şeker, Kurban, Zafer, bir sürü bayram var ya, bu da Anarşistler Bayramı. En azından benim için öyle.
Doğrusu bu kadar anarşist bir ruhum olduğunu ben de bilmiyordum. İşaretler vardı gerçi, otoriteyi oldum olası hiç sevmem, otoriteye vurulmuş her darbe beni sevindirir, ama bu sefer sevincim katıksız.
Kim mağdur oldu bu sızıntılardan? Gerçi, sızdırmak da denemez buna, akıtıyor adam dosyaları. Helal olsun. Kim mağdur oldu? Sözde devlet adamları. Diplomatlar. Demokratik yolla seçilmiş ama hesap vermeyi hiç sevmeyen siyasi liderler veya despot, diktatör yöneticiler.
Oh olsun hepinize dedim içimden. Sırlarınız, güç politikalarınız, iktidar didişmeleriniz, çıkar savaşlarınız, hepsi yerin dibine batsın.
Rezil olmaları bende çok derin bir rahatlama yarattı. Çünkü naçizane bendeniz mütevazı bir anarşist olarak, bütün bu gizli devlet oyunlarından, diplomasinin çirkefliğinden, ikiyüzlülükten, politikanın kirliliğinden, iktidarın ve her türlü gücün mutlaka ve en kötü şekilde istismar ve suiistimal edilmesinden tiksinirim, öteden beri midemi bulandırır.
Dünya halidir, dünyanın düzeni budur ezelden beri, bilirim, herkes gibi ben de mecburen katlanırım, ama içten içe de hep yıkılsın diye umarım.
İnsanların iyiliğineymiş, güya ulusa - millete hizmet içinmiş gibi gösterilen bu iktidar zırhında ne çatlak oluşsa, ne gedik açılsa kazançtır diye düşünürüm.
Ay ben ne anarşistmişim meğer dedim kendime. İşte İnternet’in gücü. Bu şeffaflık ille olacak, kodamanlar istese de istemese de olacak. Sansür arzusu da oradan kaynaklanıyor zaten. Bakın nasıl gazaba geldiler hemen, şaşkına döndüler. Bu şaşkınlık, öfkelenme, karşı saldırıya geçme furyası, bu toz duman hali çok eğlendiriyor beni. Bundan daha iyi seyirlik keyfi olur mu? Medya şenlendi, uykudan uyandık, şüphecilik kaslarımız gelişti, tekrar uyuyana kadar hiç değilse biraz entelektüel cephane stoklayacağız. Biz yönetilenlerin başka gücü mü var şu dünyada? Bilgi teknolojisinin Robin Hood’u adını verdim Julian Assange’ye.
Şimdi bu hacker cumhuriyeti, bilgisayar korsanları camiası, sızdırıcılar milleti benim fahri vatanım oldular. Keşke aralarına katılabilsem, keşke yeni teknolojiye bu kadar hâkim olsam da ben de bir şeyler sızdırabilsem! Çok imrendim.
Şimdi tek dileğim benzer ölçekte sızmaların Türkiye’de büyüyerek devam etmesi. Sızma zeytinyağı gibi dolsun inşallah ifşaat fıçılarımız. İlk baskı, ikinci baskı, özel üretim sızma, öyle gitsin. Eminim bu ülkede de en az Assange kadar yetenekli korsanlar vardır.
Zaten şu âna kadar faili meçhulden derin devlete, yolsuzluktan darbeye kadar ne öğrendiysek bu sızdırmalar sayesinde öğrenmedik mi? Velev ki sürsün. En büyük yolsuzluklar açığa çıksın, takkeler düşsün, kendini beğenmiş çıkarcı bütün odaklar çözülsün. Keşke herkesin ipliği pazara çıksa, hepsi bir anda olsa! Şöyle panayır gibi bir roman olsa hayat aniden, bütün iskambil şatolar, bütün gösteriş kaleleri düşse, bütün sahtekârlık maskeleri yırtılsa, erdem iddiaları, üstünlük hevesleri, ben senden daha iyiyim şişinmeleri balon gibi sönse. Otorite iyileşmez yara alsa. Herkesin gerçek yüzü açığa çıkıp sırıtsa.
İyi kötü sırıtıyor da zaten, epey yol aldık, ama ben yıkım tam olsun istiyorum, temizlik muhteşem olsun, saklanacak yer kalmasın istiyorum, çıplak kalan kralı tefe koyup bir güzel eğlenelim, sahte aynalar parçalandıkça hakikatin tadını çıkartalım istiyorum.
Şiirseli de geçti, ilahi adalet istiyorum ben galiba, biraz abarttım.
Yok, biraz değil, hayli abarttım, ama elimde değil, çok hoşuma gidiyor.
Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. En çok da komplo teorilerine gülüyorum. Yok Bin Ladin’e çalışıyormuş, yok CIA kendisi yapıyormuş, ya da İsrail yaptırıyormuş. Hiç aklınıza gelmiyor mu adamın bunu sırf zevk için yapmış olabileceği? Belki yeminli anarşisttir. İnsanlığa büyük hizmet yaptığı kesin. Sizin elinize böyle belgeler geçse ne yapardınız? Olay biraz da cesaret işi galiba.
Türk medyası de eğlendiriyor beni. Avrupalı veya Amerikalı meslektaşlarınıza bir bakın önce; hepsi de ah biz bu hikâyelerin çoğunu biliyorduk ama yazamıyorduk diye hayıflanıp imrenme krizindeler, bunları ben yazmış olmak isterdim ama okuması gene de çok zevkli diyorlar. Bizde herkes 28 Şubat’ta neredeydin, 12 Eylül’de ne yaptın diye birbirini yemekle meşgul. Şu otoriter devlet bizi mum edip şamdana dikmiş, haberimiz yok. Bari orada çatlak açıldı diye sevinin.
Anarşizm, yani yönetenle yönetilen farkının ortadan kalkması bir ütopyadır, idealdir, kolay gerçekleşmez. Arada demokrasi diye bir aşama var, orada bu sayede epey yol kat ettik. Benim de fantezi dünyam genişledi: Assange kaçar da yolu Türkiye’ye düşerse onu evimde saklıyorum, bana teknolojiyi öğretiyor, ekibe katılıyorum falan. Ben en iyisi bir senaryo yazıp sinemacılığa başlayayım.
Hepinizin Anarşistler Bayramınız tekrar kutlu olsun.