Gündem
BBC Türkçe

Kürtlerin oy tercihleri ne anlatıyor?

AKP, Diyarbakır'da seçmenlerin yüzde 68'inin anayasa değişiklilerine "Hayır" demesine karşın, bölgede oylarını artırdığını vurguluyor. HDP ise "Hayır"cı olup oy kullanamayanlar olduğunu ve önceki seçimlerle kıyaslama yapmanın yanlış olduğu görüşünde. Diya

17 Nisan 2017 20:03

Diyarbakır'da Pazar günü yapılan referandumda yaklaşık 1 milyon seçmenin 800 bini sandık başına gitti ve böylece katılım oranı yüzde 80,73 oldu.

Kentte kurulan sandıklardan yüzde 67,59 "Hayır", yüzde 32,41 de 'Evet" çıktı.

Ayrıca 191 bin kişi oy kullanmazken, 25 bine yakın oy da geçersiz oldu.

Dört mahallesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiği Sur ilçesindeki 68 bine yakın seçmenin 54 bini sandığa gitti. Sur'da 'Hayır'a yüzde 65 destek çıktı.

Referandumun iptalini isteyen CHP gerekirse AYM'ye ve AİHM'e gidecekAGİT: YSK'nın mühürsüz oy kararı kanunla çelişiyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, seçim sürecinde kampanya yapamadıklarını; eş başkanları, milletvekili ve belediye başkanları dahil on binlerce parti çalışanlarının tutuklandığını, 'Hayır'cıların engellendiğini söylüyor.

Türkiye genelinde yüzde 2 gibi bir farkın "Evet" için zafer olmadığını ifade eden Pir, sonucun hukuken meşru olsa da toplumsal barış ve sosyolojik açıdan şüpheli olduğunu belirtiyor.

Pir'e göre, bölgede artan 'Evet'in aldığı oy oranının önceki seçimlerle karşılaştırılmasının yanıltıcı:

"1 Kasım'da katılım yüzde 84 iken bu sefer yüzde 80'lerdeydi. Bizim Diyarbakır'da yüzde 5 oranında bir kaybımız var ancak oranlara bakarsak şu yanılgıya düşeriz: HDP tabanından oy kullanamayan bir sürü 'Hayır'cılar vardı.

"Sur'da binlerce insan oy kullanamadı. Binlerce Sur seçmeninin oy pusulası eline ulaşmadı. Bu yüzden sanki 'Hayır'ın oranı düşmüş, 'Evet'in oranı artmış gibi görülüyor. 1 Kasım sonuçlarıyla karşılaştırma kabul edilir bir karşılaştırma olmaz."

HDP milletvekili, Lice'de 53 köyün sandıklarının 6 korucu köyüne taşındığına, birçok köylünün oy kullanmaya gidemediğine, gidenlerin de baskı altında oy verdiğine dikkat çekiyor:

"Altı köyde asker ve korucular, sandıkların kurulduğu okulların etrafını sarmıştı, insanlar sindirildi. Bu durum birçoğunun oy kullanmasına engel oldu."

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Akar ise Doğu ve Güneydoğu oylarının referandum sonucunda belirleyici olduğunu, 7 Haziran sonuçlarıyla karşılaştırdıklarında AKP'nin bölgede oylarını yüzde 50 arttırdığını belirtiyor:

"7 Haziran ile karşılaştırdığımızda AKP'nin bölgede oy artışı yüzde 50'den fazla. Bütün bölgede Kürt oylarında tırmanış var ve biz bu tırmanışın istikrarlı bir şekilde artacağına inanıyoruz.

"Doğu ve Güneydoğu'da oylar belirleyiciydi. Zaten sayın cumhurbaşkanımız da verdikleri destekten dolayı bölge halkına teşekkür etti.

"Sağlıklı bir değerlendirme yapmamız lazım, bölgede HDP'den AK Parti'ye bir kayış var. Kürt vatandaşlar kendi sorunlarının çözüm anahtarı olarak AK Parti'yi ve Recep Tayyip Erdoğan'ı görüyorlar.

"HDP'den AK Parti'ye anlamlı kayışın HDP'ye halkın bir uyarısı olarak görüyorum. Seçmen, sivil, demokratik bir siyasete yönelmesi gerektiği ikaz ediyor."

Muhammed Akar'a göre Kürt seçmen, AKP'ye de uyarı mahiyetinde bir kredi verdi:

"Diğer taraftan AK Parti'ye de kredi vermiştir ama 'Evet, sana oy verdim ama sen de benim sorunumu çözeceksin' diyor. Yani bize hem görev veriyor hem de sorumluluk yüklüyor. Bunun sebebi de geçmişte yaşanan reformlar ve çözüm gücü olarak hala AK Parti'yi görüyor. AK Parti olarak biz de halkın vermiş olduğu bu mesajı almış durumdayız."

Akar, sadece AKP'ye oy verenlerin değil, oy vermeyenlerin ihtiyacının da göz önünde bulundurulacağını "Ayrıştırıcı değil, uzlaştırıcı" olacaklarını da ekliyor.

Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Vahap Coşkun ise AKP'nin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile yaptığı işbirliğinin sahada işlemediğini, Kürtlerin oylarının çok daha kıymetli hale geldiğini söylüyor ve 'Evet'in yüzde 51 ile kazanmasını "Pirus Zaferi"ne benzetiyor:

"Büyük şehirlerde, Ege ve kıyı sahillerinde de AKP-MHP işbirliğinin geçmediğini görüyoruz. Kürt şehirlerinde AKP'nin hemen her ilde yüzde 10-20 oranında bir artış sağladığını görüyoruz. Referandum çok düşük bir oranla kazanıldı ve bunda Kürt oylarının etkisi çok fazla. Nitekim Erdoğan da bunu gördü ve bölgeye teşekkür etti."

Aşırı milliyetçi dilin genelde AKP'ye kazandırmadığının ortaya çıktığını vurgulayan Coşkun salt laik, seküler sınıfın değil, muhafazakar sağ seçmenin de bu gidişattan rahatsız olduğu kanaatinde.

Coşkun, "Seçim kampanyasını yapamamasına rağmen, 'Hayır'ın yükselişi çok önemli. Bu zafer AKP için bir Pirus Zaferi. Tüm zorluklara rağmen 'Hayır'cılar başarılı olmuştur" diyor.

AKP'nin bir yol ayırımında olduğu iddia eden Coşkun şöyle devam ediyor:

"Ya daha önceki gibi her kesimi kucaklayan, kapsayıcı bir dil geliştirir ya da 'bana lazım olan oyumu aldım' diyerek sert ve agresif politikasına devam eder. Eğer buna devam ederse bir sonraki seçimde kaybeden AK Parti olacak. Çünkü bugünkü tablo, Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçilmesi için yeterli oy almadığını gösteriyor. Böyle devam ederse karşısına çıkacak güçlü bir adayla kaybedecektir."

Coşkun, bölgede "Evet" oylarının yükselmesinin üç önemli sebebi olduğunu ve seçmenin 'Bizim oylarımız kimsenin cebinde değil, artık siyasetçilerin bunu görmeli' mesajını verdiğini vurguluyor:

"18 maddede Kürtlere dair bir şey olmamasına rağmen seçmen, Kürt sorununun çözümünün AK Parti'den geleceğini düşünüyor, bu yüzden onu destekledi.

"İkincisi hendek ve barikatların travmasını hala yaşıyoruz. PKK'ye duyulan tepki, HDP'ye konulan mesafenin durduğunu görüyoruz. HDP'nin de bu konuda şapkayı önüne alıp düşünmesi lazım.

"Son olarak AK Parti ve HDP dışındaki seçmen, HÜDA-PAR, PAK, PSK gibi kesimler de öne çıkmış oldu, bunu gördük."

Vahap Coşkun her kesime mesajın verildiği bir seçim olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor:

"'Evet' ile izin teklifiniz kabul edildi ama bu istediğini yapabilirsin değil, mesajı verildi.

"Hayırcılara da, eğer toplumla ilişkilerinizi daha iyi kurarsanız daha fazla oy alabilirsiniz mesajı verildi. Ama bu seçimde mutlak bir kazanan yok."

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi Başkanı Mehmet Kaya da 7 Haziran seçimi ile karşılaştırıldığında AKP'nin oylarının artmış gibi görünmesine rağmen, hükümetin güvenlik politikalarından dolayı kaybettiğini söylüyor:

"Hükümet her seçimde PKK, HDP baskısından söz ediyordu. Ama bu sefer öyle bir baskı yoktu. Kırsalda 'Evet' oyu fazla olmasına rağmen Diyarbakır ve şehir merkezlerinde 'Hayır' oyları öndeydi."

Şırnak, Cizre, Silopi, Sur gibi çatışmaların olduğu yerlerde de "Hayır" oyunun yüksek olduğunu hatırlatan Kaya, "Evet" oyu veren Kürtlerin çözümü yeniden AKP'de aradığı için oy verdiklerini vurguluyor:

"Bu koşullara rağmen bölgede evet oyu veren de hayır veren de çözüm istiyordu. Cumhurbaşkanı Kürtlerin çözüm mesajını almış gibi konuştu ancak MHP ile işbirliği bölgeyi daha karanlık günlere götürecektir. Kürtler, toplum kutuplaşmadan güvenlik politikalarından vazgeçin mesajı veriyor. Avrupa'dan dışlanmış hızla Orta Doğululaşan bir ülke olmak istemediklerini gösterdiler."

Kaya ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında idamı gündeme getirmesinin de endişe verici olduğuna ve bölge ile ilgili güvenlikçi politikaların siyasi süreçte sıkıntı yarattığının görüldüğüne dikkat çekiyor:

"Kürt seçmen, Kürt siyasetçilerin tutuklanmasını kabul etmiyor. Aksine siyasi alanın güçlenmesi gerektiğine inanıyor. Hendeklerle, çatışmalarla büyük travmalar yaşamasına rağmen bölgede kısa sürede 'Hayır' oylarının artması, devletin bölgede sürdürdüğü güvenlikçi politikalarının ters teptiğini gösteriyor."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir