Hem Kürtlerin, hem Irak'ın hem de bölgenin en önemli siyasi kişiliklerindendi. "Mam Celal" yani "Celal amca" lakaplı Talabani 1933 yılında Erbil'in güneydoğusunda yer alan İran sınırına yakın Kalkan köyünde dünyaya geldi. Erbil ve Kerkük'te lise eğitimini tamamladı, hukuk okumak için Suriye'ye gitti.
1950'lerin başında Kürt siyasi hareketine ilgi duymaya başladı. Bu dönemde, Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) bağlı Kürdistan Öğrenci Birliği'nin kurucu üyesi ve başkanı oldu.
1961 yılında Irak'ta Abdülkerim Kasım hükümetine karşı gerçekleşen Kürt isyanına katılan Talabani, Şubat 1963'te Kasım'ın darbeyle devrilmesinin ardından ülkenin yeni lideri olan Abdüsselam Arif'le müzakereleri yönetecek Kürt delegasyonunun başına getirildi.
KDP ile yol ayrılığı
Talabani ile KDP'nin başkanı olan Mustafa Barzani arasındaki fikir ayrılıklarının artması üzerine 1975 yılında yolları ayrıldı. Aynı yıl kendisi gibi düşünenlerle birlikte Kürdistan Yurtseverler Birliği'ni (KYB) kurdu. KYB'nin sosyalist bir parti olacağını, KDP'nin yürüdüğü aşiret çizgisinden uzak olacağını dile getirdi. KYB, 1976 yılında Bağdat hükümetine karşı silahlı mücadeleye başladı. 1988 yılında Irak hükümetinin Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmasıyla hareketi ağır bir yenilgi aldı. Barzani ve KDP hareketi Türkiye'ye sığınırken, Talabani İran'ın yolunu tuttu. Türkiye ile de ilişkileri geliştirdi, Turgut Özal döneminde Türkiye pasaportu taşıdı.
Siyasette yeni bir perde
Birinci Körfez Savaşı siyasi kariyerinde yeni bir perde açtı. 1991 yılında Irak'a müdahale eden Batılı kuvvetlerin kuzeyde güvenli bölgeler kurmasıyla KDP ve KYB arasındaki buzlar kısmen eridi ve 1992 yılında Irak Kürdistan Özerk Bölgesi kuruldu.
Ancak taraflar arasındaki uzlaşma ortamı fazla uzun sürmedi ve 1994 yılında iki ayrı güç arasında çatışmalar başladı. ABD'nin yoğun girişimleriyle Talabani ve Mesut Barzani 1998 yılında Washington'da bir barış anlaşması imzaladı.
Türkiye ile ilişkileri
Türkiye'nin PKK ile sürdürdüğü savaşı sonlandırmak için ilk kez siyasi çözüm fikrini masaya yatıran dönemin Cumhurbaşkanı Özal için önemli bir isim oldu. PKK ile olan diyaloğu nedeniyle Özal adına arabulucu oldu. Bunun dışında 2009'da atılan ve 'Oslo süreci' olarak bilinen diğer adımda da Talabani'nin rolü belirleyici olmuştu. Celal Talabani'nin 2000 yılından beri Ankara'da bir temsilcisi de bulunuyor.
ABD işgaline kapılarını açtı
ABD'nin, 2003 yılında bir kez daha Irak'a müdahalesinde ve idam edilen eski Irak lideri Saddam Hüseyin'i devirmesinde Talabani ve diğer tüm Kürt unsurların büyük katkısı oldu.
Talabani, 2003 yılında yakalanan Saddam'ın yargılandığı süreçte, Irak'ın yeni anayasası ve yapılanma sürecini hazırlayan Irak Yönetim Konseyi'nin üyelerinden biri oldu. Söz konusu konsey yeni anayasa çalışmalarını 2004 yılına kadar yürüttü.
Talabani, 6 Nisan 2005 tarihinde Irak Ulusal Meclisi tarafından cumhurbaşkanı seçildi. 22 Nisan 2006 tarihinde ise yeni anayasa altında oluşturulan Irak meclisinin seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu ve görevinin ikinci dönemi başladı.
Görev süresinin dolmasının ardından 11 Kasım 2010'da Irak meclisi Talabani'yi yeniden bu göreve layık gördü.
Hasta yatağı
Mart 2012'de ABD'deyken beyin kanaması teşhisiyle hastaneye kaldırılan Talabani, oradan Almanya'daki bir hastaneye sevk edilmiş, iyileşmesinin ardından Süleymaniye'ye geri dönmüştü. Ancak altı ay sonra yeniden beyin kanaması geçirdi.
20 Aralık 2012'de yeniden Almanya'ya, başkent Berlin'e sevk edilen Talabani'ye yoğun bir tedavi uygulandı. Ara ara basında fotoğrafları yer alsa da, 'durumu iyiye gidiyor' diye açıklamalar yapılsa da sağlığına kavuşamadı. Buna rağmen görevinde kalmak zorunda oldu. Zira Irak'ın o dönem içinde bulunduğu siyasi istikrarsızlık ve çatışma ortamında kimse yeni bir cumhurbaşkanı seçimine gidilmesini göze alamadı. Talabani'nin görev süresi 24 Temmuz 2014'te sona erdi.
© Deutsche Welle Türkçe
DW,GY/ÖA