Selendi'deki Romanlar olayların nedenini şöyle anlatıyor: Kahvehanede 'Çingeneye çay vermem' dediler. Tartıştık. Ayrımcılık var. Saldırırken 'Vurun cingenlere' diyorlardı.
“Kahveye girdim, çay istedim. Bana çay vermediler. ‘Cingenlere çay vermem, çık git’ dedi. Tartıştık. Bunlar da beni dövdü.”
Manisa’nın Selendi ilçesinde, 5 Ocak gecesi yaşanan utanç gecesinin ‘baş kahramanı’ Burhan Uçkun, yaşadıklarını böyle anlatıyor. Anlattıkları, ‘Bir grup Roman’ın sigara kavgası yüzünden ilçeyi karıştırdığı’ iddialarıyla taban tabana zıt. Üstelik Uçkun, Roman Mahallesi’ne yürüyen kalabalığın ise bizzat belediye anonsuyla toplandığını iddia etti!
Selendi’de yılbaşı gecesi Çavuş’un Yeri Kahvesi’ne giden Uçkun ile kahvedekiler arasında tartışma çıktı. Kavgaya dönüştü. Uçkun’un babası aynı gün geçirdiği kalp kriziyle öldü. Bu olaydan beş gün sonra kahvedekilerle Uçkun ve Uçkun’un yakınları arasında yine kavga çıktı. Hemen ardından toplanan 1000 kişi Romanların yaşadığı yerlere doğru yürüdü. Evler, çadırlar taşlandı, otomobiller, minibüsler devrilip yakıldı. Olaylar beş saat sonunda ‘dindirilebildi’. Kimse gözaltına alınmadı.
‘Şen’ Romanlara sığındılar
Selendi‘de yaşayan 15’i çocuk, 20’si kadın 74 Roman Jandarma Komutanlığı’nda ‘koruma altına’ alındı. Ardından polis eskortu eşliğinde Selendi’den çıkarılıp Gördes’e götürüldüler. Gidenlere tüm bu yaşananlar göz önüne alındığında ‘şaka gibi’ bir ismi olan dernek sahip çıktı: Gördes Şen Romanlar Derneği! Gelenler evlere paylaştırıldı.
Basına ilk yansıyan ifadelerde, olaylar zincirini Uçkun’un yasak olmasına rağmen kahvede sigara içme inadının yol açtığı belirtiliyordu. Ama Selendi’den çıkarılan bazı Romanların iddiasına göre kendilerine yönelik baskılar ta bir yıl önce başladı. Uçkun ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
“O gün olay sigara olayı değildi. Kahvehaneye girdim, çay istedim. Bana çay vermediler. ‘Cingenlere çay vermem, kahvemden çık git’ dedi. Tartıştık. Bunlar beni dövdüler. Kafamda da dikiş var. Ben hastaneye gittim. Babam duymuş. Hastaneden karakola götürdüler beni. Karakolun önüne gelmiş. Beni döven şahısları görünce biraz sinirlenmiş. Küfür filan etmiş. Rahatsızlanmış, orada düşüp ölmüş. Sabah beni bıraktılar. Babamı defnettik. (Pazartesi) Eşim, ailemden kızlar gezmeye gidiyorlarmış. Laf atmışlar, ‘Biz bunları hastanelik ettik. Utanmıyorlar gezmeye’ demişler. Bizim hanımlar bunları biraz dövmüşler. Biz ailelerimizi aldık ve evimize gittik. Saat 14.00 civarında Selendi Belediye Başkanı anons yaptırdı, ‘Selendi halkı emniyetin önünde toplansın’ dedi. Halk toplanmış. Akşam bir baktık yukarıdan gürültüler geliyor...”
Uçkun öfkeli: “Bize ayrımcılık yapıldı. Üçüncü sınıf insan muamelesi görüyoruz. Evlerimizden edildik. Başımı, gözümü dağıttılar. Babamın ölümüne sebep oldular. Devlet büyüklerinden bir arada olabilmemiz için bize yardımcı olmalarını bekliyoruz.”
62 yaşındaki anne Hatice Uçkan ise şokta: “Kocamın ölümünün 7. günü lokma bile dökemeden evimizden bizi buralara yolladılar.”
Kahvehanesinin basıldığını öne süren sahibi Musa Yıldız ise asıl mağdurun kendisi olduğunu söylüyor: “25 kişi kadardılar. Başımdan ve kulağımdan yaralandım. Başıma altı dikiş atıldı. İşyerimdeki 11 cam kırıldı. İlçedekiler, külhanbeyi gibi davranıp, küfürlü konuşan bu kişilerden artık bıkmıştı.”
35 yıldır Selendi’de yaşayan Roman bir kadın artık evine geri dönmeyi düşünmüyor: “Torunlarım vardı. Çocuklarım vardı. Onları o anda kaybetme korkusu çok büyüktü. ‘Vurun cingenlere’ diyorlardı. ‘Cingen’ kelimesini kullanıyorlar. Yani cingensem ben, gâvur değilim. Türk vatandaşıyım. Benim kimliğimde İslam diye yazıyor. Karakol komutanına telefon açtık, ‘yetiş’ diye. Allah razı olsun askerleriyle beraber geldi. Bizi oradan aldı. Kendi yemekhanesine götürdü.”
‘Vali kâğıt imzalatmak istedi’
30 yıldır Selendi’de yaşadıklarını, hiçbir sorun yaşamadıklarını anlatan bir başka Roman’a göre vali gitmeleri için onlara baskı yaptı:
“Olayı sigaraya bağlıyorlar. Ona bağlıyorlar. Alakası yok... Vali bey olaydan sonra bize ‘kendi istediğimizle gitmek istiyoruz’ diye kâğıt doldurmamızı istedi. Ben imzalamadım. Doldurmadım kağıdı. Israrla istediler, yapmadım”
Aynı kâğıtlardan başka bir Roman kadın da söz etti: “Bazı kâğıtlar çıkardılar. Ben okuma yazma bilmiyorum. Ne olduğunu bilmiyorum. Vali bey diyor ki ben sizi koruyamam. Gideceksiniz diyor.”
CNN’e konuşan bir Roman, olay günü hurda arabasındaki bozuk paralara kadar her şeyini yitirdiğini söylerken Selendi Belediye Başkanı’na ‘teşekkür’ etti. Yaşadıklarının aynısını onun da yaşamasını istedi. Mağdur Roman vatandaşlardan Hüseyin Uysal ise isyan ediyordu: “Türkler Türk, Kürtler ise Kürt devleti kurmak istiyor. Bizler de Roman devleti mi kuralım? Böyle bir ayrımcılık yapılmasın. Gördes’e gönderilirken bindiğmiz minibüsler bile taşlandı. Camları kırıldı. İnsan insana bunu yapar mı?”