Gündem

'Kürtçe anons, Kürtçe yön levhaları istiyoruz'

İHD Diyarbakır Şubesi, Kürt sorunuyla ilgili rapor hazırladı: Anonslar Kürtçe de yapılsın, Kürtçe yön levhaları asılsın

20 Mayıs 2009 03:00

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır şubesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kürt sorunu ile ilgili açılımlarından yola çıkarak, ‘Kürtçe’nin kamusal alanda kullanılması önündeki yasal engeller’ ile ilgili bir rapor hazırladı.
Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM’de grubu bulunan bütün siyasi partilerede gönderilecek raporda, Kürtçe’nin önündeki yasakların kaldırılması ve kamusal alanda kullanılması sıralanarak, “Hava yolları, otogar, tren, minibüs ve otobüslerde Kürtçe anons yapılmalı ve Kürtçe yön levhaları asılmalıdır” denildi.

İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey, son günlerde yeniden tartışmaya açılan Kürt sorunu ile ilgili, ‘Kürtçe’nin kamusal alanda kullanılması önündeki yasal engeller’ ile ilgili hazırlanan raporu açıkladı. İHD şubesinde raporu açıklayan Erbey, Mezopotamya halklarından olan Kürt halkının dilinin 1923 yılından itibaren yasaklanmaya başlandığını, Kürt köyleri, bölgeleri, kasabaları, çeşmeleri, dağları, ovaları, yeni doğan çocuk isimlerinin tamamen Türkçeleştirilmeye çalışıdığını ileri sürdü.

Erbey, “Bir dil ve kültür ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Ermenilere karşı tehcir, Rumlara karşı mübadele, Kürtler ve Araplara karşı asimilasyon politikaları ile ulus-devleti inşa sürecine girişmiştir. Zorunlu iskan ile Kürtler batıya zorla göç ettirilmişlerdir”dedi

‘X, Q, W’dan yargılananlar 

Erbey, 19 Ekim 1983 tarihinde çıkan 2932 sayılı yasa 1991 yılında iptal edilmiş olmakla birlikte, Türkçe’nin hala Anayasaya göre tek resmi dil durumunda olduğunu ve eğitimde, medyada, siyasi hayatta ve bir çok başka alanda öteki dillerin kullanımına ilişkin hala birçok kısıtlama bulunduğunu söyledi. Erbey, 2009 yılında hala belediye başkanlarının Kürtçe davetiye kartlarında, ‘W, X, Q’ harfleri kullanıldığı için yargılandığını belirterek şöyle devam etti:

“Ayrıca genel ve yerel seçim çalışmalarında seçmenlerine hitap eden, onları selamlayan siyasetçiler, 2820 sayılı seçim kanunun 81’unci maddesine muhalefetten dolayı yargılanmaktadırlar. Diyarbakır Barosu, Kürtçe ajanda bastırdığı için, ‘görevini kötüye kullandığından’ bahisle yargılanmaktadır. Anne babalar yeni doğan çocuklarına Kürtçe isim koyamamaktadırlar. 2008 yılı Temmuz ayında Konya’da inşaatlarda çalışan iki Kürt genci parkta cep telefonu ile ailesiyle Kürtçe konuştukları için, her ikisine de ‘gürültü yaptıkları’ gerekçesiyle 62’er TL para cezası kesilmiştir. Bu idari işleme yaptığımız itiraz geçen gün karara bağlandı ve reddedildi. Kürtçe konuşmanın gürültü olduğu kayıtlara geçti. Hiçbir dil gürültü değildir. Her dilin kendisine has bir rengi, güzelliği vardır. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin aileleri ile telefonda Kürtçe konuştuklarından dolayı konuşmaları kesilmektedir.”

Yasal engeller

Erbey, hazırlanan raporda Türkiye’de Türkçe'nin dışında dillerin kullanılmasını yasaklayan uygulamadaki mevzuatlar bulunduğunu da kaydederek şöyle dedi:

“Tespit edebildiğimiz kadarıyla raporda yer alan kanun hükümlerinin kaldırılması gerekmektedir. En büyük sıkıntı yaratan mevzuat hükümleri; Eğitimde Türkçe dışında dilleri yasaklayan Anayasanın 42 ile vatandaşlığı düzenleyen 66’ıncı maddesi, belediye başkanlarının Kürtçe hizmet yapması önünde engel oluşturan 1353 sayılı kanunun dayanak olduğu TCK 222 ile 257/1 maddeleri, 2820 sayılı siyasi partiler kanununun 81'inci maddesi, cezaevlerinde Kürtçe konuşulmasını yasaklayan Ceza İnfaz Kurumları Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 88'inci maddesinin (p) bendi engel oluşturmaktadır.”

Kürtçe anons

Hazırladıkları raporu başta Cumhurbaşkanı ve TBMM’de grubu bulunan bütün siyasi partilere göndereceklerini ifade eden İHD Genel Başkan Yardımcısı Erbey, şunları söyledi:

“Üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin kurulmasını, yerel ve ulusal kanallarda Kürtçe yayınların tamamen serbest bırakılmasını, okullarda Kürtçe eğitim verilmesini, daha önce Kürtçe isimleri değiştirilmiş yerleşim yerlerinin üzerindeki yasağın kaldırılmasını istiyoruz. Ceza ve tutukevlerinde Kürtçe konuşulmasının, Kürtçe dergi, gazete, kitap alınmasının, Kürtçe mektup yazılmasının engellenmemesini, Kürtçe çocuk isimleri üzerindeki yasağın kaldırılmasını, havayolları, otogar, trenlerde, minibüs ve otobüslerde Kürtçe anonsların yapılmasını, buralarda yön gösteren levhaların iki dilde yazılmasını talep ediyoruz.
Camilerde, mabetlerde insanların kendi ana dillerinde ibadet yapabilmesini, sokak, cadde ve bulvar tabelalarının Türkçe- Kürtçe yapılmasını, hastane, sağlık ocağı ve adliye gibi kamu kurumlarında Kürtçe konuşabilen personelin istihdamı gerekiyor. Yerel yönetimlerin Kürtçe hizmet verme imkanına kavuşmalarının en temel insani ihtiyaçları olduğunu düşünüyor, diller üzerindeki her tür yasağın kaldırılmasını talep ediyoruz.”

Muharrem Erbey, son günlerde yeniden tartışma konusu haline gelen Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda İHD olarak dil üzerindeki bu baskılar ile ilgili bu raporu hazırlama gereği duyduklarını söyledi.