Frankfurter Allgemeine Zeitung, ‘İkinci Bahar' başlıklı analizinde Öcalan’ın ılımlılaşma politikası ve silahlı mücadeleye son verme çağrısının arkasında yeten nedenleri irdeliyor. HDP’nin 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri yeni bir strateji izlediğine ve Kürt partisinden ziyade Türk solundan da oy alarak yüzde 10 barajını aşmaya çalıştığına dikkat çekiyor gazete. Bu nedenle sosyal sorunlara ağırlık verildiği, PKK saldırıları ya da sokak çatışmaları gibi huzursuzluklardan kaçınarak şiddetsiz bir seçim kampanyası dönemi geçirmenin HDP’nin işine geldiği belirtiliyor. Öcalan’ın ılımlılaşma çağrısının da işte bu stratejiden kaynaklandığı savunuluyor. Yorum şöyle devam ediyor:
“Haziran ayında bir Kürt partisi şüphesiz ilk kez 81 ilde doğrudan adaylarla yarışacak. HDP bir ‘Erdoğan Anayasası'nı önlemek isteyen Türklerin oylarını kazanma umudunda. Demirtaş geçen hafta Erdoğan’ın başkanlık sistemi arzusunu asla desteklemeyecekleri yönünde kısa, ama savaşçı bir konuşma yaptı. Şimdi Demirtaş’ın umudu, sözünü tutabileceğine dair yeterince muhalif Türkün güvenini kazanmış olmak.”
Süddeutsche Zeitung'un haber-analizinde ise çatışmanın sona ermesi yönünde şansın hiç olmadığı kadar büyük olduğu, ancak pek çok Kürt'ün Türk hükümetine güvenmediği belirtiliyor. Yorumda, Dersim ve Diyarbakır’dan insanların geçmişte yaşanan acılar ve geleceğe bakışına yer verilmiş. Öcalan’ın çağrısı ve Türk hükümetinin barış sürecini başarıyla tamamlamak için gereken her şeyi yapacağı vaadi irdeleniyor ve ekleniyor:
“Diyarbakır’da Nevruz kutlama alanına toplananların pek çoğu, AKP hükümetinin bu vaadinde ciddi olduğuna inanmıyor. Şimdiye kadar fazlasıyla hayal kırıklığı yaşamışlar. ‘Onlara güvenmiyoruz’ sözünü neredeyse her yerde duyabiliyorsunuz. Erdoğan’ın kısa süre önce yaptığı ‘Kürt sorunu yoktur’ açıklaması büyük öfke uyandırdı. Şimdilik her iki tarafta da sözler icraatın önünde gidiyor. Haziran başındaki seçimler öncesinde bu durumda muhtemelen değişen bir şey de olmayacak.”
Neue Osnabrücker Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:
“Abdullah Öcalan hala Kürt halkının en güçlü sesi. Cezaevindeki Öcalan bu gücü bir kere daha PKK ile Türk hükümeti arasında barışı sağlamak için kullandı. Barış yolundaki kavgada asıl zorlu taraf ise daha 2005 yılında Kürt sorununu itiraf edip şimdi birdenbire inkâr eden Erdoğan. Türkiye Cumhurbaşkanı zaten sarsılmış olan inanılırlığını tamamen kaybetmek istemiyorsa, Öcalan’ın uzattığı eli tutmalı.”
Mitteldeutsche Zeitung da her iki tarafta da güvensizliğin büyük olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Türk milliyetçileri Öcalan ile her tür müzakereyi vatana ihanet olarak görüyor. Pek çok Kürt ise Erdoğan’ın tüm derdinin Haziran başındaki meclis seçimlerinde Kürtlerden oy almak olduğunu düşünüyor. Ama Erdoğan büyük resmi görse daha iyi olur. Kürt sorunu yıllardır Türkiye’yi zayıflatıyor, ülkenin dış tehlikelere karşı acilen ihtiyaç duyduğu askeri gücü bağlıyor. Komşu ülkeler Irak ve Suriye’de iç savaş var. IŞİD terör milisleri, Ankara’yı da hedef tahtasına oturtmayı deneyebilir. Sadece iç sorunlarını çözmüş bir Türkiye bu tehditlere karşı koyabilir.”