Dünya

'Kürt petrolü Temmuz'dan beri Bağdat baypas edilerek Türkiye üzerinden satılıyor'

Tolga Tanış: Ankara PKK'yı vururken, PKK'yla sürtüşen Barzani'yi de kozuna çevirdi

02 Ağustos 2015 15:48

Hürriyet Gazetesi Wastington Temsilcisi Tolga Tanış, Ankara’nın Suriye yüzünden PKK'yla sürtüşen Barzani ile anlaşarak Kürt petrolünü yeniden Türkiye üzerinden satmaya başladığını yazdı. “Erbil’in bu yöntemle Bağdat'ı baypas ettiğini” ifade eden Tanış, Ankara’nın bu hamleyle hem Barzani’yi PKK’ya karşı tanına çektiğini hem de Musul'un geri alınması için şart olan Erbil ve Bağdat arasındaki denge sarsarak ABD’yi zor durumda bıraktığını öne sürdü.

Tolga Tanış’ın Kürt Oyunu başlığıyla Hürriyet’te yayımlanan (2 Ağustos 2015) yazısı şöyle:

Her şey ne kadar hızlı gelişti değil mi?

90'ları yaşamamış, kime destek vereceğini devlet babasına sormak zorunda olan Gezi kuşağına hızlandırılmış bir oryantasyon programı sanki.

 Ancak Türkiye'de yaşananların arka planı, Washington'a da uzanan, zannedildiğinden çok daha kapsamlı bir hikâyenin sonucu ki, elimden geldiğince özetleyeceğim.

*

Kürt kartını ilk açan Washington oldu.

Türkiye IŞİD'e karşı koalisyona aktif destek verme ve İncirlik Üssü'nü açmada isteksiz olunca... "Madem öyle" dedi Obama ve Ekim 2014'te Kobani savunması sürerken PKK uzantısı YPG'ye havadan yapılan silah yardımıyla Ankara'ya kontr çekti.

Erdoğan, müttefiklik ilişkisine ve Amerikalıların bu savaşta Türkiye'ye duyduğu ihtiyaca güvenip bunu tersine döndürebileceğini düşündü.

Ama bu olmadığı gibi, YPG ve ABD arasındaki ilişki gün geçtikçe derinleşti.

Bunun üzerine Erdoğan, bölgede İran anlaşması ekseninde yaşanan gelişmeleri de hesap edip planını değiştirdi.

"Tamam, ben de varım" dedi ve İncirlik'i açtı.

Ancak bunu yaparken, Obama'nın kontruna sürkontrla karşılık verdi.

ABD'nin sahada işbirliği yaptığı YPG'nin arkasındaki asıl güç, çoğu IŞİD'e karşı YPG saflarına savaşan PKK'yı vurmaya başladı.

*

Bunun olacağını göremedi mi Washington?

Türkiye'nin sürüklendiği bu çatışma ortamını düşününce İncirlik uğruna değer miydi?

Cevap yok.

Ağızlarını bıçak açmıyor.

Onun yerine yönetime yakın isimler üzerinden kendilerini savunuyorlar.

"Yönetim Erdoğan'ın bunu yapacağını bilmiyordu" diyorlar.

Hatta Türkiye'deki çözüm sürecinde işin epey içine giren, hafta içi görüştüğüm Columbia Üniversitesi'nden David Phillips bir adım ileri gidip "ABD, Erdoğan'ı tansiyonu azaltması için teşvik edecek" diyor.

Nitekim, cuma günü Pentagon'da katıldığım toplantıda IŞİD operasyonu için kurulan Amerikan ortak gücünün Kurmay Başkanı Tuğgeneral Kevin J. Killea'nın soruma verdiği bir cevap da bu yaklaşımı doğruluyor.

Türk üslerinden yapılacak uçuşlarda YPG'yle işbirliği olup olmayacağını sorduğumda aynen şöyle dedi Amerikalı komutan: "YPG, IŞİD karşıtı güçlerden oluşan Suriyeli Kürt grubun parçası olarak IŞİD'e karşı koalisyon için son derece güvenilir ve emindir."

*

Bu konunun Ankara ve Washington arasında yarattığı gerginliği hafta içi iki tarafın sözcüleri tarafından yapılan açıklamalardan da görmüşsünüzdür.

ABD, "Türk üslerinden uçuşlarda YPG'yle işbirliği olacak" dedi. Türkiye, "Bu konu anlaşmada yok" diye karşı çıktı.

Ancak bunun dışında, hazır Kürt kartı açılmışken, Erdoğan Obama'ya çektiği sürkontrla aslında bir hamle daha yaptı.

Ve PKK'yı vururken, Suriye yüzünden PKK'yla sürtüşen Barzani'yi de kendi kozuna çevirdi.

Nasıl mı?

Ben de bunu ilk defa hafta içi öğrendim.

Bağdat ve Erbil arasında varılan ama bir türlü istenen sonuca ulaşmayan petrol anlaşmasına son darbeyi vurup Haziran sonundan itibaren Kürt petrolünü yeniden Türkiye üzerinden Bağdat'ı baypas ederek satmaya başladı.

Böylece Barzani'yi iyice bağladı. Barzani de petrol ticareti nedeniyle tabandan gelen itirazlara rağmen kendi liderliğini tehlikeye atma pahasına PKK'yla çatışmalarda Türkiye'ye alan açtı.

*

Amerikalılar, sırf İncirlik'e erişim için böylece Ankara'dan üç gol birden yedi.

1) Müttefik ülkedeki istikrarın en önemli unsurlarından çözüm süreci rafa kalktı.

2) PKK-Türkiye çatışması, IŞİD'le savaşı tehdit edebilecek bir tırmanmaya dönüştü.

3) Musul'un geri alınması için şart olan Erbil ve Bağdat arasındaki denge tamamen sarsıldı. Kürtler, "Artık eskiye dönüş yok. Ya konfederasyon ya da Çek usulü ayrılık" demeye başladı. Bu mesaj da hafta içi Washington'a gelen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Dışişleri Bakanı Falah Mustafa Bakir tarafından Obama Yönetimi'ne doğrudan iletildi.

*

Bir Kürt oyunu bu.

Washington ve Ankara'nın Kürtler arasından koz seçtikleri, sürkontrlu bir briç.

Ama aynı zamanda herkes elini öyle iyi saklıyor ki.

Bunu, Türkiye'nin lobi şirketi Dickstein Shapiro'nun 30 Ocak 2015'te Amerikan Adalet Bakanlığı'na sunduğu lobi faaliyet belgesinde bir kez daha fark ettim.

Barzani şimdi Ankara'nın çizgisinde ya.

Peki Bakir'in Washington ziyaretinin de sebeplerinden biri olan...

ABD'nin Peşmerge'ye doğrudan silah yardımı yapması konusunda Amerikan Kongresi'ne sunulan tasarılar için Kürtlerin yürüttüğü ikna faaliyetleri sonrası Ankara karşıt bir lobi kampanyası başlattı, desem...

Türkiye'nin lobicilerinden David Thompson'ın 21 Kasım, 1 Aralık ve 4 Aralık'ta Cumhuriyetçi liderlerin ofislerine mesaj atıp Peşmerge'ye doğrudan silah yardımı yapılmasına Türkiye'nin neden karşı çıktığını anlattığını söylesem.

*

Türkiye yeniden çatışma ortamına dönerken...

 Herkes kendi hesabına uygun biçimde Kürt oyununu oynamaya devam ediyor.