Kocatepe Camii’nin karşısı, Kocatepe Nikâh Salonu’nun hemen altı…
Böyle tarif ettiler Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Kurulu’nun yapıldığı Kültür Merkezi’nin yerini İstanbullu bana…
İçeri girerken elime faaliyet raporunu verdi heyecanlı genç bir kadın…
Kapıdan salonun içine her yerde bir heyecan hakim…
Türkçe-Kürtçe eşit ağırlıkta hem konuşmalarda hem pankartlarda…
Faaliyet raporunun kapağında boyanması tartışma yaratan Beyoğlu’ndaki rengarenk merdivenlerin fotoğrafları var.
Konuşmaların yapılacağı alana yine renkli harflerle “umuda yolculuk” yazılmış…
İçeride gözüme ilk çarpan isimler…
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, insan hakları savunucusu Akın Birdal, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, “78’liler Girişimi”nden Celalletin Can, sanatçılar Ferhat Tunç, Suavi…
Tabi artık HDP’li olan Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü, Sabahat Tuncel.
Divan seçimi yapılıyor, başkanlığa Gençay Gürsoy seçiliyor.
Bu sırada…
LGBT (Lezbiyen Gay Biseksüel Trans Birleşenleri) “nerdesin aşkım buradayım aşkım” sloganı atıyor.
Divan başkanı “ne güzel genel kurula aşkla başladık” diyor.
Konuşmalara geçiliyor…
HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de “aşktan” bahsediyor. “Can Baba Denizlere aşk olsun demişti. Aşk olsun denen çocukların sayısı artıyor. Onlarla geleceğe bakıyoruz” diye konuşuyor.
Kürsüye çıkan hemen her konuşmacı gibi HDP’nin kuruluşunu eleştirenleri, başarısızlığa peşinen mahkum edenleri eleştiriyor.
“Üçüncü seçenek değiliz. İki güç var. Düzen güçleri ve Halkların Demokratik Kongresi. Demokrasiyi barışı beklemeyeceğiz, ellerimizle kazanacağız.”
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder çıkıyor kürsüye sonra…
Konuşmasının başında geçtiğimiz günlerde kalp rahatsızlığı geçiren Fethullah Gülen’e geçmiş olsun diyenler için verilen teşekkür ilanı için birkaç cümle ediyor. Kendisinin çeşitli kesimlerle yapılan görüşmeler kapsamında geçmiş olsun dileklerini ilettiğini anlatıyor. Ardından oluşumun sadece seçim için yapılan bir işbirliği değil stratejik bir birliktelik olduğunu söylüyor. Konuşmasının çarpıcı noktaları şöyle:
“Özgürlükleri koruyarak bir araya gelinebileceğini gösterdik. Kürt’ün, Türk’ün, emekçinin, ezilenin, işçinin birlikteliğidir birlikteliğimiz.”
Pir Sultan Abdal Derneği’nden Kemal Bülbül, “gelin canlar bir olalım’ diyen Alevilerin 800 yıllık bir projesi olduğunu” söylüyor HDK’nin.
Aleviler adına konuşan bir başka delege 3 Kasım’da hakları için düzenleyecekleri mitinge de atıfta bulunarak Alevilerin cumhuriyet öncesi de sonrası da “zulümlerle karşılaştığını” söylüyor. Cumhuriyet döneminden Sivas ve Çorum ile başlattığı örnekleri “Gezi sürecinde ölen gençlerin neden çoğu Alevi idi?” sorusuyla bitiriyor.
Gezi demişken…
Sık sık Gezi sürecine atıfta bulunuluyor.
Salondan herhangi bir konuşmacı konuyu Gezi sürecine getirdiğinde “Gezi’nin çapulcularıyla Kürt dağlarının gençlerinin bir araya gelmesinden korkuyorlar” diye bağıran ve her seferinde alkışlanan bir grup var.
Gezi sürecinde HDK ile Kürt hareketi ile oluşan mesafe kapanmış gibi bir hisse kapılıyorum.
Genel Kurul için oluşturulan Divan’ın başkanı Gençay Gürsoy, bunu kürsüden şöyle anlatıyor:
“Son 30 yıl içinde Kürt halkının ve Kürt hareketinin bedeller ödeyerek edindiği bir birikim var. Türkiye’nin bu birikimi Gezi dinamizmi ve yeni diliyle direnişi, isyanı, mizahla, neşeyle birleştiren dayanışmayı, bürokratik engelleri aşan, yürüyen bir mekanizma haline getiren, birbirleriyle buluşturan tarihi bir görevle yüz yüzeyiz.”
Bu arada gerek pankartlarda gerek konuşmalarda Öcalan’a da atıflar vardı. Bu da doğal… Öcalan BDP heyetinin son ziyaretinde HDP fikrinin Mahir Çayan’ın emaneti olduğunu söylemiş, “Halkın tüm sorunlarına çözüm üreten yeni bir ruhla ortaya çıkması gerektiğini” söylemişti.
Salondaki pankartlara gelince:
“Öcalan’a tecrit son bulsun”, “Emeğimiz, kimliğimiz, bedenimiz bizimdir”, “Doğanın ve kentin talanına son”, “Anayasada cinsel yönelim ve kimlik tanınsın”, “Sınırsız grev hakkı ve iş güvencesi”.
Şimdilik notlarım böyle…
Bugün ve yarın genel kuruldan ve kongreden notları aktaracağım.
Son bir not… Bu bir izlenim:
Oturduğu yerden “oy hesabı-bölüştürmesi, parti-ittifak” dizaynı yapanlar acele etmemeli. Gazeteciliğin demokratik her hareketi desteklemek, aynı anda hepsine eşit mesafede olmak gerektiği de unutulmasın.