Gündem

Kürşat Bumin'den T24'e eleştiri

Yeni Şafak gazetesi yazarı Kürşat Bumin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun daha sonra..

12 Ekim 2011 03:00

T24 - Kürşat Bumin, "Ahmet Davutoğlu: Suriye ile savaşa hazırız" başlığı ile yayımlanan haber nedeniyle T24'ü eleştirdi. Sözkonusu haberin Davutoğlu tarafından yalanlandığını hatırlatan Bumin, "T24 nedense, ertesi günden başlayarak bu sözlere ilişkin açılan tartışmaları göz önüne alarak yapması gereken açıklamayı (fark etmediysem sözlerimi geri alıyorum) bir türlü yapmadı." dedi.


Bumin'in Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan bugünkü (12 Ekim 2011) yazısı şöyle:


Dünkü yazıda yerimiz yetmediği için geçen haftanın özillekle dikkat çeken "medyatik" geleşmelerinden sonuncusunu gözden fgeçirmek bugüne kalmıştı.

Biliyorsunuzdur, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mehmet Ali Birand'ın konuğu olarak 32. Gün'e çıktı. Ertesi gün internet medyasında Dışiişleri Bakanı'nın bu programda "Suriye'ye savaşa hazırız" açıklaması yaptığını duyuran haberlerle karşılaştık. Daha ertesi gün Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada internet ortamında yer alan bu haber yalanlandı. Programı izlememiş birisi olarak hangi seçeneği işaretlemem gerektine karar veremedim doğrusu. Davutoğlu, Radikal'in söyleşiye ilişkin haberinde sarfedildiği iddia edilen sözleri sarfetmiyordu. Bu haberde söz konusu iddiaya ilişki en yakın cümleler olarak şu satırların altını çizdim: "Davutoğlu, 'Türkiye'nin Suriye'ye askeri müdahalesi söz konusu olamaz, olsa olsa kendi topraklarına bir göç olursa önlem alır diyebilir miyiz?' şeklindeki soru üzerine 'Bu sizin çıkarımlarınız. Ben şunu söylüyorum; Suriye'deki iç gerilim Türkiye'yi, Irak'ı, Lübnan'ı, İsrail-Filistin'i, Ürdün'ü etkiler. Bütün bölgeyi etkiler. Bu anlamda bölgede şu anda Suriye'den daha önemli ülke yok, aynı anda bir çok krize müdahil durumda. Dolayısıyla Suriye'nin bir iç kargaşaya girmesi Türkiye'de bir risk oluşturduğunda tabii ki tedbir alınır' diye konuştu. Davutoğlu, 'ne tür tedbirler alınabilir?' şeklindeki soruyu, bunu şimdiden söyleyemeyeceğini ifade ederek, 'Devlet olmak her türlü senaryoya hazır olmaktır ama daha olmamış bir senaryoyu da tetiklememektir' diye yanıtladı."

Ben işin içinden çıkamadım doğrusu, siz karar verin... Ama Davutoğlu'nun alıntıladığım son sözünü hatırlayarak şu eklemeyi yapabilirim: Doğru. "devlet olmak her türlü senaryoya hazır olmaktır"; ama unutmayalım ki bu "her türlü senaryo"dan zamanında ve usulüne göre haberdar olmak da "Toplum olmak"ın bir gereğidir.

Davutoğlu'nun 32. Gün'de "Suriye ile savaşa hazırız" dediğini duyuran haberle, benim de okurları arasında bulunduğum internet ortamında sürdürülen gazeteciliğin en önemli örneklerinden birisi olarak değerlendirdiğim T24'de karşılaşmıştım. Bu haber-yorum sitesi "Ahmet Davutoğlu: Suriye'yle savaşa hazırız" manşetini niçin kullanmıştı.? Bu haberin "Davutoğlu şöyle devam etti:" diyerek devam eden bölümünde Dışişleri Bakanı'nın ağzından "Kimseden bu konuda nasihat almayız. Bizim için bir güvenlik sorunu olduğunda Suriye ile gerektiği takdirde savaş dahil her türlü senaryoya hazırız" açıklaması yer alıyordu. Ancak T24 nedense, ertesi günden başlayarak bu sözlere ilişkin açılan tartışmaları göz önüne alarak yapması gereken açıklamayı (fark etmediysem sözlerimi geri alıyorum) bir türlü yapmadı. Haberinde ısrarlı mıydı, yoksa artık haberinin arkasında değil miydi?

Görüyorsunuz, fikrim yine değişti! Dışişleri Bakanı söz konusu açıklamayı yaptı mı yapmadı mı? Bu durumda bir yolunu bulup doğrudan programı izlemekten başka çare görünmüyor...

Madem ki M.Ali Birand'ın 32.Gün'ünden söz ediyoruz, bu çerçevede bir gözlemimi daha aktarmak isterim:

Davutoğlu'nun 32.Gün'e konuk olduğu programın sadece son bölümünü izleyebildim. Ancak bu kadarı bile beni Birand'ın memleketimizde maalesef çok az sayıda örneğiyle karşılaştığımız sahici televizyon gazeteciliğinin başta gelen temsilcisi olduğuna –bir kere daha- ikna etmeye yetti. Davutoğlu, Ortadoğu'da demokratik atılımları nasıl desteklediklerini anlatırken araya girip "Ama bu bölgenin bazı önemli baskıcı rejimleri hakkında bir şey söylemiyorsunuz" (mealen tabii ki) sorusunu yöneltmesi bu ülkede TV ekranlarında karşılaştığımız bir gazetecilik örneği midir mesela? Ya o "Alman vakıfları" meselesi konusundaki sorusu-sorgulaması çerçevesinde bakana yöneltilen sorular? "Bu vakıfları kapı dışarı mı edeceğiz?", "Bu vakıflar söylendiği gibi bir misyonla mı donatılmış?" mealindeki sorular yani. Birand'ın bu soru-sorgulama sırasında Dışişleri Bakanı'nın bu sorudan sıyrılmak için yaptığı açıklamaların peşini bırakmayarak konuğunu "sıkıştırdığına" da şahit olduk. Bu soru/cevap faslından kimin galip çıktığına karar vermeyi –olması gerektiği gibi- izleyicilere bırakarak sona erdi programın bu son bölümü... Keşke her gün onlarca televizyon kanalında önümüze gelen onlarca "tartışma" programından da benzer izlenimlerle ayrılabilsek.. İzleyicilerin karşısına sahici bir "tartışma programı" getirdiği için Birand'ı –bir kere daha- kutlamalıyız. "Ömrüne bereket" diyelim.


EDİTÖRÜN NOTU: Sayın Kürşat Bumin’in haklı eleştirisi için teşekkür ediyoruz. Okurlarımızdan ve Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’ndan özür diliyoruz.T24