T24 - Yeni Şafak gazetesi yazarı Kürşat Bumin, bedelli askerliğin anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyleyerek, "Bedelli"yi bekleyen yüzbinler kırılmasın-gücenmesin-kızmasın ama 'bedelli askerlik' uygulaması bir demokraside skandaldır. Oysa –Genelkurmay'ın bile dile arada bir getirdiği- 'profesyonel ordu' uygulamasına geçilmiş olsa idi ortaya 'bedelli' gibi bugün için gerçekten acayip olarak nitelenebilecek bir düzenlemeye gerek kalmayacaktı" dedi.
Kürşat Bumin'in Yeni Şafak'ta "Bedelli askerlik: Yeni Osmanlıcılık'ın bir tezahürü sanki!" başlığıyla yayımlanan (16 Kasım 2011) yazısı şöyle:
Bedelli askerlik: Yeni Osmanlıcılık'ın bir tezahürü sanki!
"Bedelli askerlik" in sonunda -herkesi memnun edecek bir formülde uzlaşılamasa da- bir biçimde çıkacağı anlaşılmış bulunuyor. Gecikmesinin başta gelen nedeninin "yaş sınırı" olduğunun belli olduğu da söylenebilir. Konuya ilişkin eski tartışmalarda itirazıyla öne çıkan Genelkurmay'ın da -ülkedeki son gelişmeler ışığında- pek sesi çıkmıyor. "Bedelli" tartışmasına paralel olarak "vicdani ret" konusunun açılmakta olduğunu da olumlu bir gelişme olarak gözlüyoruz. (MHP'nin vicdanını rahatsız etmiş görünüyorsa da.)
Aslında hepimizin bildiği gibi "bedelli askerlik", ya da eskilerin deyişiyle "bedel-i askerî" meselesine yabancı bir tarihimiz yok. Hatta tam tersine bu konunun en fazla konuşulduğu bir tarihe sahibiz. "Bedelli"nin kaldırılması ancak 2. Meşrutiyet'le birlikte –yani Cumhuriyet'in iki adım öncesinde- mümkün olmadı mı? Tanzimat ve Islahat fermanları ile gündeme gelen "Müslim-gayrimüslim ayrımı olmaksızın herkes askere!" düşüncesi ve davetinin birçok farklı nedenden dolayı nasıl başarısızlığa uğradığını da hatırlayın.
Şurası muhakkak ki, Fransız Devrimi'nin yolunu açtığı "zorunlu askerlik" (ya da "asker millet") modeli devletin "modern" bir biçim almasının sonucuydu. Osmanlı da, bu süreç içinde yol aldığı ölçüde bu konuyu "masaya yatırdı". Yani açıkcası, "din farkı gözetmeksizin herkes askere" düzenlemesinin yürürlüğe konması "vatandaş" olmanın bir bedeli olarak ortaya çıktı.
Ama her şey gibi "vatandaşlık" fikri de geçen zaman içinde evrim geçirdiğinden bugünün vatandaşları artık "peygamber ocağı" olarak adlandırılan bir kurumda vakit geçirmek istemiyorlar. Bir yandan "vicdani ret" diğer yandan "profesyonel ordu" talepleri "askerlik ödevi"ne ilişkin olarak oluşturulmuş "milli ve manevi" kutsallığı hızla aşındırıyor. Askere gidip "vatan uğruna ölmek" fikri çok sorgulanır bir hale geliyor. Zamanın (ve dolayısıyla "insan ömrünün") giderek daha değerli olduğuna karar veren "vatandaşlar", "savaş sanatı"nın gelişen savaş teknolojisi yüzünden yeni bir veçhe kazanmasının da etkisiyle "askerlik ödevi"nin özel bir "iş" haline geldiğini düşünüyorlar.
"Bedelli askerlik"e ilişkin tahminler ödenecek bedellerin "yaş sınırı" ölçü alınarak 10 bin euorodan başlayıp 25 bin euroya kadar çıkabileceği yönünde. İyi para doğrusu! Devletin kasasına 3 milyar lira girecek diyenler de var 3 milyar euro diyenler de....
Bu tahminleri ben de abartılı bulmuyorum. Memleket zenginleştikçe (otomobil sayısının artması gibi!) "bedelli"ye talep de artacaktır. 1999 yılında Marmara depreminin ardından çıkarılan son "bedelli"den 72 bin kişi yararlanmış. Yaş sınırı 26'dan başlıyormuş. 40 yaşın altındakiler 15 bin, 40 yaşını aşmış oyanlar ise 40 bin Alman Markı ödemiş. Toplanan paranın miktarı 1 milyar 66 milyon Alman Markı'nı bulmuş. Oysa 1987'eki "bedelli"ye 18 bin, 1992'dekine ise 35 bin dolayında müracaat olmuş. Geçmişe yönelik bu üç "bedelli"de gözlenen artış oranının bugün kim bilir kaça çıkacağını varın siz hesaplayın...
"Medeni dünya"da görülmemiş bir uygulama ile karşı karşıya olduğumuz muhakkak... İçinizden bu dünyaya dahil herhangi bir ülkede benzer bir uygulamanın varlığından haberdar olan var mı?
Öyle bir manzara ki, Osmanlının "bedel-i askerî" ödemeye mecbur edilmiş gayrimüslimlerinin yerini bugün (Cumhuriyet'te yani) bedelli bekleyen vatandaşlar almış...
"Yeni Osmanlıcılık"ın bir tezahürü sanki!
"Bedelli"ye ilişkin hazırlanan düzenlemenın içinde ödenmesi gereken euroları ödeme imkanı olmayanlar için de şu formülün yer alacağı konuşuluyor: Belli bir süre kamu hizmetinde çalışmak. Parası olmayanlara "ayıp olmasın" diye düşünülen bir formül olsa gerek.
Bu formülün dile getirilmesi de problemli. Sen devlet olarak "vicdani retçiler"in yıllardır dile getirdikleri "askerlik ödevinin sivil bir hizmetle karşılanması" talebini mevzuatına geçirmeyi bu güne kadar ertele, ama "bedelli"nin milyarları kendisini göstermeye başlar başlamaz benzer bir formülü ortaya at!
"Bedelli"yi bekleyen yüzbinler kırılmasın-gücenmesin-kızmasın ama "bedelli askerlik" uygulaması bir demokraside skandaldır. Oysa –Genelkurmay'ın bile dile arada bir getirdiği- "profesyonel ordu" uygulamasına geçilmiş olsa idi ortaya "bedelli" gibi bugün için gerçekten acayip olarak nitelenebilecek bir düzenlemeye gerek kalmayacaktı.
Gerçekten görülmemiş bir uygulama... Anayasa'da birinci sıraya yerleştirilen "vatandaşlık ödev"in arada bir paraya çevrilmesi... Devlet açısından hiç de fena olmayan bir tasarruf yöntemi ayrıca: Kumbarada "bakaya" biriktir, sırası gelince de paraya çevir!