Aralarında Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın bulunduğu 31 kişi hakkındaki gözaltı kararının uygulamaya konulduğu 14 Aralık operasyonunu değerlendiren Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır, haklarında yapılan haberlerden ötürü hesap vermelerini istediğini ancak adil yargılanmaları gerektiğini dile getirdi.
2007 yılında Ümraniye soruşturması çerçevesinde yapılan operasyonda dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatıyla gözaltına alınıp tutuklanan, daha sonra o süreçte kanserden vefat eden hakkında Ergenekon örgütünün kasası olduğuna yönelik haberler çıkan Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır, 14 Aralık operasyonunu yorumladı.
cagdasses.com'dan Erman Çimen'in haberine göre, Sabriye Okkır, 14 Aralık operasyonunu duyunca benzer şeyler kendileri de yaşadığı için eski günlere geri döndüklerini, içlerindeki fırtınaların tekrar alevlendiğini belirterek, "Yaşadığımız onca mağduriyetten sonra siz de diyorsunuz ki işte şimdi sıra onlara geldi. Bakalım onlar da hesap versinler. Ama lütfen adil yargılansınlar! Bizler kadar mağdur olmasınlar. Üzülüyorum onları gördükçe. Hem bu kadar şey yaptılar. Mağdur ettiler ve duyarsız kaldılar. Şimdi kendilerine sıra gelince olayı şova döktüler” diye konuştu.
Sabriye Okkır, eşi vefat ettiğinde kimsenin en ufak bir tepki bile göstermediğini ifade ederek, “Gözaltı için bu kadar tepki gösterilebiliyorsa, ölüme niye o zaman tepki vermediler? O zaman ortada bir ölüm vardı. Ölümü bile hafife almışlardı. Yandaş medya “hesap vermeden nereye gidiyorsunuz?” demişti. Şimdi onlar tutuklanmaya başladı. Hiçbir şey hesapsız kalmamalı. Yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı. Eğer varsa suçları aynı duyguları onlarda yaşasınlar. Biz suçsuz olduğumuz halde hissettik, yaşadık, yaşattılar! Ama onlar suçluysa cezalarını mutlaka çeksinler” diye konuştu.
Eşinin parmağını bile kıpırdatamayacak halde olmasına karşın, "Delilleri karartacak" haberlerinin çıktığını ifade eden Sabriye Okkır, "Ben Kuddusi Okkır’ı en son Bayrampaşa Cezaevi'nde gördüğümde şuuru kapalıydı. Parmağının ucunu oynatacak hali yoktu. Öyle bir hastanın cezaevinde ne işi vardı. Ben bu kadar ağır günler geçirdim. Üstelik elimizde rapor olmasında rağmen hakimlere müracaat ettik, 'delilleri karartır' dediler" şeklinde konuştu.
