26 Haziran 2016 13:53
Şair Küçük İskender, eşcinsellerin milletvekili olmasını istemediklerini söyleyerek, "Bir bağımsız milletvekili kendini nasıl ifade edemiyorsa bir LGBTİ üyesi de kendini ifade edemeyebilir. Bizim sokakta yaşadığımız tüm baskıyı Meclis’te yaşayabilir" dedi. "Herkes biseksüel olsa her şey çok güzel olurdu" ifadesini kullanan İskender, Bütün ceninler en başta dişidir, sonra erkeklik hormonları çoğaldıkça erkeklik organları gelişiyor" ifadesini kullanan İskender, "Erkek, yarı dişi formdan geliyor. Biseksüellik ciddi ciddi psikiyatristler ve seks felsefecilerinin üzerinde durması gereken bir konu" diye konuştu.
Cumhuriyet'ten Ceren Çıplak'a konuşan Küçük İskender'in açıklamaları şöyle:
-Onur Yürüyüşü’nün yapılmaması için Alperen Ocakları sert bir çıkış yaptı, onlar da “Sizden kimlerle birlikte olduğumuzu il il açıklarız” deyince geri adım attılar, bir sonraki adımı görebiliyor musunuz?
Seksist düşünce heteroseksüeller için de -ki ben onlara düz cinseller diyorum- bir tehlikedir. Seksist yaklaşım baskı oluşturuyor. Bunun çok eğlenceli bir yanı var, senin de ifade ettiğin gibi sen üstüme gelirsen ben de bunu açıklarım gibi çocuk oyununa dönüşebiliyor, çünkü hakikaten seks bir oyun, bir eğlence. Seksin altında sadece üreme yok, seks oyundur. Oradaki arkadaşlarımızın da açıkladığı gibi eminim ki LGBTİ bireyi olduğunu ifade eden milliyetçisi, inançlısı, faşisti, ateisti her türlü insan bu yapının altında. Bana göre gökkuşağı bayrağı taşımalarının altında farklı ırklardan insanların bir araya gelmesi yatmıyor; olimpiyat halkaları gibi değil o. Toplumun farklı kesiminin insanlarının kendini özgürce ifade etttiği bir bayrak o.
-Düz cinsel tanımı niye?
“Düzgün”ün kısaltılmışı diyelim!
-Onur Yürüyüşü bir eylem... Peki seks nasıl bir eylem?
Seks güzel bir eylem değil aslında, biraz acı veren bir şey. Seks, bir insanın başka insanın bedeniyle bütünleşmesi... İki insanın birbirinin içine girmesi. Bu çok zor bir şey. Bu hem felsefi olarak hem de fizyolojik olarak gerçekten can yakan bir şey de olabiliyor. Siz bu acıyla zevki bir araya getirebiliyorsunuz ve o insanla mutlu, küçük anlık hazları yaşayabiliyorsunuz. Yoksa iki insanın öpüşürken birbirinin ağzına dilini sokması kadar saçmasapan bir şey yok uzaktan bakıldığı zaman. Cinselliğin diğer öğelerini düşündüğün zaman çok da komik gelebilen bir eylem ama çok eğlenceli. n Seks için oyun dediniz ya bu oyunun “kötü çocuk”ları, “yaramaz çocuk”ları LGBTİ’liler mi?
Belki biraz haylaz görünebilirler ama bu haylazlıklarının altında maceraperest çocuk olmaları yatıyor. Maceraperestlikleri bence çok önemli. Gerçekten bir kâşif gibi seksin içindeler ve seksin içinde cesaret sergileyebiliyorlar. Şöyle ki bilinmeyen kıtalara gitmek üzere rıhtımdan açılan gemiler onlar... Ben de öyleyim. İnsan bedeninin denizi, insan ruhunun okyanusu hepsi birbirinin içine giriyor ve siz bununla bilinmez yerlere gidiyorsunuz. O bilinmezlik, o macera yanı LGBTİ bireylerini hem gıpta edilen hem de korkulan bireyler olarak algılanmasına neden oluyor.
-Seks için oyun dediniz ya bu oyunun “kötü çocuk”ları, “yaramaz çocuk”ları LGBTİ’liler mi?
Belki biraz haylaz görünebilirler ama bu haylazlıklarının altında maceraperest çocuk olmaları yatıyor. Maceraperestlikleri bence çok önemli. Gerçekten bir kâşif gibi seksin içindeler ve seksin içinde cesaret sergileyebiliyorlar. Şöyle ki bilinmeyen kıtalara gitmek üzere rıhtımdan açılan gemiler onlar... Ben de öyleyim. İnsan bedeninin denizi, insan ruhunun okyanusu hepsi birbirinin içine giriyor ve siz bununla bilinmez yerlere gidiyorsunuz. O bilinmezlik, o macera yanı LGBTİ bireylerini hem gıpta edilen hem de korkulan bireyler olarak algılanmasına neden oluyor.
-Eşcinsellere neden ahlaksız deniyor?
Seks yapmak ahlaksızlık mıdır? “Hayır ama anal seks yapmak çok tuhaf geliyor” deniyorsa o zaman düz cinseller de kendi aralarında bazen anal seks yapabiliyor.
-Hepimiz biseksüel miyiz?
Herkes biseksüel olsa her şey çok güzel olurdu. Bütün ceninler en başta dişidir, sonra erkeklik hormonları çoğaldıkça erkeklik organları gelişiyor. Erkek, yarı dişi formdan geliyor. Biseksüellik ciddi ciddi psikiyatristler ve seks felsefecilerinin üzerinde durması gereken bir konu.
-Erkeğin iktidarını ve iktidar olgusunu yaratan şey penis kompleksi mi?
Dik duran her şey iktidardır! Uygarlığın getirdiği dini yapılardan heykellere kadar abartılan, bir tür gösterişe dönüşen ve dik durması gereken her şey de ister istemez kendisine atfedilen iktidarla bir gün ya yüzleşir ya da iktidarını ilan eder.
-LGBTİ bireylerine tepki gösterenlerin sizce temel nedeni ne?
Yıllar önce İranlı bir siyasetçi çıktı ve “İran’da hiç eşcinsel yoktur” gibi saçma sapan bir açıklama yaptı. Buradaki “yoktur” mantığı bu coğrafyanın tatlı bir üçkâğıdı. Sabah travestileri sopayla kovalayıp akşam iftar yemeğinde en meşhur transla (Bülent Ersoy) kol kola fotoğraflar çektiren bir ülkede yaşıyoruz.
“Her şeyi devletten bekleme” diye eski bir lafımız vardır. Evet, her şeyi devletten bekleme, barışı sen ilan et. Zaten barıştan yana doğarsın. Kimse elinde baltayla çıkmıyor annesinin rahminden... Her şeyi devletten bekleme, LGBTİ üyelerini selamla ve onlara gülücükler yolla. Onlarla beraber yürü. Aynı anda Nâzım’la da yürü, feministlerle de yürü, aynı anda etnik gruplarla da yürü. Özgürlüğü, bağımsızlığı, eşitliği nerede görürsen orada yürü
-LGBTİ bireylerinin cinsel hayatının renkli olduğu söylenebilir mi?
LGBTİ bireylerinin cinsel hayatlarının renkli olmasını şu şekilde kabul edebilirim; yatak odaları çok renkli olmayabilir, bundan kastım şu, yolgeçen hanı değil orası. Otoyol değil, ama arzularını, beklentilerini, özlemlerini, aşklarını, şehvetlerini dile getirirken daha dürüst ve daha dobra olduklarını düşünüyorum. Biz hoşlandığımız insana hoşlandığımızı söyleriz. Hoşlandığımız için plan kurmayız, bunun için araya aileler girmez. Kız, oğlan isteme hikâyeleri olmaz. Biz birinden hoşlanırsak ya bunu bedensel olarak ya sosyal olarak ifade ederiz. Ya birlikte oluruz ya da olmayabiliriz. Sıkıntı yok...
-Peki eşcinsellerin cinsel hayatının renkli olmasının sebebi biraz da sadakatsizlik olabilir mi?
Eşcinsellerin çocuğu olmuyor, partnerinden çocuğu olmadığı için karşı taraf hem sevgilisi hem de o ilişkiden doğan çocuğu oluyor. Yani sevgilisiyle kavga ediyor ama sonra çocuğuna çok iyi davranıyor, onla birlikte vakit geçiriyor. Genellikle romantik gördüğüm gay arkadaşlarımın çoğunda tekeşlilik hâkim.
-Eşcinseller lügatında ‘aldatma izni’ diye bir şey var.
Şimdi bir şey söyleyeceğim ömür boyu bir aynı kadınla, aynı adamla yaşayıp da diğer bedenlerde keşfedeceğimiz güzel noktalardan niçin mahrum yaşayayım noktası belki LGBTİ’de daha ağır basıyor olabilir. Ben de açıkçası bundan yanayım. Biz çiftleşerek çoğalmıyoruz. Biz aşk yaşayarak çoğalıyoruz. Bizim aile LGBTİ büyüyor, herkes yeni sevgililer bulup oraya katıyor.
-LGBTİ bireyleri ile ilgili olarak toplumun genelinin şöyle bir yargısı var; sıra dışı, yaramaz, öncelik sevgi değil seks.
LGBTİ üyeleri arzularını daha özgürce yaşadığı için sabah kalkıp akşama kadar seks düşünüyor gibi algılanıyor. İnsanların tüm dönem ana kavramları bence kurumsallaşmayla başlıyor. Devletle paralel yürüdüğün anda yani kurumsallaştığında bunun içine evlilik şirketi de giriyor. Genel bir şablon var ve o şablon birey olarak mutlu olma ihtimalinizi daraltıyor. Batı’daki kaliteli düz cinseller, heteroseksüeller gay barlara gitmeyi daha çok tercih eder çünkü orası çok daha eğlencelidir. Çünkü insanlar gerçekten eğleniyordur. Sabah işe nasıl gideceğim, şunu nasıl halledeceğim gibi dünyevi sıkıntıları ikinci plana atıp o anı o ortamla yaşamanın tadını ortaya koyarlar. Açın, Ferzan Özpetek filmlerini, çoğunda şu sahneyi görürsünüz; aynı evde yaşayan gay’ler, transların en büyük keyfi bir masa kurmaktır. Bir aile havası kurmaktır. Tüm dünyanın buraya doğru gitme eğilimine karşı bazı ülkelerin buna şiddetle karşı çıkmasını hâlâ anlayamıyorum...
-Belki kurumsallaşmanın önünü kesmemek içindir, çünkü iktidar iktidarını kurumsallıkla koruyor
Eğer o kurumsallaşmayı yitirirsen her birey özgürleşecek, her birey mutlu olacak, her birey daha sağlıklı düşünecek. O zaman peşine takılıp gideceği bir siyasi düşüncenin değil bu ülkeyi güzelleştirecek insanların peşine takılacak ve onlara oy verecek.
-Öyleyse iktidarın heterolara ihtiyacı var, LGBTİ’lere değil diyebilir miyiz?
Bizim gibi ülkelerde ülkeyi mutlaka heteroseksüeller yönetmek zorunda kalıyor. Çok isterdim Ege’de, Trakya’da insanların kendini daha iyi ifade edebildiği yerlerde eşcinsel belediye başkanı olmasını.
Eşcinselin milletvekili olmasını istemem
-Bizim Meclis’te gizli eşcinseller var mıdır?
Birkaç tane milletvekili duymuştum. Eşcinselin milletvekili olmasını istemem çünkü orada kendini iyi ifade edemeyebilir. Bir bağımsız milletvekili kendini nasıl ifade edemiyorsa bir LGBTİ üyesi de kendini ifade edemeyebilir. Bizim sokakta yaşadığımız tüm baskıyı Meclis’te yaşayabilir.
-Eşcinsel kimliğini kabul eden bir Cumhurbaşkanı, Başbakan koltukta olsaydı şu an Türkiye nasıl bir yer olurdu?
zaman Türkiye sadece üç yanı değil dört yanı denizlerle çevrili güzel bir adaya dönüşür ve dünyanın en güzel adalarından biri olurdu. Hatta dünyadan kopar bağımsızlaşırız. (Gülüyor.)
-Gay arkadaşım A.Ü’nün sevgilisinin ayağı kırılmıştı. Doktor da kumsalda yürümesini tavsiye etmişti. Arkadaşım da evinin alt katına kum döküp şezlong yerleştirip bir de okyanus sesi açarak ona kumsal yaratmıştı... Özellikle gay’lerin romantizmi doruklarda yaşadığını düşünüyorum
Buna yaratıcılık demeyi tercih ederim çünkü olanaksızlıklar, mutsuzluklar ve baskılardan dolayı mutlaka bir çıkış yolu bulmaya çalışan LGBTİ bireylerinin yaratıcılığı gelişiyor. Tıpkı görme engelli birinin işitme duyusunun daha kuvvetli olması gibi... Bizim ülkemizin LGBTİ bireyleri de yaratıcıdır, onu romantizmle karıştırmamak lazım çünkü bizde herkes kadar romantiğiz ya da bazılarımız daha romantik, öbürü daha depresif olabilir, diğeri daha matrak olabilir. Değişir. Ama genel bir havası varsa çok eğlenceli olduklarını biliyorum. Eğlenceliyiz...
-Siz bir romantik anınızı anlatır mısınız?
Yıllar yıllar önce köprü altına gittiğim dönemlerde bir delikanlıdan çok hoşlanıyordum. Heteroseksüeldi. Hiç unutmam Gülhane’nin oralarda eski evlerin restore edildiği enteresan bir sokakta bulunan lokalin resepsiyonunda akşamları sabaha kadar nöbette dururdu. Ben orada çalıştığını bildiğimden geceleri köprü altından o binanın çatısına çıkardım. Düz çatıydı. Bir iki bira alıp çatıda sabaha kadar otururdum. Haftanın iki üç günü ona yakın olmak için o çatıda olurdum.
-Damdaki kedi misali...
Damdaki gay. (Gülüyor)
- O bunu biliyor muydu?
Bilmiyordu, hiçbir zaman da bilmedi.
-Çocuğunuzun eşcinsel olmasını ister misiniz?
Çocuğum düz cinsel olsa benim için sıkıntı yok.
-Renklerle de alıp veremediğimiz var, pembe kadın, mavi erkek damgası gibi. Siz pembe giyer misiniz?
İnsan sabah evden çıktığında yeryüzüne çıkıyor, yeryüzü insanın sahnesidir. Ben her rengi giyerim ama kahverengiye antipatim var, toprağı ölümü çağrıştırıyor.
-Aslında kimse yalnız ölmek istemez, yalnız kalmamak için uzun ilişki arayışınız var mı?
Şimdi bana gay’lik geldi, uzun ilişki derken neyi kastettin? (Gülüyor)
-cm olarak değil, hayat olarak.
Ben şairim okurlarım var gibi bir şey demeyeceğim. Sevgiliden çok arkadaş edinmeye çalışıyorum. Bedensel ve ruhsal olarak işlevsiz kaldığım zaman oturup neydi o günler diye konuşabileceğim dostlarımın olması önemli. Yoksa da sıkıntı yok.
-Yoksa da kedi köpek mi alırım diyorsunuz?
Yoo, insan her yaşta sevgili bulur.
-Maalesef bu topraklarda kadınlara belli bir yaştan sonra bakış çok zalimce...
En son yazdığım yazıda yaşlı ve yalnız kalmış insanlar için seks yardımı örgütü kuralım dedim. Seks bir ihtiyaç, nereden bulacaklar, gazeteye ilan mı versinler ben seks yapmak istiyorum diye.
© Tüm hakları saklıdır.