Gündem
Deutsche Welle

KSTA: Almanya’ya ait olmak isteyen modern İslamın önündeki engeller

İslam dini dersinin müfredatının belirlenmesi yönündeki mahkeme kararı, Trump’ın Çin ziyareti ve NATO’nun Afganistan’daki çıkmazı Alman basınında öne çıkan konuları oluşturuyor.

10 Kasım 2017 04:27

Almanya'da Münster Yüksek İdare Mahkemesi'nin kararı uyarınca Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi ile Almanya İslam Konseyi adlı çatı örgütleri Alman anayayasına göre dini cemaat olarak tanınmıyorlar ve okullarda İslam dini dersinin müfredatını tek başına belirleyemeyecekler. Kölner Stadt-Anzeiger yorumunu bu konuya ayırmış:

"Almanya'da devlet ile İslam çatı örgütleri arasındaki gerilim had safhada. Özellikle Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) otokratik Erdoğan hükümetinin ileri karakolu konumuna kaymış olması, bu örgütlerin dini cemaatler olarak görülüp onlara eğitim sistemine etkide bulunma imkanı tanınmasının ne kadar kuşku uyandıran bir şey olacağını açıkça gösterdi. Bu amaçtaki iki İslami örgütün talebi Münster Yüksek İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Mahkemenin kararını topluma uyum konusunda kaçırılmış fırsat olarak eleştireceklerine, bu örgütlerin kendileri artık topluma uyum sağlamak zorunda. Bu tarz örgütler, sadece statü ve ayrıcalık kazandıracağı için değil aksine kalben inandığı için 'Almanya'ya ait olmak' isteyen modern İslamın önündeki en büyük engelleri oluşturuyor."

ABD Başkanı Donald Trump, Asya turunun üçüncü durağı olan Çin'de Devlet Başkanı Şi Cinping ile biraraya geldi. Görüşmede ele alınan en önemli konular iki ülke arasındaki ticari ilişkiler ile Kuzey Kore meselesi oldu. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un konuya ilişkin yorumunda şu görüşler dikkat çekiyor:

"Şi Cinping, hedefindeki etaplardan ilkine ulaştı. Çin ABD tarafından artık aynı göz hizasında görülüyor, denebilir. Donald Trump gerçi Amerika'nın büyüklüğünden dem vuruyor ama ülkesinin dünya politikasının çözüm bekleyen konularında tek başına çözüm yollarını sunacak güçte olmadığını da teslim etmek zorunda. Çin, Amerika ile ‘göz hizası' sağladı ama Pekin'in bu statü ile uzun süre yetineceğini sanmak şaşırtıcı olur. Kimse Çin'in büyük bir güç olmasını tartışmaya açamayacaktır. Ama önemli olan Çin'in bu duruma nasıl yaklaşacağıdır. Bu noktada Çin'in ‘partnerleri'ni birbirine karşı kullanmaması herkesin çıkarına olacak. Dünyanın geri kalanı Pekin ile uzun vadede aynı göz hizasında kalınmasını mümkün kılacak bir dengeyi sağlamakla yükümlü.”

Augsburger Allgemeine adlı gazetenin yorumu da aynı konuda:

"Her iki Başkan Trump ile Şi anlaşıyorlar. Ama her iki ülkenin çıkar durumu farklı. Pekin bir gün gelecek Washington'ı geride bırakacak. Trump ile Şi dost gibi görünseler de ülkeleri farklı çıkarlar gözetiyor. ABD elinden gelen tüm imkanları kullanarak Kuzey Kore'nin bir nükleer güç olmasını engellemek istiyor. Ancak bu hedef doğrultusunda Stalinci Kuzey Kore rejiminin yakın müttefiki olan Çin aynı enerji ile hareket eder mi, bu biraz kuşku götürür. Öte yandan Kuzey Kore lideri Çin'ne Çin Denizi'ndeki yayılmacı planlarından gözleri uzak tutmak için de hizmet ediyor. Trump bilinen yapmacık tavrı ile her iki ulusun ‘dünya sorunlarını gelecek uzun yıllar içinde' birlikte çözeceğini ilan ederken, Çin kendi hedeflerine bakıyor. Şi ‘Pasifik Okyanusu ABD ile Çin için yeteri kadar büyük' diyor. Bu söz ‘çekilip gidin önümüzden! Çin Trump için bir numara büyük' anlamına geliyor.”

ABD Başkanı Trump, NATO üyesi ülkelere gelecek yıl Afganistan'daki askeri kontenjanlarını artırmaları yönünde baskı yapıyor. NATO bu ülkeye yaklaşık 3 bin asker göndermek istiyor. Die Volksstimme adlı gazete ise Afganistan'daki askeri misyonun sona erdirilmesinden yana görüş bildiriyor:

"NATO'nun 16 yıl süren askeri müdahalesinden sonra hiçbir şey değişmemişse, önümüzdeki 60 yıl içinde de Afganistan'ın Batılı anlamda demokratik bir ülkeye dönüştürülmesi mümkün olmayacaktır. Müslüman aşiret kültürü bu ülkede çok sıkı bir gelenek. Aşırı İslamcıların iktidarda olmadığı özgür bir Afganistan uğrunda şimdiye kadar binlerce Afgan, yüzlerce NATO askeri, bu arada 56 Alman askeri boşu boşuna can verdi. NATO'nun 2014'te Afganistan misyonunu sadece eğitim amaçlı devam ettireceğini söylemesine rağmen bu ülkede ölümler son bulmuyor. Şimdi de 16 bin askerin eğitim amacıyla Afganistan'a gönderileceği söyleniyor. Buna inanmak isteyen inansın. Son dönemde Afganistan'a Taliban'ın yanı sıra IŞİD militanları da yerleşmiş durumda. NATO teröre karşı bu iki savaşı kazanamayacağına göre oradan çekilmesi gerekir, derhal.”

© Deutsche Welle Türkçe

ÇA/BD

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle