Ekonomik krizlerde herkes risk altında olmakla birlikte böylesi krizlerin ‘zengini daha zengin fakiri daha fakir’ yaptığı söylenir. Uluslararası boyutta bir süredir yaşanan ekonomik çalkantıda üç kuruşluk birikimi olanların daha fazla ezilmemesi, birikimlerinin eriyip yok olmaması için ne yapması gerekir? Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunu yakıcı bir biçimde ilgilendiren bu soruyu Güngör Uras köşesine taşımış:
Ayşe Hanım Teyzem kriz telaşında
Ayşe Hanım Teyzem “Kriz geliyormuş, ben ne yapayım?” diye sorunca, kızdıracağımı bilerek dedim ki, “Ayşe Hanım Teyzeciğim şirketleriniz, gemileriniz, fabrikalarınız mı var da krizden korkuyorsunuz? Krizden size ne?”
“Ne demek size ne olur?” dedi. “Tabii ki şirketleri, gemileri, kamyonları, fabrikaları olanlar krizden daha çok etkilenir ama, biz de etkileniriz. Hem de bizim gibiler etkilenmekle kalmaz, ezilir. Bizim gibilerin üç kuruşluk birikimi erir veya batar ise bizler aç kalırız.”
Uzun dönemli yatırım
Sonra devam etti: ”Sen şimdi ahkâm kesmeyi bırak da, doğru dürüst anlat bakalım... Üç kuruşluk birikimimizi ne yapalım? Hem ben öğreneyim, hem de senden duyduklarımı konuya komşuya anlatayım.”
Ayşe Hanım Teyzem’i kıracak değilim ya... Bu konuları bilenlere sordum, soruşturdum. Öğrendiklerimi Ayşe Hanım
Teyzem’e aktardım....
Birikimlerin (paranın) değerlendirilebileceği 2 tür yatırım vardır.
(1) Değer artışı sağlayacak (ana para garantisi olmayan ) yatırımlar.
(2) Sabit getirisi olan (anapara garantisi olan) yatırımlar.
Değer artışı sağlayacak yatırımlar genç işidir. Yürek ister. Riski göze almayı gerektirir. Çok gelir beklenirken eldekini kaybetmek de mümkündür. Hisse senedi yatırımı, gayrımenkul yatırımı bu tür yatırımlardır. İnsan gençken genelde bir iş sahibidir. Bu nedenle yatırımı zarar görse de yaşamını sürdürür.
Sabit getirisi olan yatırım yaşlıların tercih etmeleri gereken yatırım şeklidir. Genelde anapara garantidedir. Buna ek olarak her ay veya her yıl belli bir getirisi vardır. Yaşlının birikimi, elinde kalan son imkandır. Birikimi yok olur ise aç ve açıkta kalabilir.
Yaşlıların, “Bir gayrımenkul aldım... 10 yıl sonra değeri 4 misli olur... Bir hisse senedi aldım... Beş yıl sonra değeri 10 misli olur” diyerek (kendileri için ) yatırım yapmaları yanlıştır. Tabiat icabı yaşamları belli süre sona sona erecektir.
Ama kendi ihtiyaçları yok ise ve de çocukları ve torunları için yatırım yapmaya niyetlenen olur ise, alırlar bir gayrimenkul veya yaparlar hisse senetlerinden bir portföy, tapuyu ve hisse senetlerini kasaya kitler ve unuturlar.
Dolar ya da euro alıp, satarak para kazanmak çok zor
Kimseye “Sen neden dolar ve euro satın alıp da saklıyorsun? Boş yere faiz kaybına uğruyorsun?” diye sorulamaz. Bu bir kişisel tercihtir.
Normal olarak insanların hangi para birimiyle alışveriş yapıyorlar, hangi para birimiyle yaşamlarını sürdürüyorlar ise, birikimlerini de o para biriminde tutmaları beklenir.
Ama bizde büyük devalüasyonlar sonu Türk parasının hızlı değer düşüşleri insanları korkuttu.
Parasını dövizde tutanlar (1) Döviz faizinin çok düşük olduğunu görüyorlar.
(2) Geçmişte büyük develüasyonlar sonu Türk Parası’nın değerinin düşmesi ile uğranılan kayıpların, daha sonraki orta dönemlerde yüksek faiz ile kat kat kapandığını biliyorlar. Buna rağmen dövizden çıkamıyorlar.
YTL’den dövize, dövizden YTL’ye geçerek kısa sürede paradan para kazanmak bu için profesyonellerinin bile zor yapabileceği bir iş.
Amatörlerin, hele belli yaşın üzerindeki amatörlerin bu tür oyunlara ne aklı erer, ne kalbi dayanır.
Düşerken (daha da düşer diye) alamazlar, çıkarken (daha da çıkar diye) satamazlar. Döviz ellerinde patlar.
Ortalık karıştığında hemen “Kriz” konusu ortaya çıkar. Herkes birbirine, “Kriz çıkacak mı? Kriz ne zaman çıkacak? Kriz çıkınca ne olacak?” diye sormaya başlar.
‘Faiz kaybı’ iyi hesaplansın
Türkiye halkının kafasına yerleşen kriz “döviz kıtlığı”dır.
Bugünkü göstergelere göre Türkiye’nin 2000’nin başlarında yaşanan ölçüde büyük krizle karşılaşma olasılığı yok denecek kadar azdır. Ekonomi dalgalanabilir. Bugünkünden daha kötü şartlar ortaya çıkabilir. Döviz fiyatı belli ölçülerde yükselebilir.
Ama biz bunlara şerbetliyiz. Alışığız. Büyük ölçüde kaza bela beklememeliyiz.
İşte bu tabloda tercih kişiseldir. İlla da YTL birikimini dövize çevirmek isteyenin eli tutulmaz. Ama dövizden YTL’ye de her zaman dönülebilir. Çünkü bekleyenler bugüne kadar büyük ölçüde faiz kaybına uğradı.
Örneğim “Ben 1.35 YTL’den dolar aldım... Nasıl olur da 1.15’den satarım” diyerek doları satamayanlar, üzüldükleriyle kaldı. Dolarlarını 1.12 den satarak bankada YTL faiz hesabı açtırsa idiler, zararlarını kapatmayı bırakınız, getiri elde etmiş olacaklardı.
Ali Rıza Bey Amcam az daha YTL’den dolara dönüyordu
Ali Rıza Bey Amcam emekli. Emekli ikramiyesini bankaya yatırdı. Birer ay vade ile hesabını yeniliyor. Bankadan aldığı faizi emekli maaşına ekliyor. Böylece yaşamını sürdürüyor.
Perşembe günü beni aradı. “Dolar başını aldı gidiyor. Daha dün 1.15 YTL idi. Tırmandı, tırmandı, bugün 1.28 oldu. Dolar fiyatı daha da artacak. 1.40-1.50 olur diyorlar. Bankadaki YTL mevduatımı bozdurup dolar alayım mı?” diye sordu.
“Ali Rıza Bey Amcacığım” dedim. ”Bir bilene sorayım da, sizi arayayım...”
Bir bilen olarak “Ege Cansen dostumu aradım.”
Ege Cansen, “Ali Rıza Bey Amcan gibi amatörler dolar alıp satarak para kazanamaz. Bunu beceremez. Kazanayım derken kaybeder. Sonra doları ne yapacak? Dolar faiz getirmiyor ki... En iyisi banka hesabını bozmasın YTL faizi iyidir” dedi.
Bunları Ali Rıza Bey Amcam’a aktardım. Söylediklerim içine sinmedi.
Ertesi gün cuma günü dolar fiyatı 1.28 YTL’den 1.18 YTL’ye düştü.
Ege Cansen telefon etti. “Ali Rıza Bey Amca’nın bana bir fincan kahve borcu var. Dün dolar satın
alsa idi, bugün ağlaşacaktı. Doların fiyat değişimine herkesin kalbi dayanmaz” diyerek bana takılıyordu.
Borsada alım zamanıdır, ama...
Hisse senedi alımı satımı için borsaya girip çıkmaya niyetlenenler (1) Önce kendi durumlarına, sonra da (2) Piyasa durumuna bakmak zorundadır.
Hisse senedi alıp satmak herkesin harcı değildir. Halkımızın al-sat para kazanma şansı çok azdır. Bunu ancak uzmanları bu işin kurtları becerebilir.
Büyük birikimi olanlar birikimlerinin bir bölümünü, uzun vadeli bir yatırım olarak, borsada değerlendirebilir. Bunu yaparken bu işin uzmanı bir bankadan veya yatırımcı kuruluştan yardım almaları zorunludur.
Şu günlerde hisse senetleri fiyatları çok ucuzladı. Borsada alım zamanıdır. Fazla miktarda birikimi olanlar, birikimleri ile yapacakları yatırımı bir süre unutacak durumdakiler bir miktar hisse senedi satın alabilirler.
Bankalar iyi faiz veriyor
Bankalar mevduata iyi faiz veriyor Bir ay vadeli mevduat faizi yüzde 19-20’lere yaklaştı.
Bunun (faiz kesintisinden sonraki) neti yüzde 16.5-17.0 dir. 10 Bin YTL birikimi olan bankadan yılda 1.600 YTL veya ayda 133 YTL net faiz alır. 30 bin YTL ayda net 400 YTL faiz geliri sağlar.
Bankalardaki tasarruf mevduatı hesaplarındaki birikimlerin 50 bin YTL’ye kadar olan bölümü devlet garantisi altındadır. Bugün için düzenli getiri sağlayan tek yatırım alanı bankalardaki mevduat hesaplarıdır.
Genelde banka sistemimiz iyi gelişti. Bankalar arasında ciddi hizmet rekabeti var. Birikimini değerlendirmek isteyenlere bankaların yardımcı olan servisleri var.
UYARI
Sayın okuyucularım bunları Ayşe Hanım Teyzeme anlatırken yaptığım uyarıyı tekrarlayayım. Kimseye birikimini nasıl değerlendireceği konusunda akıl verilemez. Sadece alternatif yatırım imkânları hakkında bilgi verilir. Seçimi paranın sahibi yapar. Kararı o verir. Çünkü kazanacak da odur. Kaybedecek de odur.
Güngör Uras
Milliyet Gazetesi
22 Eylül 2008