Ekonomi

Kriz sınavından liderler ne not aldı?

Dünyayı etkisi altına alan küresel finans krizi liderler için de zor bir sınav niteliğinde. Acaba dünya liderleri bu krizi başarıyla yönetti mi?

02 Kasım 2008 02:00

Dünyayı etkisi altına alan küresel finans krizi liderler için de zor bir sınav niteliğinde. Çünkü toplumlar liderlerin yeteneklerine en çok böyle zor zamanlarda ihtiyaç duyuyor.

Ülkesi için hazırladığı kurtarma paketi ile diğer ülkelere örnek olan ve küresel finans sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin çıkışlarıyla dikkat çeken İngiltere Başbakanı Brown ekonomideki deneyimi ve güven veren yaklaşımlarıyla, düşen popülaritesini yeniden yükseltti.

ABD'de geniş bir kesim tarafından kirizin sorumlusu olarak görülen Bush, halkı rahatlatmaya çalışsa da Hazine Bakanı Henry Paulson ve ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke'nin gölgesinde kaldı.

Uluslararası alanda aktif rol oynamaya meraklı Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin atakları pek samimi bulunmuyor.

Başlangıçta diğer ülkelerin müdahalelerine karşı çıkan ama sonradan kendisi de bir kurtarma planı oluşturmak zorunda kalan Merkel kriz karşısında deneyimsiz ve hazırlıksız bir görüntü çiziyor.

Türkiye'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Hamdolsun kriz bize dokunmadı, teğet geçecek" açıklamalarına karşın, ABD'nin önde gelen yatırım bankalarından Lehman Brothers'ın iflasını açıklamasıyla krizin en can alıcı safhasına ulaştığı 14 Eylül gününden bu yana İMKB yüzde 27 düştü.

Reel sektörün nasıl etkileneceği henüz netlik kazanmazken, yüksek cari açığa dikkat çeken yabancı medya organlarında Türkiye'nin ciddi bir şekilde etkilenebileceğine ilişkin haberler çıkıyor. Le Monde'da yayımlanan bir haberde "Türkiye'nin bir felakete koştuğu" belirtilirken, Financial Times Türkiye'nin cari açığı nedeniyle IMF'nin yeni kredi kriterlerini karşılayamayabileceğini yazdı.

Liderlik mücadelesi veren Brown krizi fırsata çevirdi

Küresel finans krizi, 14 Eylül'de ABD hükümetinin Lehman Brothers'ı kurtarmak için mali destek vermeyeceğini açıklamasıyla tüm dünyanın üzerine bir kâbus gibi çökmeye başladığında, İngiltere Başbakanı Gordon Brown hızla düşen siyasi popülaritesini tekrar yükseltmek ve partisi içinde kendisine karşı başlatılan liderlik mücadelesini kazanmak konusunda çok da şanslı görünmüyordu. Ancak krizin İngiliz bankalarını da vurması sonrasında görüntü birden değişti. Brown bir anda Blair dönemindeki başarılı maliye bakanı çizgisine geri döndü. Finans kuruluşları arasında kaybolan güveni tesis etme planı doğrultusunda hazırladığı 500 milyar euroluk kurtarma paketi diğer Avrupa ülkeleri tarafından örnek alınırken, uluslararası bir konferans düzenleyerek küresel finans sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğine yönelik çıkışları onun ekonomiye hakimiyetini bir kez daha hatırlatırken popülaritesini de artırdı. Kısa bir süre önce iktidarı kaybedeceğine kesin gözüyle bakılan ancak son dönemlerde popülaritesi artan Brown'ın siyasi geleceğini kriz yönetimindeki alternatifsizliği belirleyebilir.

Sarkozy korumacılıkla puanını yükseltti

Uluslararası sorunların çözümüne yönelik girişimlerde etkin rol oynayan lider görüntüsü vermekten hoşlanan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, küresel finans krizinin çözümünde de geride kalmak istemedi. İlk önerisi, dönem başkanlığını üstlendiği Avrupa Birliği (AB) için birlik genelinde bir fon kurularak sorunlu bankalara ortak müdahale yolunun seçilmesi oldu ancak bu fikir Almanya ve İngiltere'nin itirazlarıyla karşılaştı. Finans sisteminin reformu ve kapitalizmin onarılmasına yönelik açıklamaları Gordon Brown'ın çizdiği "krizde en güvenilen adam" profilinin gerisinde kaldı ama ülke içinde şirketlerin yabancıların eline bırakılmaması gerektiği yönündeki açıklamalarıyla da puan topladı. Lüks düşkünlüğü, zengin bir arkadaşının yatında tatile çıkması ve saray harcamalarını artırması nedeniyle krizden haberi olmadığı eleştirilerine karşın, popülaritesini artırmayı başaran Sarkozy'nin kriz yönetiminden kazançlı çıktığı söylenebilir.

Paulson ve Bernanke Bush'u gölgede bıraktı

Krizin kaynağı olan ABD'de Başkan George Bush, piyasaların gerildiği her yeni dalgada açıklamalar yaparak ortama güven vermeye ve rahatlatmaya çalıştı. Ancak bu açıklamaların sonrasında çoğu zaman piyasaların durumu daha da kötüye gitti. Irak savaşını kanıtlayamadığı gerekçelere dayandırdığı için eleştirilen Bush, geniş bir kesim tarafından krizin de sorumlusu olarak gösterildi. Krizin büyüttüğü yangını söndürmek amacıyla hazırlanan 700 milyar dolarlık kurtarma planının Kongre'de kabul edilebilmesi için büyük çaba gösterdiyse de, piyasalar, paketin mimarı olan Hazine Bakanı Henry Paulson ve ABD Merkez Bankası FED'in Başkanı Ben Bernanke'nin açıklamalarıyla çok daha fazla ilgileniyor. Diğer bir deyişle Bush, krizde Paulson ve Bernanke'nin gölgesinde kaldı. Krizin başkanlığının 2'nci ve son döneminde yaşanması onun için bir şans olurken, desteklediği Cumhuriyetçi başkan adayı Joh McCain için de tam bir şanssızlık oldu. Kriz 4 Kasım'daki başkanlık seçimlerini 2 dönemdir iktidarda yıpranan Cumhuriyetçiler açısından zorlu bir sınava dönüştürdü.

Merkel karşı çıktığı kurtarma paketine sarıldı

Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel, başlangıçta diğer ülkelerin bankaları kurtarmak için oluşturdukları fon ve kurtarma paketlerine karşı çıkarken, krizin ülkesindeki bankalara yansımasıyla yaklaşık 500 milyar euro tutarındaki bir kurtarma paketini devreye sokmak zorunda kaldı. Bu tavır değişikliği krize karşı ulaslararası çözüm arayışlarında Merkel'in geri planda kalmasına yol açtı. Spiegel dergisinin internet sitesinde yayımlanan "Merkel büyüsünü nasıl kaybetti" başlıklı bir yazıda finans krizi ve resesyon tehdidinin Merkel'in zayıflığını ortaya çıkardığı belirtilirken, bu durumun gelecek yıldaki seçimlerde partisinde dramatik bir değişimin yaşanmasına neden olabileceği ve bu tabloyu bir fırsat olarak gören muhalefetteki Sosyal Demokratlar'ın şimdiden saldırı planları yapmaya başladıkları ifade edildi. Son kamuoyu yoklamaları Merkel'in ülkesinde popülaritesini koruduğunu gösteriyor ancak krizin ekonomiye yapacağı etki 2009 seçimleri sonrasında Merkel'in iktidarını tehdit edebilir.