Ekonomi

'Kriz rantçılarını BDDK izler'

Bankacıları kriz rantçılığı yapmakla suçlayan Başbakan Erdoğan, BDDK’nın durumu yakın takibe alacağını söyledi.

20 Kasım 2008 02:00

Bankacıları kriz rantçılığı yapmakla suçlayan Erdoğan BDDK’nın durumu yakın takibe alacağını söyledi. Başbakan ‘kıvranan reel sektöre bir tekme de bankalar atıyor’ dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel krizin yansımalarını değerlendirirken finans sektörüne yine sert çıktı. Erdoğan, Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Geleneksel Ankara Resepsiyonu’ndaki konuşmasında şu mesajları verdi:

‘Tribünden izlemek olmaz’

Hükümetten sihirli reçete beklemek ya da süreci tribünden izlemek doğru olmaz. Finans sektöründe geçen yıl kriz yok, ama geçen yılın karı 11.7 milyar dolardı. Bu yıl nedir şu anda? 11 milyar dolar. Finans sektörü kârda. Peki finans sektörü niçin kriz çağırmaya başladı? Neden buraya gidiyor? Niçin faiz oranlarıyla oynamaya başladılar? Peki bu adil mi, bu dürüstlük mü? Böyle bir uluslararası krizi acaba kendisi için ranta, fırsata dönüştürmek değil mi? (...)Aynı şekilde inanıyorum ki Türkiye’nin denetleme ve düzenleme kurulu da bunu yakın takibe alacak ve bunu yapacaktır. Çünkü BDDK bunun için kuruldu.

‘Tekme atma’

Sen finans kuruluşusun. Senden kredi alanlar olduğu sürece sen varsın. Senin reel sektörü ihtiyacın var, reel sektörün de sana ihtiyacı var. Etle tırnak gibisiniz. Kalkıp da sen reel sektörü yok farz edemezsin. (...) Sen onu burada görüyorsun ki kıvranıyor, kıvranıyorken bir tekme de sen atıyorsun. Yok böyle bir şey. Buna da müsaade edemeyiz, etmemeliyiz.

‘Kriz fırsatçılarına izin yok’

Kimse bu krizi kendisi için fırsata dönüştürme yaklaşımı içerisinde olmamalıdır. Kriz fırsatçılarına açık söylüyorum; kim olursa olsun izin vermeyeceğiz. Gereği neyse onu yapacağız. Çünkü aynı gemide yol alıyoruz. Bu geminin batırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Gerek reel sektör, gerek finans sektörü sermayesine sermaye enjekte etmek durumunda.

‘IMF’nin ortağıyız’

Ülkemizden farklı sesler çıkabiliyor. Yani bir taraftan ‘hadi likit, hadi döviz kredisi’ vesaire söylenirken, ‘buna ihtiyacımız var’ denilirken, öbür taraftan ‘sakın ha IMF ile şöyle yapmayın, böyle yapmayın’ gibi yaklaşımlar var ve ‘işte Başbakan dayanamadı, Başbakan, şöyle oldu, böyle oldu.(...) Biz dışarıda bir ülke değiliz. IMF’nin ortağıyız. Herhalde bu karşı çıkanlar, IMF’nin ne iş gördüğünü de bilmiyorlar gibi geliyor bana.