Gündem

Kriz çıkmasaydı Davutoğlu ne diyecekti?

İsviçre'nin arabuluculuğunda Türkiye ile Ermenistan arasındaki tarihi protokoller öncesinde son dakika krizi yaşandı.

12 Ekim 2009 03:00

İsviçre'nin arabuluculuğunda Türkiye ile Ermenistan arasındaki tarihi protokoller öncesinde son dakika krizi yaşandı. Konuşma metinlerinde yer alan Karabağ’la ilgili ifadeler nedeniyle çıkan kriz ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un devreye girmesiyle aşıldı. Tören sonrası konuşmaları, metinler üzerinde mutabakat sağlanamaması nedeniyle iptal edildi. Fatih Çekirge, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun krize neden olan konuşma metnini köşesinde yazdı. İşte Çekirge'nin Hürriyet gazetesinde yayımlanan bugünkü (12.10.2009) yazısı:

Davutoğlu: İmzalanacağından emindik


İsviçre'nin “Türkiye ve Ermenistan olarak, yeni bir ufka doğru yol almak için, ilk adımı atmak üzere buradayız...” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Zürih’te bu cümle ile başlayacak bir konuşma yapmayı planlıyordu.

Ancak olmadı; Zürih’te son anda, konuşma metinleri üzerinden çıkan kriz, neredeyse Türkiye ile Ermenistan arasındaki, ilişkilerin normalleştirilmesini öngören protokollerin imzalanmasını bile engelleyecekti.

Oysa, Davutoğlu’nun konuşması hazırdı. Davutoğlu konuşmasını gece yakın çalıştığı diplomatlarla sabaha kadar çalışarak yazdı... Her bir cümle üzerine uzun müzakereler oldu. Sabaha karşı 5.30’da konuşmanın son cümlesi tamamlandı... Bu konuşmanın yazımı ile ilgili detayları daha sonra aktaracağım. Ancak şunu söylemeliyim, imzalar atılırken ikinci sırada Charles Aznavour da oturuyordu. Nalbantyan imzayı atarken Aznavour yanındakine şöyle diyordu:

“Şu anı keşke babam da görseydi...”

Peki eğer bu kriz çıkmasaydı Davutoğlu orada ne diyecekti? Sabaha karşı son noktası konulan konuşma metnini aynen aktarıyorum:

İŞTE TAM METİN

Sayın Dışişleri Bakanı, Değerli Meslektaşlarım, Bayanlar ve Baylar,

Bugün Türkiye ve Ermenistan olarak yeni bir ufka doğru yol almak için ilk adımı atmak üzere buradayız. Bu yol uzun bir yol. Bu yol zorluklarla dolu. Ancak bu yol çıkılmaya değer bir yoldur. Bu yolculuk ancak burada bulunan ortaklarımızla ve Kafkaslar’ın bütün halklarıyla el ele verilerek yapılabilir. Bir vizyonun, oluşması kayda değer zaman almış bulunan cesur bir adımın, sonunda olgunluğa erişmiş olduğunu gördüğüm için kendimi şanslı addediyorum. Hepimizi mutlu eden ve gurur duymamız gereken bir anı yaşıyoruz. Birkaç yıl önce bu aşamaya hiçbir zaman ulaşamayacağımızı düşünenler vardı. Onların yanıldığını kanıtladık. Bugün Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalizasyonu sürecinde kaydedilen önemli bir aşamayı kutluyoruz. Bu törenin yapılmasını mümkün kılan ve 2007 yılının ağustos ayında başlatılan bu girişim iki komşu ülkeyi birbirine yakınlaştırmıştır. Bu tarihi dönüm noktasında dünyanın her yerindeki Türk ve Ermenilere ve uluslararası camiaya aşağıdaki çağrıyı yapmak istiyorum.

* Artık bölgemizin istikrarını etkileyen sorunlarla yaşamaya devam etmeyelim.
* Çözülmemiş meseleler ve sürüp giden husumetler olmasın.
* Aramızdaki ikili sorunlar çözüme kavuşturulsun ve bölgemizdeki bütün ülkeler arasında uyum, uzlaşı ve barış hâkim kılınsın.
* Herkesin yararına olacak yeni bir düzenin kurulmasına yardımcı olalım.
* Kafkasya’da kapsamlı bir normalizasyonu sağlayacak yeni bir birlikte yaşama, birlikte çalışma perspektifine ulaşalım.
* Bölgemizde refah istiyoruz. Komşularımızın refahı bizim de refahımızdır.
* Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu’nun tesisini teklif ederken de bu düşünceden yola çıktık. Ortadoğu ve Balkanlar’daki çabalarımızı ortaya koyarken yine bu saikle hareket ettik.
* Kapsamlı barışa ulaşmak için bugün burada bulunanlar da dahil olmak üzere hepimize sorumluluklar düşmektedir.
* Barışa ulaşmanın kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. Zorlu şartlarda bu tür adımları ancak vizyon ve cesaret sahibi olanlar atabilir. Nitekim, Türkiye ve Ermenistan bu adımı atmışlardır.

İsviçre’ye teşekkür

Sevgili Dostlar, Ev sahibimiz İsviçre bu süreçte çok önemli ve yapıcı bir rolü maharetle üstlenmiştir. İsviçre diplomasisine değerli katkıları ve zarif misafirperverliği için Dışişleri Bakanı Sayın Micheline Calmy-Rey şahsında içten teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bu törende hazır bulunan konuklara; Sevgili Meslektaşlarımız, Hillary, Sergey, Bernard, Samuel ve Javier’e de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Katılımınız bu törenin büyük önemini ve anlamını ortaya koymaktadır.

Baylar ve Bayanlar,

Türkiye ve Ermenistan ile Türk ve Ermeni milletleri arasındaki ilişkilerin geleceği bakımından tarihi bir “an”ı yaşıyoruz. Bugün attığımız imzalar iki ülke arasındaki ilişkilerin fiilen normalleşmesi yönünde bir ilk adımdır. Biz bu sürecin başarıyla sonuçlanacağına samimi olarak inanıyoruz.

İki ülke ve iki millet arasındaki ilişkilerin normalleşmesi 21. yüzyılın ihtiyaç ve beklentilerine uygun yeni bir medeniyet politikası yönünde örnek bir atılım teşkil edecektir. İlişkilerin normalleşmesi bugün tarafların ortaya koymuş oldukları cesaretin ve siyasi iradenin kararlılıkla sürmesine bağlıdır. Türkiye, komşusu Ermenistan ile ortak bir gelecek vizyonu oluşturmaya hazırdır. Uzlaşıyı ve iyi komşuluk ilişkilerini hedefleyen ortak girişimimizin Güney Kafkasya’da yeni uzlaşılara vesile olmasını bekliyoruz. Bölgemizde, bugünü şekillendirmenin, geleceği hazırlamanın yöntemi budur.

Değerli Meslektaşlarım,

İmzaladığımız belgeler; Türk ve Ermeni halklarının yeniden dostluk tesis etmeleri ve yeni nesillere ortak ve müreffeh bir gelecek istikametinde birlikte yaşama, birlikte çalışabilmeleri anlayışı sunan çok önemli bir zemin oluşturmaktadır.

Protokoller bizlere Türk ve Ermeni halklarının refahına hizmet etmek için birçok imkân sağlamaktadır. Türkiye, bu fırsatların en iyi şekilde kullanılması için Ermenistan ile birlikte çalışmaya hazırdır.

Değerli Meslektaşlarım, Değerli Misafirler,

Türk ve Ermeni Halkları arasında ortak tarihlerinin çok acı bir dönemi hakkında görüş ayrılığı bulunmaktadır. Bu algılama farkı gelecek nesillerimize önyargı ve intikam duyguları olarak yansımamalıdır. İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolü bu konuyu da ele almaktadır. Protokoldeki alt komisyonun tarihimizin acı sayfaları ile ilgili gerekli bilimsel incelemeyi yaparak tüm gerçeklere ışık tutacağına inanıyoruz. İki büyük ve onurlu milletin hafıza çatışmasını geride bırakarak tarihsel gerçeklerde buluşmalarının ve adil hafızaya ulaşmalarının yegâne yolu budur.

İmzadan onur duydum

Bu Protokolleri Türkiye Cumhuriyeti adına imzalamaktan onur duydum. Bunun bölgede geniş bir normalizasyona ve kapsamlı barışa vesile olmasını temenni ediyorum. Baylar ve Bayanlar; Gün barış günüdür. Gün cesaret günüdür. Gün aklın günüdür. Ve bu salondaki herkesin bu barış vizyonunu paylaştığına samimiyetle inanıyorum.