Hürriyet yazarı Sefer Levent, "Kredi kullanan vatandaşın hayat sigortası yaptırması aslında yasal bir zorunluluk değil. Ama hem vatandaşlar hem de bankalar için çok ciddi bir teminat ve desteklenmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra vatandaş banka kredisi için hayat sigortası şirketlerine yılda 4-5 milyar lira para ödüyorsa, daha fazla bilgiyi de rekabete açık bir sistemi de hak ediyor" diye yazdı.
Sefer Levent'in, "Banka kredisinde ‘hayat’i mesele" başlığıyla yayımlanan (14 Aralık 2017) yazısı şöyle:
Banka ile vatandaş arasındaki kredi, kredi kartı, banka masrafları sık sık haber olur. Son yıllarda bu konuda önemli kısıtlamalar getirildi, bazı keyfi uygulamalara son verildi. Ancak Vatandaşın Ekonomi’sinde bu hafta kredi alışverişinde çoğu kişinin bilmediğini düşündüğüm önemli bir meseleyi ele almak istiyorum. Konumuz banka kredileriyle birlikte bize satılan hayat sigortaları. Önce önemli iki noktanın altını çizerek başlayalım.
1- Tüketici kanununa göre, her ne kredi alırsanız alın, hayat sigortası yaptırmanız bir zorunluluk değil. Yani tamamen tercihinize kalmış.
2- Hazine’nin 2015 yılında yaptığı düzenlemeye göre tüketici, kredi ile bağlantılı bir poliçeyi, teminat ve süreye uygun biçimde istediği şirkete yaptırabilir.
İade bile ediyor
Hayat sigortaları bankalar için çok ciddi bir teminat. Vatandaş için de öyle...Diyelim ki bir bankadan ihtiyacınız için kredi aldınız ve (geçinden versin) vefat ettiniz. Hayat poliçesi sayesinde sizden sonra kalanlar krediniz için her hangi bir ödeme yapmak zorunda kalmıyor. Banka, sigorta şirketinden kredinin tamamını tahsil ediyor. Bununla da kalmıyor, eğer kredinin tamamı kapsam dahilindeyse, o güne kadar ödenen taksitleri de mirasçılara iade ediyor.
Hem bankalar hem de mirasçılar için çok önemli bir teminat hayat sigortası. O yüzden Türkiye’de hayat sigortasının ve sigortacılığının gelişmesi, desteklenmesi lazım. Ancak...Türkiye’de banka-kredi-müşteri üçgeninde hayat sigortası işi pek de yasal düzenlemelere uygun şekilde işlemiyor. Bankaların önemli bir bölümü, kredilerde önce hayat sigortasını; ek olarak da konut, kasko, zorunlu deprem, trafik ve işyeri sigortalarını otomatik olarak yapıp, poliçeleri imzalatıyor. Yani, sigortaları da kendileri yapıyorlar.
Bilgimiz yok
Yasal düzenlemelerde açıkça yazmasına, kredi sözleşmelerinde açıkça “hayat sigortası yaptırmanın tercih” olduğu belirtilmesine rağmen vatandaşın bu konuda hiçbir bilgisi yok. Bankalar genelde bireysel ihtiyaç kredilerinde belirli limitlere kadar ipotek gibi her hangi bir teminat istemiyor. Ancak bazı bankalar müşterinin hayat sigortası yaptırması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunu kabul etmeyen olursa da kredi veremeyeceklerini belirtiyorlar. Konut kredisi için evinizi zaten ipotek ettiriyorsunuz. Bunun yanında bankaların önemli bir bölümü bir de aldığınız kredi tutarı kadar hayat sigortası poliçesi imzalatıyor. Bazı bankalar ise hayat sigortalı kredisine ayrı hayat sigortasız krediye ayrı faiz oranı veriyor.
Eğer konut kredisine bağlı bir hayat sigortanız varsa ve vefat ederseniz banka parasını sigorta şirketinden tahsil ediyor. Mirasçılarınız da krediden arınmış bir şekilde evin sahibi oluyor. Tam da bu noktada bir kez daha belirtmek isterim. Zorunlu olmamasına rağmen kredi alışverişinde ve diğer alanlarda hayat sigortası sisteminin teşvik edilmesi gerekiyor. Hayat sigortası bilincinin ve hayat sigortalı sayısının artmasıyla birlikte sigorta şirketlerine ödeyeceğimiz ‘prim’ adı verilen bedeller de azalacaktır.