Sarayın ikinci kuşağından gelen Abdullah Bin Abdulaziz, Suudi Monarşisi'nin kuruluşundan beri başa gelen altıncı Kral'dı. Suudi sarayında hükümdarlık babadan oğula değil, 1953 yılında ölen ve üç düzineden fazla oğlu olan Suudi Monarşisi'nin kurucusu Abdulaziz El Suud'un kardeşleri arasında el değiştiriyordu. Bu nedenle Abdullah Bin Abdulaziz 2005'te tahta çıktığında 80 yaşındaydı.
Abdullah Bin Abdülaziz, 1962'de Suudi Arabistan Ulusal Muhafızları'nın komutanı oldu. Daha sonra ikinci hükümet başkanı olan Abdullah, sonrasında da birinci başkanlığa yükseldi. Üvey kardeşi Kral Fahd elverişsiz sağlık koşulları nedeniyle görevini yerine getiremez hale gelince Bin Abdulaziz 1996 yılında yönetimi fiilen devraldı.
Kral Abdullah izlediği dış politikada ülkesinin bölge hâkimiyetini devam ettirmeyi öncelikli görev olarak benimsedi. Bu çerçevede de İran gibi rakiplerini bastırmaya çalıştı. Suudi Arabistan'ın Suriye‘de İran yanlısı Esad rejimini devirmek için hükümet karşıtlarına yardım etmesi de bu politikanın bir parçasıydı.
Ülke içinde ise yapılacak en küçük reformlar dahi aşırı tutucu din temsilcilerinin şiddetli direnciyle karşılaşabilirdi. Bu yüzden Kral Abdullah birçok muhalifi görevden aldı.
En çok eleştirilen kadın hakları reformu oldu
Kral'ın kadın haklarını teşviki en çok eleştirilen reformlarındandı. Bu reformlar çerçevesinde Kral, 2015'ten itibaren kadınların yerel seçimlerde oy kullanabilmesi düzenlemesini getirdi. Kral Abdullah Şura Konseyi'nde yaptığı konuşmada alınan kararları şu sözlerle açıklamıştı: ‘'Kararlarımız şu şekilde: Birincisi, kadınlar İslam Yasası olan Şeriat çerçevesinde gelecek oturumdan sonra Şura Konseyi'nin tam üyesi olabilecekler. İkincisi, kadınlar gelecek yerel seçimlerde oy kullanabilecek ve aday olabilecekler.''
Suudi Kral'ın yaptığı reformlara yöneltilen eleştirilere ise cevabı oldukça netti: ‘'Müslüman kadınların tarih boyunca birçok durumla mücadele etmek zorunda kaldığını biliyoruz. Kadınların fikirlerini Hz. Muhammed zamanına hapsedemeyiz. Dengeli bir modernleşme İslami değerlerimizin yararına ve gereklidir. Günümüzde acizlere ve kararsızlara yer yoktur.''
Ancak reformlar radikal bir boyuta ulaşmadı. Kadınların araba kullanma yasağı Abdullah'ın hükümdarlığı boyunca da devam etti.
Birçok Arap ülkesinde değişim rüzgârları estiren Arap Baharı ise Suudi Arabistan'da etkili olmadı. Monarşiye, nepotizme ve rüşvete karşı düzenlenen gösteriler polis şiddetiyle bastırıldı. Sonuç olarak kendinden önce gelenlerde olduğu gibi Kral Abdullah için de öncelikli hedef kendi hanedanlığını sürdürmekti.