Gündem

Kozmik odada ne var?

Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki (STK) mühürlü kozmik odaların kapısı yüz ve parmak izi tanıyan, 17 haneli şifrelerle açılıy

28 Aralık 2009 02:00

T24- Sivil savcı ve hâkim gözetiminde arama yapılan ve eski Özel Harp Dairesi'nin yerinde bulunan Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki kozmik odada savaş durumunda neler yapılacağı, gizli cephaneliklerin yeri gibi çok sayıda önemli bilgi bulunuyor. Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki (STK) mühürlü kozmik odaların kapısı yüz ve parmak izi tanıyan, 17 haneli şifrelerle açılıyor.

Çok sınırlı sayıda personelin girmek için yetkili olduğu odalarda, olası bir savaşta devlet büyüklerinden işadamlarına kadar ülke için önemli olan isimlerin nasıl ve nerede korunacağına dair detaylı planlar yer alıyor.

Özel Harp Dairesi adıyla anılan STK'nın görev tanımı Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde güncellendi.

Kurulun daha önce "olası bir düşman işgaline karşı gayrinizami harp tekniklerini planlamak ve savaş zamanında bunları uygulamak" olan görev tanımı "psikolojik, siyasi ve ekonomik iç ve dış savaş tehdidine karşı" diye ifadelendirildi. Bu kapsamda bölge başkanlıkları da 14'ten 22'ye çıkarıldı.

STK, bir iç ya da dış savaş ihtimaline karşı barış zamanında gayrinizami harp planlarının alt yapısını oluşturmakla görevli bir birim. Gayrinizami bir harpte görev yapacak kişiler sivil halktan da seçiliyor ve eğitim veriliyor. Olası bir savaşta bu siviller düşmana karşı mücadele ediyor, askeri operasyonlara destek veriyor.


'ÇOK GİZLİ' KART


Teşkilat için seçilen sivil personele, üzerinde Genelkurmay Başkanı'nın imzası bulunan bir kart veriliyor. "Çok gizli" dereceli bu kartlar, ilgili personele imza karşılığı veriliyor ve okunduktan sonra yine imza karşılığı geri alınıyor. Sivil üyelerin hiçbiri birbirini tanımıyor. Çoğunluğu etnik çeşitliliğin olduğu bölgeler olmak üzere halihazırda 22 ilde başkanlık var.

STK olası bir savaşta korunacak isimlerin nerelerde saklanacağı, nasıl iletişim kurulacağı, yiyecek ve içecek ihtiyacının nasıl karşılanacağı, hangi güzergâhlardan geçiş yapacağı detaylı bir şekilde planlanıyor. Bu çalışmalar, değişen şartlara göre sürekli olarak güncelleniyor.

Gayri nizami harp planlarının olduğu bu odalar, alışılmış şekilde balmumuyla mühürlü değil. İleri teknolojiyle korunan bu odalar yine sürekli güncellenen şifrelerle, yüz ve parmak izi tanıyan sistemlerle mühürlü tutuluyor. Benzer sistemler Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bazı birimlerinde de var. Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre, bu planların içinde Türkiye'nin önde gelen iş adamları, hukukçular, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin adı yer alıyor. Olası bir harp durumunda bu kişilerin nasıl bir görev üstleneceği de ayrıntılarıyla belirtiliyor. Ancak bu kişiler, kendilerine verilecek görevlerden barış döneminde haberdar edilmiyor.


ABD’NİN TEKLİFİYLE KURULDU


1970 yılında ABD'nin teklifi üzerine Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu'nun amacı Rusya'nın muhtemel bir işgalini engellemekti.

Rusya, Türkiye'yi işgal ederse, gerilla hareketiyle karşılık verilecekti. O dönemde savaş halinde sivil halkın kullanılması için, yerlerini sadece hücre başkanlarının bildiği silahlar yer altına saklandı.

Soğuk Savaş'ın ardından STK hücreleri etnik ve mezhep farklılıklarının oluştuğu yerlere konuşlandırıldı.


GLADİO VE ÖZEL HARP'İN 57 YILLIK KISA TARİHİ

Seferberlik Tetkik Kurulu’nda yapılan arama kontrgerilla tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle Soğuk Savaş’ın en önemli alanlarından biri oldu. Dağılan Sovyet sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) yayılmasına karşı kurulan yarı resmi gizli örgütler Avrupa’nın birçok ülkesinde kuruldu. CIA tarafından finanse edilen bu örgütler "Süper NATO" olarak adlandırıldı, ancak her ülkede ayrı bir isimle örgütlendi. En ünlüsü 1990’da deşifre olan İtalya’nın gizli örgütü Gladio’ydu. Bu konudaki çok sayıda Meclis araştırmalarına, belgesellere ve kitaplara göre Türkiye’deki Süper NATO kronolojisi şöyle:


1952: NATO’yla kuruldu 


Türkiye 4 Nisan 1952’de NATO’ya girdi. "Gizli ordu"nun adı Seferberlik Tetkik Kurulu’ydu ve Amerikan Askeri Yardım Heyeti’nin Ankara Bahçelievler’deki binasında faaliyet gösteriyordu.


CIA ve Adnan Menderes hükümeti arasında 1959’da imzalanan askeri bir anlaşmada gizli ordunun yurtiçi görevi ifade edilirken, gizli askerlerin ”rejime karşı iç ayaklanma durumunda da“ harekete geçirileceği belirtiliyordu.


1965: İsmi değişti 


Seferberlik Tetkik Kurulu 1965’te yeniden yapılandırıldı ve adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirildi. ÖHD ve kontrgerillasının resmi görevi şöyle ifade ediliyordu: ”Komünist işgal ya da ayaklanma durumunda, işgale son vermek için gerilla yöntemlerini ve mümkün olan tüm yeraltı faaliyetlerini kullanmak. “Ancak gölge görevler, yurtiçi kontrol ve yanıltma operasyonlarıyla o kadar iç içe geçti ki; kontrgerillaları teröristlerden ayırt etmek giderek zorlaşmaya başladı.


Başbakan Ecevit tesadüfen öğrendi!


Bülent Ecevit, böyle bir yapının varlığını 1974’teki Başbakanığı döneminde tesadüfen öğrendiğini açıkladı. Ecevit, 1974’te dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar’ın, ”acil bir ihtiyaç için Başbakanlık’ın örtülü ödeneğinden bir kaç milyon dolar istemesiyle“ başlayan bilgilendirme sürecini şöyle aktaracaktı: ”Bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. ’Özel Harp Dairesi için istiyoruz’ yanıtı geldi."


'Giderlerini ABD'nin karşıladığını söylediler'


“Öyle bir resmi dairenin, o zamana kadar adını bile duymamıştım... ’Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu?’ diye sordum. O zamana kadar bu dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD’nin karşıladığı bana bildirildi... Özel Harp Dairesi’nin nerede bulunduğunu sordum. ’Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada’ yanıtını aldım...”


Ecevit kendisine verilen brifingle daha ayrıntılı bilgiler edindi: “Adları gizli tutulan bazı ’vatansever gönüllüler’ de sivil uzantı olarak çalışmak üzere ömür boyu görevlendirilmişlerdi. Gereğinde bu gönüllü sivil vatanseverlerin kullanmaları için de, Türkiye’nin bazı yerlerinde gizli silah depoları oluşturulmuştu.”


1990: Yine ad değiştirdi 


İtalya’daki ısrarlı soruşturmalar gizli örgütü açığa çıkardı. İtalya’da birçok kanlı eylem yapan gizli örgütün adı Gladio’ydu ve bu örgütlerden birçok Avrupa ülkesinde bulunuyordu. Batı ülkeleri bu örgütleri tasfiye ettiklerini açıkladı. Türkiye’de bu yapının varlığı resmen doğrulanmadı, ancak bu tarihten sonnra Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı altında faaliyet yürütmeye başladı.

1990'da basına açıldı

Örgüt, "Özel Kuvvetler Komutanlığı" adını aldıktan sonra ilk kez basına açıldı. Bugün baskın yapılan Seferberlik Tetkik Kurulu'nun bulunduğu Kirazlıdere mevkiindeki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda, 3 Aralık 1990'da Uğur Mumcu ve Yavuz Donat'ın da aralarında bulunduğu Ankaralı gazetecilere brifing verildiği sırada Orgeneral Necip Torumtay'ın Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa ettiği haberi geldi.


Komutanlıktaki zeytin dalı


Özal'ın 1. Körfez Savaşı'ndaki yaklaşımlarına karşı çıkan Torumtay, büyük bir sürpriz yaparak istifa etmiş, önündeki heykelde "kama tutan bir eli saran zeytin dalı" olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın ilk basın turu darmadağın olmuştu.


Mütercimler: Diğer adı Ergenekon


Erol Mütercimler’e göre ülkeyi darbeye sürükleyen ve bugün “çete” diye anılan örgütün gerçek adı; Ergenekon:


“Ben de ilk kez bu örgütün adını öğrendiğimde şok oldum. Gerçek anlamda şok oldum. Çünkü o kadar yıl yüzlerce insanla konuştum, ki ihtilalci darbeci subaylar çok büyük bölümü; ama bunu ilk ben emekli tümgeneral Memduh Ünlütürk’ten duyduğumda anlayamadım.”


1996: Susurluk kazası 


Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan ilişkiler ve iddialarla ilgili TBMM’de komisyon kuruldu. Komisyon raporuna muhalefet şerhi koyan Fikri Sağlar, “Türkiye’de 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kurulması, daha sonra da Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak adlandırılan oluşumun irdelenmesi zorunluyken, bu konu gözardı edilmiştir” dedi.


(Yukarıdaki bilgiler Daniele Ganser’in, NATO’nun Gizli Orduları ve Can Dündar ile Celal Kazdağlı’nın Ergenekon adlı kitaplarından alınmış, www.t24com.tr  tarafından bazı eklemeler yapılmıştır).


Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren süreçteki en kanlı eylemlerden biri 1 Mayıs katliamıydı. Ecevit katliamların ardından Cumhurbaşkanı Korutürk’e Özel Harp Dairesi’yle ilgili bilgiler aktarmış ve eylemde kontrgerillanın parmağı olduğundan şüphelendiğini bildirmişti.