Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen'in "Ferrrari'nin duvarı" başlığı ile ıMilliyet gazetesinde yayımlanan bugünkü (22.10.2009) yazısı:Deplasmanda alınan bir puan iyidir. Maçın ilk 35 dakikası ve ikinci yarının ilk 10 dakikası Wolfsburg çok etkili bir futbol oynadı. ... Beşiktaş’ın yaptığı en iyi şey mücadeleydi. Zaten sezon başından bu yana her maç böyleler. Yapamadığı en önemli şey ise topa sahip olamamaktı. Bu yüzden çok baskı yediler. Beşiktaş’ın en büyük problemi Avrupa maçlarında pas eksikliği. Bunun sıkıntısını ciddi şekilde yaşıyorlar. Topun kontrolünü ellerine geçiremedikleri için mahkum oynuyorlar. Dönen topları alamıyorlar. Bu da rakiplerin baskı kurmasını sağlıyor. Ancak dün gece baskı yedikleri bölümlerde Sivok ve Ferrari müthiş bir performans ortaya koydular. Adeta bir duvar ördüler. Rakibin en etkili silahlarını sindirdiler. Özellikle Ferrari, Dzeko’ya adım attırmadı. İlk yarıda sağdan soldan gelen ataklarda Rüştü oyuna çabuk ısınınca gol yemediler. ... Beşiktaş içeride oynayacağı iki maçı kazandığı takdirde Şampiyonlar Ligi’nde yoluna devam etme şansına sahip. Ancak dün gece iki puan daha alabilirlerdi. Yine de bu sonuç Beşiktaşlı oyunculara güven verecektir. Böyle bir dirilişe ihtiyaçları vardı. İstanbul’da oynanacak maç daha zor geçecektir. Bunu da unutmalılar, dikkatli davranmalılar. Çünkü Wolfsburg deplasmanlarda kontratağa uygun bir yapıya sahip. Mustafa Denizli bu sezon bana göre ilk kez doğru bir on bir çıkardı. Taşlar yerli yerine oturdu. İkinci yarıda yaptığı değişiklikler de yerindeydi. Sadece Tabata’yı biraz daha erken oyuna alabilirdi.İtalyan hakemi açıkcası beğenmedim. Takdir haklarını sürekli Wolfsburg’tan yana kullandı.
Spor yorumcusu İskender Günen'in "Umuda hâlâ var" başlığı ile Sabah gazetesinde bugün (22.10.2009) yayımlanan yazısı:Şampiyonlar Ligi'nde iki maçta alınan yenilgi sonrasında Wolfsburg maçı bir bakıma 'devam mı yoksa tamam mı' karşılaşmasıydı. Bu maçta alınan bir puanın Beşiktaş açısından büyük önem taşıdığı gerçeğini göz ardı etmememiz gerekiyor. Maçın ilk yarısında Beşiktaş adına söyleyebileceğimiz çok olumlu sözlerimiz yok. Sadece Wolfsburg'u karşılamayı düşündüler. Top kendilerine geldiğinde ise akıl almaz pas hataları sonucunda rakiplerine hücum olanağı sağladılar. Koskoca 45 dakikada Wolfsburg takımı Beşiktaş'ın sağ kulvarına sayısız hücum girişimlerinde bulundu. Bunda en büyük neden İbrahim Kaş'ın kendi kulvarını boş bırakarak anlamsız bir biçimde içeri kaçmasıydı. Bu kenardan gelen toplarda Dzeko ile iki kez gol pozisyonu ürettiler. Beşiktaş savunmasında ilk yarıda özellikle Ferrari ve Sivok'un hatasız oyunları sonucunda Wolfsburg kendisini rahatlatacak golü bulamadı.Beşiktaş'ın ilk yarıdaki en önemli sorunlarından biri ise top kendilerine geçtiğinde bir türlü atak girişimlerinin istenilen düzeyde olmamasıydı. Orta sahada Fink her ne kadar mücadele gücü yüksek bir oyuncu olsa da ayağına gelen topları çok olumsuz kullandı. Tello ise oyuna ağırlığını koyması gereken oyuncu olmasına rağmen oyunda hiç yoktu. Bobo ve Nihat ise orta sahadan gerekli destek gelmeyince çok etkisiz kaldılar....
Spor yorumcusu Sergen Yalçın'ın Beşiktaş-Wolfsburg maçıyla ilgili "Galibiyet kaçtı" başlığı Vatan gazetesinde (22.10.2009)bugün yayımlanan yazısı:
... Beşiktaş uzun bir aradan sonra bir maça ilk defa iyi başladı. Fiziksel açıdan iyi göründüler. Tempoları da yüksekti, ancak bu kadar iyi mücade etmelerine karşın yine rakibe çok pozisyon verdiler. Bir de son vuruş sıkıntısı yaşadılar. Kale önüne kadar iyi gitti Beşiktaş ama forvetler golü getirecek bitirici vuruşları yapamadılar. Beşiktaş, her iki yarının başında Wolfsburg’dan baskı yedi.. Ama ilerleyen bölümlerde açıldı.. Hak ettiği bir puanı aldı. Ancak başka bir açıdan bakarsak galibiyeti de kaçırdı! Peki neden çok pozisyon verdiler? Dörtlü savunma ve önlerinde Fink ile Ernst vardı. Ancak orta sahadaki diğer tercihlerde hata vardı.. Örneğin Tello.. Mustafa Denizli’yi anlamakta genelde zorluk çekiyorum. Kasımpaşa karşısında hiç oynatmadığı Tello hayati önem taşıyan bu karşılaşmada ilk onbirde. O maçın en iyisi Tabata, Wolfsburg’da yok. Neden Tabata ile maça başlamaz, anlamak zor. Tello zaten formda değil. Onun yüzünden orta saha bomboş kaldı. İşte bu nedenle rakibe çok pozisyon verdi Beşiktaş. Buna rağmen takımın en iyileri Ernst ile Fink’ti. Bu sezon ilk kez yan yana bu kadar etkili oldular. Bİr de garip ama gerçek, Nihat’ı çok beğendim.. Önceki maçlarına oranla iyi oynadı. Bu sezonki en etkili futbolunu sergiledi. Mücadele etti, rakip savunmayı zorladı. Aslında bir de penaltısı verilmedi. Tamamen hakemin kararına kalmış bir pozisyondu. Ancak çalsa kimse ‘Niye verdin?’ demezdi.. O pozisyonda Rosetti, biraz Wolfsburg’u korudu.. Bir konuya daha değinmek gerekiyor. Beşiktaş hep 10.5 numara aradı. Ancak bulamadı. Kadroya baktığınız zaman bu ayarda adam yok. Tabata, Tello falan hepsi çok büyük yıldızlar değil.. Örneğin dün hücumdaki oyuncular biraz hareketli olsa, sorumluluk alsa rahat kazanırdı Beşiktaş... Almanlar çok risk aldılar, hücum ettiler. Boşluklar verdiler. Ama Beşiktaş etkili kontrataklar yapamadı... Grafite atıldıktan sonraki bölüme de değinmek istiyorum. Rakip eksik kaldı ama Mustafa Denizli hamle yapmakta geç kaldı.. Mustafa Hoca bu durumda 1 puana nasıl oynar? Artık bir puanı kenara atacaksın, 3’e oynayacaksın. Rakibi bir daha böyle yakalayamazsın ki! Maç öncesine bakarsanız, 1 puan iyi. Ama maçın akışını görünce, özellikle 2. yarıda Beşiktaş kazanabilirdi. Bir de dünkü oyunu gördükten sonra Beşiktaş ideal 4-4-2 oynamalı.. Ernst-Fink orta sahada, Bobo-Nihat forvette gayet başarılı.. Denizli bu sistemi mutlaka düşünmeli..