Gündem

Korkut Boratav: İslamcı faşizme birlikte karşı çıkmak, karşı cepheyi dağıtacaktır

"Diğer her tema, yüzde 49’luk blokun ayrışmasına, giderek dağılmasına yol açacaktır"

19 Nisan 2017 15:33

Prof. Dr. Korkut Boratav, cumhuriyet değerlerinin sonuna kadar sahiplenilmesi ve İslamcı blokun gerçek programının açık seçik teşhir edilmesi gerektiğini belirterek "İslamcı faşizme doğru atılan her adıma birlikte karşı çıkmak, bu teşhisten hareket ederse etkili olabilir. Diğer her tema, yüzde 49’luk blokun ayrışmasına, giderek dağılmasına yol açacaktır" dedi.

Birgün'den Can Uğur'a konuşan Korkut Boratav'ın açıklamaları şöyle: 

» Referandum sonuçlarına ilişkin çeşitli yorumlar yapıldı. Türkiye geneli açısından siz bu tabloyu nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye halkının yüzde 49’u “referanduma hayır cephesi”nde birleşmiştir. “Cephe” sözcüğü yanıltıcıdır, zira, büyük ölçüde “kendiliğinden” bir birleşme söz konusudur. Birleştiren öğe ise, bence, en genel biçimiyle “cumhuriyet değerlerine sahip çıkma” iradesidir. Bu anlamda yüzde 49’luk çok geniş bir cumhuriyetçi blok veya cumhuriyetçi kalabalık kendiliğinden oluşmuş; sandıklarda birlikte hareket etmiştir. Bu kalabalık çok farklı akımları içerir. MHP milliyetçiliğinin muhalif kanadından, Kürt dünyasının sol, laik, demokrat öğelerine kadar uzanan; sosyalistleri, geleneksel CHP’lileri de içeren bir yelpaze söz konusudur. . “Hayır” tepkisine yol açan tek ortak öğe, Cumhuriyet değerleridir.

“Evet” oylarının arka planında ise aslında çok daha küçük bir İslamcı blok vardır. Bu blok, devlet aygıtının (OHAL rejimi sayesinde sınırsızca uygulanan) baskı aygıtlarını ve maddi kaynaklarını kullanarak sınırlı çekirdeğinin çok ötesinde oy toplayabilmiştir.

» Hayır cephesinin onca hukuksuzluğa rağmen yüzde 49 gibi bir oy oranı var. Bu yüzde 49’luk oran Türkiye’deki ilerici, solcu demokrat kesimler için ne anlama geliyor? Bundan sonra solun nasıl bir strateji izlemesi gerekir?

Cumhuriyet değerlerini sonuna kadar sahiplenmek ve İslamcı blokun gerçek programını, öncelikle laiklik karşıtı uygulamalarını açık-seçik teşhir etmek gerekiyor. CHP’nin bugüne kadar AKP’nin şantajına teslim olarak bu işi üstlenmekten çekindi. Bu çekingenliği aşması zorunludur. Hatta, Haziran kalkışmasından sonra bu görevi sosyalistler geleneksel Kemalistlerden daha fazla üstlendi. İslamcı faşizme doğru atılan her adıma birlikte karşı çıkmak, bu teşhisten hareket ederse etkili olabilir. Diğer her tema, yüzde 49’luk blokun ayrışmasına, giderek dağılmasına yol açacaktır.

OHAL rejiminin sermayenin tahakkümünü güçlendirmenin bir aracı haline geldiği ortamda sol siyaset, elbette, halk sınıfları saflarında kendi programından hareket eden eleştirileri sürdürmekten vazgeçemez. Bu, önceki gereksinimlerle çelişen bir görev değildir.

» Evet cephesinin iç Anadolu ve Karadeniz odaklı bir oy yoğunlaşması var. Bu durumda sağlıklı bir yönetme durumundan söz edilebilir mi? Ülkenin geri kalan kısmında bunca tepki varken nasıl bir denklem açığa çıkacaktır?

Cumhuriyetçilerin bu bölgelerde çok daha fazla çaba sarf etmesi; “evetçi / İslamcı cephe”nin gerçek yüzünü, niyetlerini sabırla insanlara aktarması, açıklaması gerekiyor.