Spor

Konyaspor: Nuriye ve Semih pankartlarıyla taraftarımızı tahrik ettiler

"Taraftarımızın milli maçlarda ortaya koyduğu davranışlar takdir toplamıştır"

08 Ağustos 2017 18:22

Konyaspor Kulübü yönetimi, Beşiktaş ile 6 Ağustos'ta oynadıkları Süper Kupa maçında çıkan olaylar sonrası yaptıkları açıklamada, Beşiktaş tribünlerinde açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya destek için açılan pankartların taraftarlarını 'tahrik ettiğini' söyledi.

Konyaspor, yaptığı açıklamada "Taraftarımızın milli maçlarda ortaya koyduğu davranışlar takdir toplamıştır" ifadesine de yer verdi.

13 Ekim 2015'te Konya'da oynanan Türkiye-İzlanda maçı sırasında Ankara Katliamı'nda hayatını kaybedenler için saygı duruşu yapılmış, tribünler bu saygı duruşunu ıslık, tekbir ve yuhalamayla protesto etmişti.

Benzeri bir senaryo 17 Kasım 2015'te de gerçekleşmiş; Türkiye ve Yunanistan arasında Konya'da oynanan milli maçta Paris'te katledilen insanlar için gerçekleştirilen saygı duruşuna tribündeki taraftarlar ıslık, yuhalama ve tekbirlerle 'eşlik' etmişti.

Konyaspor'un 'Süper Kupa' açıklamasının Nuriye ve Semih ile ilgili kısmı şu şekilde:

"Emniyet tarafından tüm pankartlar yasaklanmış olmasına rağmen DHKP-C mensubu olarak nitelendirilen ve yurtdışında PKK’nın lehinde eylem yapıp destek verdiği Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Beşiktaş tribünlerinde destek pankartı açılmıştır. Sporla ve özellikle futbolla hiç ilgisi olmayan bu tavır garipsenmiş bu şekilde taraftarımız tahrik edilmeye çalışılmıştır."

Konyaspor Kulübü'nden yapılan açıklamanın tamamı da şöyle:

6 Ağustos 2017 tarihinde Samsun Yeni 19 Mayıs Stadyumu’nda oynanan Turkcell Süper Kupa Final mücadelesi öncesi, sırası ve sonunda yaşananlarla ilgili spor kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve Yönetim Kurulumuzun konuyla ilgili aldığı kararları açıklamak adına aşağıdaki yazılı açıklama yapılmıştır:

 Öncelikle Pazar Akşamı Samsun Yeni 19 Mayıs Stadyumu’nda oynanan Turkcell Süper Kupa Finalinde yaşanan sporun ruhuna uygun olmayan davranışları, Sayın Başkanımızın da maç sonrasında yayıncı kuruluşa verdiği demeçte de ifade ettiği üzere tasvip etmemiz mümkün değildir. 

Yeni stadımızın açılışından bu yana tribünlerde  kötü ve çirkin tezahüratta bulunmayan taraftarımızın bu tavrı, spor kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Ayrıca şehrimizde oynanan milli maçlarda da taraftarlarımızın otaya koyduğu davranışlar takdir toplamıştır. Toplumun her kesiminden ve her yaş gurubundan oluşan aynı taraftar grubunun centilmenlik  sınırları  içerisinde destekledikleri  takımımız da bu güveni ve desteği alarak müsabakalara çıkmaktadır. Bütün bu olumlu tabloya rağmen, pazar akşamı karşılaşmanın ikinci yarısında tribünlere nasıl ve kimler tarafından sokulduğu belli olmayan kesici – delici bir aletin saha içinde olması, iki takım taraftarlarının birbirlerine fiili ve sözlü olarak sataşmaları, rakip takım tarafından koltuk, sandalyelerin sahaya atılması, kısaca maç sonrası Süper Kupa sevincini gölgede bırakacak görüntülerin oluşması, tüm spor kamuoyunu olduğu gibi bizleri de derinden üzmüştür.

Atiker Konyaspor Kulübü bugüne kadar sporda her türlü şiddetin karşısında olmuş, sporun ruhuna aykırı eylemlere asla prim vermemiş, şiddet yanlısı tutum izlememiştir. Kulübümüz bugün de aynı dik duruşu sergilemeye kararlıdır. 

Kendini bilmez birkaç kişinin yaptığı tasvip edilmesi mümkün olmayan davranışları kulübümüzle ilişkilendirmek ve tüm Konyaspor camiasını bu konu üzerinden haksız şekilde suçlamaya çalışmak  iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Yasaya aykırı davranış içerisinde bulunanlar, hangi kulübün taraftarı ise bulunup en kısa sürede cezalandırılması en büyük temennimizdir.

Kulübümüz bugün her iki taraftan da sahaya girip, rakibine fiili müdahalede bulunanların tespit edilip, gerekleri cezaların verilmesi için suç duyurusunda bulunmuştur.

Olayların tek taraflı ve yanlı değerlendirilmesi problemin çözümüne katkıdan ziyade karmaşıklığını güçlendirir. Bu açıdan saha içi ve saha dışı gelişmelerini bütüncül bir biçimde objektif olarak ele almak çok daha doğru olacaktır. Şiddete karşı çözüm yolları aranırken de bugüne kadar yaşanmış bütün olaylarının sorumluluğu bu maçta rakip olan iki kulübe yüklenmemeli, İngiltere örneğinde olduğu gibi topyekün mücadele edilmelidir.

2016-2017 Süper Lig Şampiyonu ile Türkiye Kupası Şampiyonu olan kadim  tarihe sahip iki kulübün  karşı karşıya  geldiği ve tansiyonu yüksek olacağı belli olan Süper Kupa maçı öncesinde ve sonrasında tespit edebildiğimiz dikkati çeken hususlar aşağıdaki gibidir.

 – Takımızın kamp yaptığı otelin önüne gelen Beşiktaş Belediyesi’ne ait 14 otobüsten inen Vandallar, otel çevresindeki pankartlarımıza saldırmış ve tahrikte bulunmuşlardır.

– Maç öncesinde stadyum girişinde Beşiktaş taraftarlarını taşıyan otobüslerde yapılan aramalarda çok sayıda kesici delici, patlayıcı madde bulunmuş emniyet tarafından kayıt altına alınmıştır.  

– Takımımızın attığı ilk golden sonra yedek kulübemizin arkasında bulunan akredite olmuş futbolcularımıza ve kulüp personelimize fiili saldırı gerçekleşmiş, malzeme sorumlumuz tribünden atılmıştır.

– Başından yaralandığı iddia edilen Beşiktaş Vodafone Park Koordinatörü, başkan yardımcımıza ve kalecimize sözlü olarak sataşmış, peşi sıra sahaya çıkış tünelinin yanında kendi taraftarlarına dönerek üç kez “siz de inin saldırın” diyerek seyircileri kışkırtmıştır. 

– Beşiktaş futbolcularından bazıları sporcu davranışı ile bağdaşmayacak şekilde Kondisyoner Hocamıza ve taraftarlarımıza küfürler yağdırmıştır.

– Kulüp medya sorumlusu, futbolcularımıza ve yöneticilerimize küfürler savurmuştur.

– Emniyet tarafından tüm pankartlar yasaklanmış olmasına rağmen DHKP-C mensubu olarak nitelendirilen ve yurtdışında PKK’nın lehinde eylem yapıp destek verdiği Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Beşiktaş tribünlerinde destek pankartı açılmıştır. Sporla ve özellikle futbolla hiç ilgisi olmayan bu tavır garipsenmiş bu şekilde taraftarımız tahrik edilmeye çalışılmıştır.

-Beşiktaş’a ayrılan  kale arkası tribün tarafında bulunan korkuluklar  ve stadın yanında olan tramvay hattındaki demir parmaklıklar maç sonrası Beşiktaşlı taraftarlarca kırılmış ve tahrip edilmiştir.

-Her iki takım taraftarlarının maç öncesi ,esnası ve sonrasında  yaktıkları meşale, patlayıcı, parlayıcı maddeleri spor kompleksine ve özelliklede stada nasıl soktukları ayrı bir konudur. Burada asıl tartışılması gereken konu güvenlik zafiyetidir. Kulübümüz bu konuda ihmali bulunan kurum ve kuruşların takipçisi olacaktır.

Kulüp olarak  bugüne kadar savunduğumuz  değerler çerçevesinde hakaret, şiddet, küfür, tahkir, tehdit, saldırı gibi insanlık ve taraftarlıkla yakından ve uzaktan ilgisi olmayan her türlü davranışı kabul etmemiz mümkün değildir. Böyle bir davranış içinde olan taraftarı ve /veya taraftarları benimsememiz ve kabullenmemiz düşünülemez. Bu tür davranış içinde  olan ve kendini taraftar kimliğinde gösteren kişiler tribünlerimizde yer almayacaktır. Bahsi geçen maçta da kulübümüze ayrılan tribünden sahaya fiili müdahalede bulunmak maksadıyla girerek ve  resmi makamlarca tespit edilip soruşturmaya tabi tutulan her kim varsa haklarındaki hukuki girişimler yakından takip edilerek ceza almaları sağlanacak, bu kişiler bundan sonra sahamızda yer almayacak, başka sahalara girmelerinin engellemesi için  de gerekli girişimler yapılacaktır.

Sporda şiddetin önlenmesi için kulüp olarak üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Ancak denetim mekanizmalarının yeterli olmamasının ortaya çıkardığı sonuçlar neticesinde kulüpleri bu konunun tek sorumlusu olarak görülmesine de karşı olduğumuzu belirtmek isteriz. Sporda şiddet sorunu Ülkemiz sporunun özelde de futbolun temel problemidir. Pazar günü yaşanan saha olayları yakın ve uzak geçmişte oynanan bir çok maçta tekrar etmiş tribünlerde yaralamalı olaylarla  dahi karşılaşılmıştır. Sporda şiddet hepimizin sorunudur ve ancak ortak akılla ve iştişare ile çözülebilir. Geçmişte sıkça yaşanıldığı halde bugün kulübümüzün ve Türkiye’nin en centilmen taraftarları arasında gösterilen Atiker Konyaspor taraftarının sorumlu tutulması kabul edilemez. Her yığının içinde olabilecek antisosyal kişilik bozukluğu olan suça meyilli taraftarların dışlanması, futboldan uzak tutulması, başta taraftar dernekleri olmak üzere dolaylı olarak hepimizin görevidir.

Futbolu yöneten, izleyen, takip eden, yorumlayan, icra eden kısacası her kesimine üzerine büyük görevler düşmektedir. Herkes attığı adıma, üslubuna ve konuştuğu her cümleye dikkat etmek zorundadır. Ülkemizin birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğu bugünlerde ayrışmaya değil birleşmeye,küçük farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp bütünleşmeye ihtiyacımız vardır.

Dünyanın bir çok yerinde buna benzer sorunlar yaşanmış ve yaşanmaktadır. Taraftarsız futbol olamayacağına göre, taraftar ve holigan farkını iyi ayırt edip, tüketici ve aktivist taraftar sınırlarını iyi belirleyip, her şeyi yasadan beklemeden somut adımlar atmamız gerekmektedir. Yasada yer alan taraftarların eğitimi, bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine akademik birimlerle işbirliği içinde özel olarak eğilmek gerekmektedir. Kulübümüzün ön ayak olduğu taraftar akademi projesiyle ilgili ön çalışmalar tamamlanmak üzeredir.

Son olarak kulübümüz, tasvip etmediğimiz ve sahalarda görmek istemediğimiz bu konuyu arka planıyla ve her yönüyle sonuna kadar takip edecek ve kupa finalinde futbol takımımızın gösterdiği üstün başarıyı gölgeleyen, emeklerini hiçe sayan her kim varsa  onlarla hukuk içinde sonuna kadar mücadele edecektir. Ayrıca Atiker Konyaspor’umuzun Süper Kupa’yı hak ederek kazanmasının ardından bu olayları bahane ederek kulübümüze yönelik planlı ve dozu artırılarak yapılan itibar suikastının karşısında da topyekün durulacaktır.