Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı 2 Ekim’de girdiği İstanbul’daki Suudi Arabistan konsolosluğunda hayatını kaybetti. Kesin olmamakla beraber Kaşıkçı’nın vücudunun parçalara ayrılıp asitte eritildiğine ve ardından da konsolosluğun bahçesinde bulunan kuyuya döküldüğüne inanılıyor. Kaşıkçı’nın öldürülmesi uluslararası basında büyük yer buldu ve kısa süre içinde sürece birçok ülke lideri tartışmaya dahil oldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan cinayetten bir süre sonra ellerinde cinayet anının ses kayıtları olduğunu ve bunun bazı ülkelerle paylaşıldığını söyledi. Ancak ses kayıtlarıyla ilgili olarak farklı ülkelerden farklı açıklamalar geldi.
Ses kayıtlarıyla ilgili yapılan açıklamalar şöyle:
- Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda Birinci Dünya Savaşı’nın bitişini anma etkinliklerine giderken “Biz tapeleri verdik, Suudi Arabistan’a da verdik, Amerika’ya da verdik, Almanlara, Fransızlara, İngilizlere, hepsine verdik. Buradaki konuşmaları filan onlar da dinlediler, biliyorlar. Bunu sağa sola çarpıtmaya gerek yok” dedi.
- Fransa Dışişleri Bakanı Jean- Yves Le Drian, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Cemal Kaşıkçı'nın ölümü ile ilgili ses kayıtlarını paylaştığı söyleminin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Le Drian France 2 kanalına verdiği röportajda Erdoğan’ın siyasi bir oyun oynadığını düşündüğünü de belirtmişti.
- Cumhurbaşkanlığı Fransa’nın açıklamalarına sert bir cevap verdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, "Türkiye, Kaşıkçı cinayetinin tüm detaylarının ortaya çıkarılması için çalışmaya devam etmektedir. Buna, cinayet emrini kimin verdiği dahildir. Türkiye'nin kararlı çabaları olmasaydı olayın üzerinin çoktan örtülmüş olacağı unutulmamalıdır. Eğer Fransız devletinin muhtelif kurumları arasında iletişim kopukluğu varsa bu sorunu çözecek olan Türkiye değil Fransız makamlarıdır" dedi.
- Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Türkiye’nin elindeki ses kayıtlarını dinlediklerini belirtti. Trudeau yaptığı açıklamada "Kanada istihbarat kurumları, bu konuda Türk istihbaratı ile çok yakın çalışıyor ve Kanada, Türkiye'nin paylaşmak istediği şeylerle ilgili tam olarak bilgilendirildi. Erdoğan ile birkaç hafta önce bir görüşme yaptım ve burada Paris'te de kısa bir görüşmemiz oldu. Kendisine Kaşıkçı olayına yaklaşımında gösterdiği güçten dolayı teşekkür ettim" dedi.
- CIA Direktörü Gina Haspel’in Türkiye ziyaretinde ses kaydını dinlediği belirtildi.
- Erdoğan, Suudi istihbaratına tapenin dinletildiğini belirtti. Erdoğan yaptığı açıklamada Kayıt gerçekten bir felaket. Hatta Suudilerin istihbaratçısı, kaydı dinlediğinde, 'Herhalde bu eroin almış; bunu ancak eroin alan birisi yapar' diyecek kadar şoke oldu" dedi.
- ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ses kaydının ABD’ye yollanmadığını, kendisinin kayıtta konuşulanları bizzat duymadığını ve başkalarından dinlediğini belirtti.
- ABD Başkanı Trump kayıtların ellerinde olduğunu ancak dinlemek istemediğini belirtti.
"Patronuna söyle"
Ses kaydının en çok tartışma yaratan bölümü ise cinayeti işleyen ekipte bulunan birinin diğerine “patronuna söyle”, yani cinayetin işlendiğini emri verene bildir dediği bölüm oldu. Çoğu uzman burada ismi anılmayan “patronun” veliaht prens Muhammed Bin Selman olduğuna inanıyor, ancak Bolton bugün yaptığı açıklamada ses kaydında bunu kanıtlayan hiçbir şey olmadığını belirtti. Donald Trump cinayetin veliaht prensle bağlantılı olduğunu söylemek için erken demişti. Çoğu kişi Trump’ın bu açıklamaları ABD- Suudi ilişkilerinin bozulmasını engellemek için yaptığını belirtiyor. Geçtiğimiz günlerde birçok muhalif sayılabilecek ABD gazetesi Trump’ın Kaşıkçı cinayetini Suudi Arabistan’a karşı kullandığını ve bu şekilde petrol piyasalarını manipule ettiğini yazmıştı. Uluslararası medyada birçok kez Trump’ın Türkiye’nin Suudiler üzerinde kurduğu baskıyı kırmak için çeşitli girişimlerde bulunacağı iddialarını da gördük. Buna örnek olarak NBC 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin bir numaralı firari sanığı ve Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen’in iadesine hazırlık sayılabilecek hareketlenmeler yaşandığını belirmişti ancak Beyaz Saray bunu yalanlamıştı.
Apple Watch olanları kaydetmiş olabilir mi?
Başka bir tartışma konusu ise ses kaydının nasıl elde edildiği oldu. İddialara göre ses kaydı Kaşıkçı’nın taktığı ‘’Apple Watch’’ sayesinde alındı ancak bazı uzmanlar Kaşıkçı’nın saldırı altındayken bunu yapabileceğini düşünmüyor. Bu da başkonsolosluğun yasadışı bir şekilde dinlenilmiş olabileceği ihtimalini akıllara getirdi. Böyle bir durum uluslararası arenada Türkiye’nin imajını çok kötü bir şekilde etkileyebilir.
Mashable’dan Rachel Kraus’un haberine göre kayıtların Kaşıkçı’nın Apple Watch’ından alınmış olması pek mümkün görünmüyor. Kraus buna sebep olarak Apple’ın Türkiye’de LTE bağlantısı kullanmaması, Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ile bluetooth bağlantısı kuracak kadar yakın mesafede olma ihtimalinin çok düşük olması ve Kaşıkçı’nın telefonunun yanında olmaması sebebiyle saatinin kablosuz internet bağlantısı kuramayacak olmasını gösterdi.
Apple Watch dışında uluslararası medyanın gördüğü diğer ihtimal ise konsolosluğun istihbarat birimlerince daha önce yerleştirilmiş dinleme cihazlarıyla dinleniyor olması. Reuters’ın haberine göre bir Apple Watch’ın bir İphone’la eşleşebilmesi için 15 metreden daha uzak olmaması gerekiyor.
Konsolosluklar’ın dinlenmesi ilk defa duyulmuş bir şey değil. Gulf State Analitik’ten Theodore Karasik’in The Independent’a söylediğine göre ‘’Casusluk ajanslarının ana hedefi yeni konsolosluklar kurulduğunda yakalanmadan olabildiğince çok cihaz sokmaktır”. Karasik ayrıca bunun sıkça görülen bir şey olduğunu belirtti.
"Bu çok ciddi bir durumdur"
Öte yandan CHP Milletvekili ve eski Diplomat Ünal Çeviköz olaya başka bir bakış açısı sundu. T24’ten Gonca Tokyol’a konuşan Çeviköz Türkiye ‘’bu olaydan sonra ülkemizdeki tüm yabancı misyonların, diplomatik veya Konsolosluk olsun, tümünün dinlenmekte olduğu zannını yaratmıştır. Bu elbette çok ciddi bir durumdur. Böyle bir itiraf bir bakıma devlet sırrının da ifşa edilmesi anlamına gelmektedir” yorumunda bulunmuştu. Çeviköz aynı zamanda “AKP Genel Başkanı söz konusu kayıtların istihbarat birimlerimizin elinde olduğunu, ayrıca aynı birimlerin elinde dinletilenlerden de fazlasının mevcut bulunduğunu söyleyerek, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nun Türkiye istihbarat birimleri tarafından dinlendiğini itiraf etmektedir” demişti.
TIKLAYIN- CHP'li Çeviköz: Kaşıkçı cinayeti kayıtları, konsolosluğun dinlendiğinin itirafı, devlet sırrının ifşasıdır
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz salı günü(13 Kasım) günü yaptığı grup toplantısında “Şunu düşünemiyor. Konsolosluğun ses kaydını aldım, benim istihbarat örgütüm aldı. Dünyaya ‘Biz sizi de dinliyoruz’ diyor. Devletin itibarı, devletin saygınlığı bu kadar yerlerde sürünemez arkadaşlar” sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitap etmişti. Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ses kayıtları yasadışı bir biçimde alındıysa bu Türkiye’ye çeşitli sıkıntılar yaşatabilir, en başta ülkemizde bulunan diplomatik misyonların devlete duyduğu güvenin azalması gibi.
Kaşıkçı cinayetinin üzerinden bir ay 18 gün geçti, ancak öldür emrini kimin verdiği, ses kayıtlarında tam olarak neyin geçtiği, Kaşıkçı’nın öldürülme yeri olarak neden İstanbul’un seçildiği, CIA’in Trump’a sunacağı raporda ne olduğu, ABD’nin seçimini hukuktan yana mı yoksa manipule edilmiş petrol piyasalarından mı kullanacağı ve Kaşıkçı’nın katillerinin hukuk karşısına çıkıp çıkmayacağı hala bir muamma….