18 Haziran 2015 22:32
KONDA Araştırma, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına ilişkin olarak en kapsamlı raporu yayımladı. Raporda, HDP'nin, özellikle CHP'den kayan "emanet oylarla" barajı aştığı iddiasının temelsiz göründüğü belirtilirken, "Çıkarımlarımız sonucu HDP’nin yeni oylarının büyük bölümünün daha önce AK Parti’ye oy vermiş olan seçmenlerden geldiğini görüyoruz" dendi. "CHP’nin HDP’ye kaybettiği oyun iki katı kadarını MHP’ye kaybetmiş olması da kayda değer diğer bir gözlemimiz" görüşü dile getirilen KONDA raporunda HDP'nin başarısındaki iki temel etmenin "AKP’den kayan oylar ve önceki seçimde oy vermemiş olan seçmenin oyları" olduğu vurgulandı.
Yönetim kurulu başkanlığını Tarhan Erdem'in, genel müdürlüğünü Bekir Ağıdır'ın yaptığı, Türkiye'nin saygın araştırma kuruluşlarından KONDA, 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının değerlendirildiği en kapsamlı raporu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, seçim sonuçları, KONDA'nın düzenli olarak yaptığı "barometre" anketlerinin sonuçlarıyla da karşılaştırılarak analiz edildi.
T24'ten tam metnini okuyabileceğiniz "7 Haziran - Sandık ve Seçmen Analizi" başlıklı raporda öne çıkan bazı tespitler şöyle:
- Türkiye’de seçime katılım oranları genelde dünya ortalamasında üst seviyelerde bulunuyor ve Türkiye seçmeninin katılımının 30 Mart 2014’te yüzde 86,6 ile 2002’den beri en üst noktasına ulaştığını belirtebiliriz. 7 Haziran 2015’te ise katılım bir önceki seçimden biraz daha azdı ve seçmenin yüzde 84,2’si sandığa gitti.
- 7 Haziran 2015 seçimleri pek çok açıdan ilginç sonuçlar üretti. Bir taraftan, AK Parti’nin ilk iktidara geldiği 2002 yılından beri Türkiye siyasetine hakim olan genel eğilimden büyük bir sapma olmadı; siyasi rekabetsizlik küçük partileri ufaltmaya ve siyaseten etkisiz kılmaya devam etti. Daha önce BDP’nin bağımsız milletvekilleri ile toplamda dört parti arasında paylaşılan siyasi arena, son seçimlerinde HDP ile iyice bu dört parti arasında konsolide oldu. Bundan önce genel gözlemlerimize dayanarak, belki biraz çekinerek söylediğimiz, Türkiye siyasetinde dört farklı kimlik siyasetinden beslenen dört temel siyasi partinin varlığını sürdürebileceği yönündeki savımız seçim sonuçları ile somutlaşmış oldu.
- 7 Haziran 2015 seçimlerine baktığımızda diğer sağ partilerin toplam oranında yine bir düşüş görüyoruz. Ancak bu sefer öyle görünüyor ki bu düşüş belki de ilk defa AK Parti lehine gerçekleşmedi. Hepimizin bildiği üzere AK Parti’nin kendisi de büyük ölçüde oy kaybetti.
- 12 yıldır en yüksek oyunu 30 Mart yerel seçimlerinde almış gözüken CHP’nin son genel seçimlerde, yani 2011 Genel Seçimlerinde aldığı oy oranın altına indiğini görüyoruz. Burada ilginç olan bir nokta ise, her ne kadar hem Türkiye nüfusu, hem de seçmen sayısı artmış olursa olsun, CHP’ye oy veren toplam seçmen sayısının neredeyse sabit kaldığıdır. Bu yüzden oy oranındaki düşüş aslında CHP’nin seçmen kaybetmesinden değil, nüfus ve seçmen artışına rağmen, bu partinin kendine yeni seçmen kazandıramayışından kaynaklanıyor.
- 2015 seçimlerine kadar CHP’nin ve MHP’nin oy artışı genel olarak baktığımızda ilk üç partinin arasındaki alışverişten değil, yukarıda bahsettiğimiz küçük partilerin oylarının erimesinden kaynaklanıyordu. Ancak AK Parti’nin seçmen kaybettiği ve CHP’nin deyim yerindeyse yerinde saydığı bir seçimde daha farklı dinamiklerin söz konusu olmuş olduğunu anlamak hiç de güç olmuyor. Öyle görünüyor ki CHP’nin yeni seçmen kazanamadığı bu son seçimde AK Parti milliyetçi oylarını Anadolu’da MHP’ye, Kürt bölgelerindeki oylarını ise HDP’ye kaybetmiş.
- AK Parti’nin metropol bölgelerinde kaybettiği oylar HDP’nin lehine olmuş. MHP’nin büyükşehir ve metropol alanlarında seçmen sayısının artışı ile oy artışı arasında ise bir bağıntı bulunmuyor.
- Seçimde şüphesiz beklentilerini gerçekleştirebilen parti HDP oldu. Seçim sonrasındaki dönemde üzerine en fazla yazılan konulardan biri ise HDP’nin barajı aşmasını sağlayan unsurun CHP seçmeninin stratejik davranarak HDP’ye “emanet oy” verip vermemesi oldu. Ancak, genel olarak CHP seçmen sayısının – anlamlı bir artmadan ya da azalmadan ziyade – yerinde sayması/değişmemesi bu iddiayı ilk bakışta temelsiz kılıyor görünüyor.
- HDP’nin barajı aşmasının en temel nedeni seçime parti olarak girmesi oluyor. Ancak öyle görünüyor ki, 2000li yılların başından itibaren artan bir ivmeyle Türkiye’de Kürt siyaseti devletin kendine uyguladığı stratejileri akıllıca alt-üst etmeyi, bunlara karşı yeni girişimlerde bulunmayı başarıyor – 1980 darbesinin sonucu olan yüzde 10 barajının halen devletçe sahiplenilmesi ve HDP’nin buna rağmen barajı geçmekle kalmayıp bütün meclisin milletvekil sayısındaki dengeyi değiştirmesi başka ne şekilde açıklanabilir?
Kim ne kadar oy kaybetti ve artırdı?
- AK Parti 2011’den 2014’te yüzde 4, ardından da 2014’ten 2015’e yüzde 11 oranında seçmen kaybetmiş. Bu oranlar CHP için sırasıyla yüzde 13 artış ve yüzde 10 azalma, MHP için de yüzde 24 artış ve yüzde 8 artış olarak gerçekleşmiş. Halbuki HDP en az seçmen sayısına sahip olmasına rağmen 2011’den 2014’e yüzde 4 seçmen kaybedip, 2014’ten 2015’de seçmen sayısını yüzde 113 oranında seçmen arttırmış. 2014’te 2 milyon 746 bin oy almışken, 2015’te 5 milyon 838 bin oy almış. Diğer bir ifadeyle 2014’te 100 olan seçmen sayısı 2015’te 213’e çıkmış. En az oy almış olan parti olmasına rağmen, seçimler öncesinde HDP’nin barajı aşıp aşamayacağının bu kadar yoğun şekilde tartışılmasının nedenini, destekçilerini 100’den 213’e çıkma, yani ikiye katlama ihtimalinin ve seçimle beraber bunun gerçekleşmesinin tüm seçmenlerde yarattığı şaşkınlık olarak açıklayabiliriz.
En dengeli dağılan AK Parti
- AK Parti oylarının bölgelere dağılımına bakarsak, partinin varlığını hissettirmediği bir bölge olduğunu iddia etmek hayli güç gözüküyor. Ancak özellikle Batı Marmara’da, Ege’de, Akdeniz’de, Ortadoğu Anadolu’da ve Güneydoğu Anadolu’da geçerli oy ortalamasının altında oy aldığını görüyoruz. Başka bir deyişle AK Parti bu bölgelerde, diğer bölgelerde olduğu kadar yoğun temsiliyet bulmamış. Buna karşılık Doğu Marmara’da, Batı Anadolu’da ve Batı Karadeniz’de ortalamanın biraz üzerinde temsiliyet bulmuş. Ancak bu eğilim daha önceki seçim sonuçlarına kıyasla çok büyük bir fark arz etmiyor; AK Parti seçimlerden – diğer partilere nazaran - bütün bölgelere en dengeli şekilde dağılmış olan parti olarak çıkmış.
CHP Akdeniz'de arttı
- CHP İstanbul’da ve Ege’de ve biraz da Batı Marmara’da daha yoğun oy almışken, özellikle doğu bölgelerinde hiç varlık gösterememiştir. Güneydoğu Anadolu bölgesinde kullanılan oylar ülke oylarının yüzde 9’unu oluştururken, CHP oylarının sadece yüzde 2’sini bu bölgeden alabilmiştir. Bu durum 2014 yerel seçimdeki sonuçlara paralellik gösteriyor. 2014 yerel seçimiyle karşılaştırıldığında CHP’nin Akdeniz Bölgesi’nden aldığı oyların toplam aldığı oy içerisindeki oranı biraz daha artmıştır ve bu bölgede daha yoğun temsiliyet bulabilmiştir.
MHP Akdeniz, Ege ve Batı Karadeniz'den oy aldı
- En başta Akdeniz olmak üzere, Ege ve Batı Karadeniz, nüfusa oranladığımızda MHP’nin çok daha fazla oy topladığı bölgeler olarak göze çarpıyor. Akdeniz bölgesinin seçmeni ülkenin yüzde 13’ünü teşkil ederken, MHP oylarının neredeyse beşte birini (yüzde 17’sini) bu bölgeden alıyor.
HDP'nin oy aldığı bölgeler
- HDP’nin ilk defa parti olarak girdiği bu seçimlerde oylarının bölgelere en dengesiz şekilde dağılan siyasi parti olduğunu görüyoruz. HDP her üç oyundan birini yüzde 32,3 ile Güneydoğu Anadolu’dan almış. Bunu ise yüzde 17,6 ile İstanbul, 15,2 ile Ortadoğu Anadolu ve yüzde 9,5 ile Akdeniz izlemiş.
- HDP Türkiye genelinde oyunu oran olarak en çok arttıran parti olmuş. HDP’nin oy artışı ve seçime katılım arasındaki ilişkiye baktığımızda Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde partinin oylarını, katılımdaki artışa paralel biçimde çok büyük oranlarda arttırdığını görüyoruz. Kısacası bu bölgelerde seçime katılım arttıkça HDP’nin oyları da artmış. Ancak bu eğilimin sadece bu üç bölgeye özgü olmadığını görüyoruz; Türkiye’nin neredeyse tüm kalanında seçmen katılımı artmasıyla HDP oyları da artmış.
- Nüfus yoğunluklarının az ya da çok olduğu illerde AK Parti’nin seçilme oranı farklılık göstermiyor. Kısacası AK Parti her ne kadar Türkiye genelinde oy kaybetmiş olsa da, hâlâ seçmenin büyük şehirlere ve daha küçük ölçekli şehirlerde en dengeli dağılan parti olarak karşımıza çıkıyor.
- Dağılıma CHP için göz attığımızda ciddi bir farklılaşma dikkatimizi çekiyor. CHP, net bir şekilde nüfus yoğunluğu yüksek olan illerde çok daha fazla oy alıyor. Büyükşehir olmayan 53 ilin toplamının sadece yüzde 17’sini oyunu alırken, iki büyükşehirde bu oran yüzde 30’a çıkmış durumda. Ancak, hatırlatmamız gerekiyor ki bu dağılım önceki seçimlerde çok daha dengesiz bir şekilde gerçekleşiyordu. Başka bir deyişle CHP çok hızlı olmasa da bu farklılığı gitgide kapatan bir siyasi parti olarak ortaya çıkıyor. Ancak bu dengelenme hali, CHP’nin küçük şehirlerden ve kırsaldan yeni seçmen kazanıp arayı kapatmasından değil, tam tersine büyükşehirlerde ve metropol alanlarındaki nüfus artışına rağmen yeni seçmen kazanamamasından kaynaklanıyor.
- MHP’nin farklı yerleşim türlerinden aldığı oy oranlarına baktığımızdaysa İstanbul ve Ankara’da oyların sadece yüzde 13’ünü alabilmişken 53 küçük ilde yüzde 20’ye yaklaştığını görüyoruz. Ancak, MHP oylarının CHP’den farklı bir dengesizlik içerdiğini belirtebiliriz. Bir yandan MHP oylarının İstanbul ve Ankara’da diğer iller kadar yoğun olmadığını görüyoruz. Öte yandan, ülke genelinde İstanbul ve Ankara dışında dengesiz olarak dağıldığını söylemek son derece zor. Zira, oransız bir şekilde büyümüş olan iki metropol dışında MHP’nin hayli yaygın olduğu gözüküyor. Kaldı ki önceki seçimlere göre bu fark aynı CHP’de olduğu gibi biraz kapanmış görünüyor.
- HDP’nin ise dağılımının düşük nüfuslu illerde yoğunlaşıyor olmasını farklı bir şekilde açıklamak gerekiyor. Bu tabloyu, HDP’nin varlığını yoğun şekilde gösterdiği doğu bölgelerinin nüfusun bir milyonun altında olan illerden oluşmasına bağlayabiliriz. HDP her ne kadar Türkiye’nin batı tarafındaki büyük metropollerde oyunu arttırmış olsa da bu fark genel dağılıma yansımıyor.
- Oy dağılımına sadece ilçe bazında baktığımızda AK Parti hâlâ Türkiye geneline en dengeli yayılmış parti olarak devam ediyor ve CHP ve MHP, farklı yerleşim türlerinin ayrımında farklı uçları hâlâ temsil ediyor. Diğer bir deyişle CHP daha büyük yerleşimlerde, MHP ise daha küçük yerleşimlerde temsil edilmeye devam ediyor ama ikisinin de temsiliyetine azalma sözkonusu. Ayrıca ilçelerdeki oyların dağılımına baktığımızda karşımıza yeni bir bulgu olarak HDP’nin aslında çok oy aldığı ilçeler bakımından AK Parti’ye daha çok benzediğini, yani başka bir deyişle yüksek oy aldığı çok sayıda ilçe bulunduğunu, ancak az oy aldığı, yani yüzde 10’un altında aldığı ilçelerin sayıca hiçbir parti ile karşılaştırılamayacak kadar çok olduğunu gözlemliyoruz.
- AK Parti ülke genelindeki 970 ilçenin 181’inde yüzde 60’ın üzerinde oy alırken, sadece 41 ilçede yüzde 10’un altında oy almıştır.
- CHP 970 ilçenin sadece 7’sinde yüzde 60’ın üzerinde, 262 ilçede ise yüzde 10’un altında oy almıştır.
- MHP 970 ilçenin hiçbirinde yüzde 60’ın üzerine oy alamamıştır ve 188 ilçede yüzde 10’un altında oy almıştır.
- HDP ise 970 ilçenin 88’inde yüzde 60’ın üzerinde oy almıştır ve 743’ünde yüzde 10’un üstünde oy alamamıştır.
- Analiz sonuçlarımıza göre Halkların Demokratik Partisi’nin 2015 genel seçimi’ndeki başarısına en büyük katkısı olan iki etmen AK Parti’den kayan oylar ve önceki seçimde oy vermemiş olan seçmenin oyları oldu. Buna göre 2011’den 2015’e HDP’nin oy artışının yüzde 53’ü (yüzde 36–yüzde 67 güven aralığında) 2011’de AK Parti’ye oy vermiş olan seçmenlerden kaynaklandı. 2011’de sandığa gitmemiş olan ya da yaşı tutmayan seçmenler ise oy artışının yüzde 33’üne (yüzde 22–yüzde 39 güven aralığında) kaynaklık etti. CHP tabanının HDP’ye olan desteği ise sınırlı oldu.
- Analizimize göre HDP’nin oy artışının yüzde 6’sı CHP seçmeninden kaynaklandı (yüzde 4–yüzde 18 güven aralığında).
- Yukarıda özetlediğimiz oy kaymaları çıkarımları ana hatlarıyla Konda’nın anket verileriyle uyum içinde. Sonuçlarımızı Konda’nın seçmenlerle yüzyüze görüşerek elde ettiği anket verileriyle beraber yorumladığımızda HDP’nin oy artışının ardında temel olarak Kürt kökenli seçmenlerin oylarının olduğu, Bu seçmenlerin büyük bir kısmının 2011’de AK Parti’ye oy vermiş olduğu, CHP’den HDP’ye kaydığı varsayılan “emanet” oyların miktarının özellikle Türk kökenli seçmenler arasında sınırlı miktarda olduğu sonuçlarına varıyoruz.
- Elde ettiğimiz sonuçlar CHP’nin HDP’ye kayda değer miktarda oy kaybettiği algısının yanıltıcı olduğunu gösteriyor. Çıkarımlarımız sonucu HDP’nin yeni oylarının büyük bölümünün daha önce AK Parti’ye oy vermiş olan seçmenlerden geldiğini görüyoruz. AK Parti geçerli oyların yüzde 3,7’sine denk gelen 1,8 milyon oyun HDP’ye kaymasına engel olamadığı gibi, neredeyse bir o kadar oyu da MHP’ye kaptırmış görünüyor.
- CHP’nin HDP oylarındaki payı ise geçerli oyların yalnızca yüzde 0,4’üyle sınırlı kalmış. Güven aralıklarını da dikkate aldığımızda elimizdeki bulgular CHP’den HDP’ye kayan oyların geçerli oyların yüzde 1,3’ünden (CHP seçmeninin yüzde 6’sından) az olduğuna işaret ediyor.
CHP, HDP'ye kaybettiği oyun iki katını MHP'ye kaybetti
- Ayrıca CHP’nin HDP’ye kaybettiği oyun iki katı kadarını MHP’ye kaybetmiş olması da kayda değer diğer bir gözlemimiz. Konda araştırmaları HDP’ye kayan oyların hangi kesimlerden geldiği hakkında bir izlenim edinmemizi sağlıyor. Anket verilerine göre HDP’nin kazandığı oyların yüzde 72’si (yüzde 68– yüzde 76 güven aralığında) Kürt, yüzde 28’i (yüzde 24–yüzde 32 güven aralığında) ise Türk kökenli seçmen kaynaklı. Bu sonuçlar CHP’nin Tunceli’de ve AK Parti’nin genel olarak Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da aldığı sonuçlarla oldukça uyumlu görünüyor.
AKP, Suriye sınırında da AKP kaybetti
- Özellikle Suriye sınırında görülen sandığa giden seçmen sayısındaki artış ve bu mutlak artışın yoğun olduğu yerlerde AK Parti’nin oy sayısındaki paralel düşüş dikkat çekici. Suriye sınırı boyunca mutlak oy sayısının arttığı hemen hemen her yerde HDP’nin oyunu benzer biçimde artırması ise Kürt nüfustan gelen tepki oylarının bir göstergesi olabilir.
Genç seçmenlerin öncelikli tercihi MHP ve HDP
- MHP ve HDP seçmenleri arasında genç yaş grubunda, yani 18-28 yaş grubu arasında olanlar, Türkiye ortalaması olan yüzde 25’in üzerindedir. Her 100 CHP seçmeninin 45’i, her 100 Ak Parti seçmeninin ise 43’ü 44 yaş üzeriyken, bu oran MHP ve HDP seçmenlerinde yüzde 31’dir. Dolayısıyla MHP ve HDP’li seçmenler daha genç seçmen gruplarıdır. MHP ve HDP, seçmenlerin yaşı arttıkça daha düşük oranda oy alabiliyor. Türkiye ortalamasında her 100 kişiden 13’ü MHP’ye, 11’i HDP’ye oy vereceğini söylerken, bu oran 18-24 yaş arasındaki seçmenlerde 17 ve 14 olarak gerçekleşmiş. Buna karşın 44 yaş üstü seçmenlerde bu iki parti Türkiye ortalamasının altına düşüyor. Ak Parti 18-28 yaş grubunda Türkiye ortalamasından yüzde 5 daha az oy alıyor. CHP’nin oy oranını Türkiye ortalamasının üzerine çıkarttığı tek yaş grubu ise 44 yaş üstüdür. Ancak diğer yaş kümelerinde Ak Parti’nin 18-28 yaş arasındakilerde yaşadığı gibi keskin bir oy düşüşü yaşamadığı görülüyor.
- Türkiye’de 18 yaş üstü yetişkin nüfusun yüzde 6’sı okur-yazar değil, yüzde 34’ü ilkokul mezunu, yüzde 15’i ortaokul mezunu, yüzde 27’si lise mezunu ve yüzde 13’ü üniversite mezunu.
CHP, MHP seçmenlerinin eğitim düzeyi ortalamanın üzerinde
- AK Parti’ye oy verenlerin yüzde 68’i lise seviyesinin altında eğitime sahip olanlardan, yüzde 23’ü lise mezunu olanlardan ve yüzde 9’u üniversite veya daha yüksek eğitimi olanlardan oluşuyor. HDP seçmeninin ve kararsızların eğitim profili ise birbirine benziyor ve ortalamanın biraz altında. CHP ve MHP seçmenleriyse Türkiye ortalamasının üstünde bir eğitime sahipler. CHP’ye oy veren her 100 kişiden 22’si, MHP oy veren her 100 kişiden ise 17’si üniversite mezunu.
- Eğitim seviyesi arttıkça Ak Parti’ye oy verenler azalırken, CHP’ye ve kısmen MHP’ye oy verenler artıyor. HDP’nin birbirlerinden oldukça farklı seçmenlerinde oluşması, yani eklektik bir yapıya sahip olması da dikkat çekiyor. Okur-yazar olmayan her 100 kişiden 28’i HDP’ye oyunu vereceğini söylüyor. Buna karşın eğitim seviyesi arttıkça CHP’de pozitif, Ak Parti’de negatif şekilde oluşan keskin değişim, HDP’de yaşanmıyor.
En yüksek gelirli seçmen CHP'de, en yoksul seçmen HDP'de
- Tüm seçmenler arasında CHP’li seçmenlerin hane geliri diğer seçmenlere kıyasla daha yüksek seviyede. HDP’liler ise en düşük gelir seviyesine sahip. CHP’li seçmenlerin neredeyse yüzde 40’ın hane geliri 2000 TL’den daha fazla iken, bu oran HDP’li seçmenlerde yüzde 20 civarında.
- AK Parti’li seçmenlerin de gelir seviyesinin Türkiye ortalamasının altında olduğu ve gelir açısından ülke geneline en yakın seçmenin MHP seçmeni olduğu söyleyebiliriz.
Hane geliri arttıça AKP'nin oyu azalıyor, CHP'nin artıyor
- Hane gelir gruplarının parti tercihleri tablosuna baktığımızda en dikkat çekici bulgu AK Parti ile CHP oylarındaki değişim. Hane geliri arttıkça AK Parti’nin oy oranı azalıyor, CHP’ninki artıyor. Öyle ki 3001 TL ve üstü hane gelirine sahip seçmenlerde CHP’nin oy oranı AK Parti’nin Türkiye genelindeki oy oranına neredeyse denk olurken bu seçmenlerde AK Parti’nin oy oranı da CHP’nin Türkiye’deki oy oranına denk hale geliyor. MHP için hane gelir seviyesi çok büyük bir avantaj ya da dezavantaj üretmiyor. HDP ise en çok en alt gelir grubunda arasında tercih ediliyor.
- HDP dışındaki diğer partilerin seçmenlerinin çok büyük çoğunluğu Türkiye ortalamasına benzer şekilde Türklerden oluşuyor. AK Partili’lerin yüzde 9’u kendini Kürt olarak tanımlarken, bu oran CHP’de 5 ve MHP’de yüzde 2 oranında. HDP’ye oy verenlerin ise yüzde 84’ü kendini Kürt ve yüzde 3’ü de Zaza olarak tanımlıyor. Dikkat çeken diğer bir nokta, HDP’ye oy verenlerin yüzde 13’ü, yani 8 HDP seçmeninden biri Kürt ya da Zaza kökenli değil.
- Kendini Türk olarak tanımlayanlar içinde Ak Parti, CHP ve MHP’nin toplam oy oranı Türkiye ortalamasının üzerine çıkıyor. Ayrıca her partideki artış yaklaşık olarak eş oranda. Bunun temel sebebi kendisini Türk olarak tanımlayanların sadece yüzde 1’inin HDP’ye oy vermesidir.
- CHP oyunun yüzde 18’ini, yani kabaca beşte birini Alevilerden alıyor ve Alevilerin yüzde 71’i CHP’ye oy verdiğini belirtiyor. Alevilerin yüzde 12’sinin, yani sekizde birinin HDP’ye vermiş olması da dikkat çekiyor. Sünnilerin AK Parti’ye ülke ortalamasına göre 3 puan daha fazla, CHP’ye 4 puan daha az oy veriyor olması da aşağıdaki grafikte dikkat çekiyor.
- Mezhepler üzerinden tercih edilme oranı Türkiye geneline en yakın olan parti HDP. HDP’nin tercih edilme oranı mezheplere göre sadece iki puan değişmekteyken, diğer partilerde bu oran çok daha yüksektir.
- İlk defa oy veren seçmenler diğer seçmenlerden daha fazla oranda HDP’yi ve MHP’yi tercih ettiği gösteriyor. 2014’te yaşı oy vermeye tutmayanlar arasında MHP ikinci partidir ve CHP ile HDP’nin oy oranı birbirine yaklaşıyor. Ayrıca AK Parti de genç ve yeni seçmenler arasında Türkiye ortalamasına kıyasla ciddi oranda düşük oy almaktadır.
KONDA raporunun tam metni için tıklayın...
© Tüm hakları saklıdır.