02 Aralık 2015 19:29
KONDA Araştırma, 1 Kasım seçimi sonuçlarına ilişkin olarak en kapsamlı raporu yayımladı. Raporda, 7 Haziran'da yüzde 40 bandında oy alan AKP'nin oyunu yüzde 49 seviyesine nasıl çıkardığına ilişkin olarak "AKP’nin net oy değişimleri arasında neredeyse 1.6 milyonluk bir oy farkı görülüyor. Bu geçtiğimiz seçimde oy kullanmayan en az 1.6 milyon seçmenin bu seçimde oy kullandığına işaret ediyor. 1.6 milyonluk oyun büyük bir kısmının AKP lehine kullanıldığını söylemek mümkün" dendi. "AKP’nin kazandığı oyları sadece AKP dışı partilerin kaybettiği oylarla açıklamak ise mümkün değil" tespiti yapılan KONDA raporunda, "MHP ile birlikte SP ve BBP bloğunun erimesiyle AKP’ye geçen oyların, AKP’nin oy oranındaki artışın neredeyse yarısını oluşturduğunu olası görüyoruz" ifadeleri yer aldı.
1 Kasım sonrasında dile getirilen özellikle "Doğu ve Güneydoğu'da HDP seçmeninin AKP’ye döndüğü" iddiasının da analiz edildiği raporda, bu görüşün gerçeği yansıtmadığı vurgulandı. "7 Haziran’da potansiyel AKP seçmenlerinin sandığa gitmediği, bu sefer de HDP’lilerin ve MHP’lilerin sandığa gitme oranının düşmüş olduğuna" dikkat çekilen raporda, "Ancak, bu sefer Ak Parti hem başka partilerden oy almış oldu, hem de başka partilerin seçmenlerinin sandığa gitmemesi Ak Parti’ye yaramış oldu" dendi. "Oyların kayışını inceleyen analize göre, "CHP’den başka bir partiye veya başka bir partiden CHP’ye oy kayışı gözlemlenmediği" belirtildi.
Yönetim kurulu başkanlığını Tarhan Erdem'in, genel müdürlüğünü Bekir Ağıdır'ın yaptığı, Türkiye'nin saygın araştırma kuruluşlarından KONDA, 1 Kasım seçimi sonuçlarının değerlendirildiği en kapsamlı raporu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, seçim sonuçları, KONDA'nın düzenli olarak yaptığı "barometre" anketlerinin sonuçlarıyla da karşılaştırılarak analiz edildi.
T24'ten tam metnini okuyabileceğiniz "1 Kasım - Sandık ve Seçmen Analizi" başlıklı raporda öne çıkan bazı tespitler şöyle:
- Katılımın yüzde 87 olması dünya genelinde hayli yüksek bir oran. Bu oran elbette ki seçmenliğin zorunlu bir vatandaşlık görevi olduğu ülkelerde değişim gösteriyor. Türkiye’yi de katılımın zorunlu olduğu ülke statüsünde düşünürsek, listenin en üst sıralarında olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’den daha yüksek katılım oranı olan tek bir ülke Belçika (yüzde 87) olarak göze çarpıyor. Katılımın zorunlu olmamasına rağmen İsveç’te yüzde 82’nin, İsrail’de ise yüzde 76’nın sandığa gidiyor olduğunu belirtmek gerekiyor. Diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 54, Japonya’da ise yüzde 52 olan sandığa gitme oranı, en düşük olarak yüzde 40 ile İsviçre’de karşımıza çıkıyor.
- Katılım oranının 1 Kasım’da ülkede yüksek olmasına dair farklı çalışmalar ve iddialar mevcut. Ancak, toplumun çok önemli bir kısmının siyasete veya diğer bir deyişle yönetime katılmasının tek yolunun sandıkta attığı oy olmasından kaynaklandığını düşünebiliriz. Sivil toplum mekanizmalarının yetersiz olduğunu veya toplumun sivil mekanizmalara dahil olmadığını veri olarak kabul edersek, katılımın yüksekliğini bu şekilde açıklayabiliriz.
- 1 Kasım seçim sonuçlarını 7 Haziran sonuçlarından ayıran önemli unsurlardan birisi geçersiz oy oranının siyasi tarihimizdeki en düşük oran oluşudur. Aşağıdaki tabloda çok partili dönemin tüm genel seçimlerindeki geçersiz oy sayıları ve oranları görülmektedir. Genel ortalamada yüzde 3 ila 4,5 aralığında gerçekleşen geçersiz oy oranı 7 Haziran’da yüzde 2,9 olarak gerçekleşmişti. 1 Kasım’da ise geçersiz oy oranı yüzde 1,4 olarak gerçekleşmiştir. Daha sonraki bölümlerde irdeleneceği gibi geçersiz oylardaki bu oransal azalış Ak Parti oylarındaki artışın kaynaklarından birisidir.
- CHP oyunun en fazla arttığı bölgede 1 puan, en çok düştüğü yerde ise 2 puanlık farklar oluşmuştur. Genel olarak baktığımızda CHP’nin iki seçim arasında değişmeyen oyu, bölgelere göre de özel bir değişiklik göstermemiştir. Aşağıdaki grafik de bu bir iki puanlık farkların genel tabloda herhangi bir etki ortaya koymadığını net bir şekilde göstermektedir.
- MHP’nin oylarının bölgelere dağılımına baktığımızda CHP ve HDP’ye göre daha yaygın bir dağılıma sahip olduğunu tespit edebiliyoruz. Herhangi bir analize ihtiyaç duyulmadan da MHP’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde seçmen oranına göre daha düşük oy aldığını tahmin edebiliriz. Ancak, MHP’nin özellikle Akdeniz’de ve Orta Anadolu’da seçmen büyüklüğüne kıyasla daha fazla oyunu topladığı anlaşılıyor. İstanbul’da ise MHP’nin seçmen oranına göre düşük performans gösterdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
- HDP, oylarının yüzde 53’e yakınını topladığı üç doğu bölgesinde ciddi kayıplar vermiştir. Bu bölgelerde ortalama 8 puan kaybetmenin HDP gibi baraj tedirginliği yaşayan bir parti için çok ciddi ve riskli bir kayıp olduğunu belirtmek gerekiyor. HDP oylarının yüzde 18’ini aldığı İstanbul ve yüzde 10’unu aldığı Akdeniz bölgelerinde oran olarak daha az kayıp yaşamıştır. Bölge Kürtlerinin bir kısmı sandığa gitmedi, göç etmiş metropoldekiler ise daha az kayıp verdi. Bu bölümün ilk başında da belirttiğimiz gibi yaklaşık 800 bin oy kaybı yaşayan HDP bir 300 bin oy daha yitirseydi baraj altında kalacaktı. Göç etmiş olan Kürtler de Akdeniz ve İstanbul’da doğu illerindeki kadar oylarını düşürmüş olsaydı bu ihtimal gerçekleşebilecekti.
- HDP oylarının yüzde 53’ünü aldığı doğu illerinde ciddi oy kaybı yaşamıştır. Metropollerde ise bu kayıp nispeten daha az gözükmektedir. Doğu illerindeki kayıp oyların Ak Parti’ye kaymasından değil, potansiyel HDP seçmenlerinin bu sefer sandığa gitmemesinden kaynaklanmış gözükmektedir.
- MHP’nin oylarını arttırabildiği ne bir bölge, ne bir il veya ilçe bulunuyor. Oylarını belli anlamda muhafaza edebildiği ilçeler çoğunlukla zaten eser miktarda oy aldığı doğu bölgelerinde yer alıyor.
- Katılım oranında önemli bir değişim gözükmüyor olsa da, çok önemli bir rol oynamıştır. Ak Parti’ye oy verecek seçmen bir önceki seçimde sandığa gitmemişken, bu sefer MHP ve HDP seçmeni sandığa gitmemiştir. Buna rağmen doğu illerinde katılım oranı dikkat çekici biçimde düşmüş gözükmektedir.
- Ekolojik çıkarım yöntemini kullanarak tahmin ettiğimiz oy geçişlerini Sankey diyagramı kullanarak görselleştirdik. Çıkan sonuçlara göre AKP’nin oy artışı temel olarak şu sebeplere dayanıyor:
* MHP’den AKP’ye geçen seçmenler.
* Saadet ve BBP bloğundan büyük miktarda oyun AKP’ye eklenmesi.
*Geçen seçimde oy vermeyen büyük bir çoğunluğun sandığa gidip AKP lehine oy kullanması.
- İstanbul’daki geçerli oy sayısındaki muazzam artışın büyük çoğunluğunun AKP’ye eklenmesi. Burada belirleyici olan ilk defa sandığa giden seçmenlerin oyu değil Haziran’da geçersiz sayılan oylar oldu.
- Kurduğumuz modelin sonuçları haritalandırma yöntemiyle çıkan bulgulara benzerlik göstermekte. Bununla birlikte, ekolojik çıkarım modeli HDP’den AKP’ye doğrudan oy geçişinin ilk bakışta gözüktüğü kadar çok yoğun olmadığını, HDP seçmeninin katılımının düşmesi sebebiyle HDP’nin oy kaybı yaşadığını öngörüyor.
- HDP’nin oy kaybı yaşadığı ilçeler ve katılım oranının düştüğü ilçeler yüksek korelasyon gösterdiği için bu çıkarsamaya ihtiyatla yaklaştık ve olabilirliğini sınamak amacıyla ek hesaplamalar yaptık. Bu yüzden oy geçişleri grafiğini kesin rakamlardan ziyade betimleyici bir görsel olarak okumakta fayda var.
- HDP özelinde bakılınca, oylarını ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu’dan aldığı görülüyor. Kartogram Türkiye haritasını tekrar yaratırken bir önceki haritada dikkati çekmeyen bir unsura odaklanıyor: HDP, Doğu ve Güneydoğu’daki büyük ağırlığının yanı sıra, kendi oylarının çok büyük bir kısmını da İstanbul, Ankara ve İzmir’den almıştır.
- HDP’nin kaybettiği oylar ağırlıklı olarak kendi bölgesindendir. Katılımın da Haziran seçimlerinden sonra en çok Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde düştüğünü bu haritalara bakarken göz önünde bulundurmak gerekir. Hem bölgede, hem de büyük şehirlerde yaşanan düşüş iki seçim arasındaki yaklaşık 3 puanlık farkı da açıklayabiliyor. İdari sınırları gösterir Türkiye haritasının genelindeki açık mavi renk, HDP’nin ülke genelinde oy kaybının düşük olduğunu ima eden bir görüntü çiziyor. Bu durum, aslında HDP’nin üç büyük şehir ve kendi coğrafi bölgeleri dışındaki oy oranlarının çok düşük olmasından kaynaklanıyor. Tıpkı Güneydoğu’daki MHP oyları gibi, HDP’nin Anadolu’daki oyları iki seçim arasında büyük dalgalanmalar göstermiyor, çünkü hesaba katılan oy sayıları ve oranları zaten çok düşüktür.
- Ülkenin en yoksul bölgeleri ve illeri Doğu ve Güneydoğu illeridir ve bu illerde HDP hakim partiyken, Ak Parti dışında diğer partilerin buralarda varlıkları sözkonusu değil. Ekonomik haritalardaki örüntünün neredeyse 150 yıllık kalkınma ve modernleşme süreçlerinin sonucu geldiğimiz noktayı gösterdiği hatırlanmalıdır. Dolayısıyla HDP, Kürt kimliği kadar bir bakıma ekonomik geriliğin içindeki illerin ve seçmenlerin de partisidir.
- Ak Parti’nin hakim parti olduğu coğrafya kültürel kimlikleri ve göstergeleri kadar ekonomik bir geçmişin, bugünkü fotoğrafın ve geleceğe dair bir talebin de partisi olduğu görüntüsünü veriyor. MHP de benzer biçimde bu coğrafyada kendi oy kapasitesine kıyasla var olabiliyor.
- Ülkenin ekonomik gelişmişlikte ve özellikle modernleşmede mesafe almış bölge ve illerinde CHP varolabiliyor, diğer coğrafyalarda ise neredeyse yok. Yine unutulmamalı ki, Ak Parti bu coğrafyada da yüzde 40 üzerinde oy alıyor.
- Sonuçları ilçe düzeyinde analiz ettiğimizde muhalefetin ve AKP’nin net oy değişimleri arasında neredeyse 1.6 milyonluk bir oy farkı görüyoruz. Bu geçtiğimiz seçimde oy kullanmayan en az 1.6 milyon seçmenin bu seçimde oy kullandığına işaret ediyor. Diğer bulgularla birlikte ele aldığımızda bu 1.6 milyonluk oyun büyük bir kısmının AKP lehine kullanıldığını söylemek mümkün. AKP’nin kazandığı oyları sadece AKP dışı partilerin kaybettiği oylarla açıklamak ise mümkün değil.
- Haziran ve Kasım Seçimleri ilçe düzeyinde karşılaştırıldığında AKP dışı tüm partilerin kaybettiği ortalama her bir oya karşılık AKP neredeyse iki oy kazandı. Bu oran büyük seçim bölgelerinde artarken İstanbul’un ilçelerinde neredeyse üç katına çıkıyor.
- Bu genel eğilimin tersine, HDP’nin güçlü olduğu illerde, AKP dışındaki partilerin oylarındaki toplam düşüş, AKP’nin oylarındaki toplam artıştan daha fazla. Bu nedenle, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP’nin oy oranındaki düşüşü belirleyen ana unsurun HDP-AKP arasındaki oy geçişleri değil, sandığa gitmeyen HDP’li seçmen olduğunu düşünüyoruz.
- Geçtiğimiz seçimde geçersiz sayılan oylar sebebiyle AKP’nin diğer partilere oranla daha fazla oy kaybettiğini tahmin ediyoruz. Bu seçimde özellikle İstanbul’daki geçersiz oyların sayısı dramatik bir biçimde azaldı. Oy pusulalarının tasarımının değişmesine bağladığımız bu durum AKP’nin oy oranını arttırmış olabilir.
- MHP ile birlikte SP ve BBP bloğunun erimesiyle AKP’ye geçen oyların, AKP’nin oy oranındaki artışın neredeyse yarısını oluşturduğunu olası görüyoruz.
- Sonuçlarımız, kimlik siyaseti ekseninde hareket eden ve tepkisini oy verdiği partiyi değiştirerek değil ama sandığa giderek/gitmeyerek gösteren bir seçmen profili ile uyumlu gözüküyor.
© Tüm hakları saklıdır.