Rojava’nın Kobanê kentinden Türkiye’ye kaçıp Gaziantep’te yerleşen Maseud Alo, YPG adına faaliyet yürüttüğü iddiasıyla geçen eylül ayında tutuklandı. İlk duruşmada tahliye edilen Alo, mahkemenin “yurt dışına çıkış yasağı” koymasına ve avukatının çabalarına rağmen, kendisini cezaevi kapısında karşılayan Göç İdaresi ve Emniyet personelince ertesi gün sınır dışı edildi. Üstelik Alo, YPG ile savaş halindeki İslami Cephe’nin kontrol ettiği ve IŞİD’in de etkin olduğu Azez’e gönderildi. Azez’de bir süre akrabasının evinde saklanan Alo, daha sonra gizlice Kobanê’ye geçerek ölümden kurtuldu. Alo’dan sonra Gaziantep’teki eşi ve çocukları da Kobanê’ye dönmek zorunda kaldı.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Suriyeli Kürtlerden Maseud Alo, geçen yıl 16 Eylül’de YPG üyesi olduğu savıyla tutuklanarak, Gaziantep H Tipi Cezaevi’ne kondu. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde taşeron işçi olarak çalışan 31 yaşındaki Alo’nun IŞİD üyelerine yönelik istihbarat toplamak ve eylem düzenlemek adına YPG tarafından Gaziantep’e gönderildiği ileri sürüldü. Alo’nun Facebook hesabındaki YPG’yi simgeleyen paylaşımlar da delil sayıldı.
Alo hakkında, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması, 8 Aralık’ta görüldü. Alo, tercüman yardımıyla alınan ifadesinde, savaştan kaçarak Türkiye’ye geldiğini, örgütle ilgisinin olmadığını, Türkiye’deki kanunları bilmediği için Facebook’ta paylaşımlar yaptığını, telefonda akrabalarına “IŞİD’e karşı dikkatli olun” diye uyarılarda bulunduğunu anlattı. Mahkeme, duruşma sonunda Alo’yu tahliye etti. Avukatı Adnan Erol, mahkemeden, Alo’nun sınır dışı edilmemesi için yurt dışına çıkış yasağı konmasını istendi. Mahkeme de “sanığın kendi sesiyle tape kayıtlarındaki sesin mukayese edilmesi” kaydı düşerek, bu talebi kabul etti.
Bir gün sonra sınır dışı edildi
Erol’un anlatımına göre bu yasağa rağmen Alo’yu cezaevi kapısında Göç İdaresi İl Müdürlüğü ve Emniyet Yabancılar Şubesi görevlileri karşıladı. Bir gün Geri Gönderme Merkezi’nde tutulan Alo, 9 Aralık sabahı Erol’u arayarak, sınır dışı edilmek üzere polislerin eşliğinde Öncüpınar Sınır Kapısı’na götürüldüğünü söyledi. Bunun üzerine Erol, Alo’ya eşlik eden polisle görüşerek, mahkeme kararından söz etti. Polis memuru iddiaya göre “Ben kararı bilmem, elimde valiliğin yurt dışına çıkarma kararı var” dedi. Erol daha sonra Öncüpınar Sınır Kapısı’nı arayarak, Alo’nun Türkiye’de tutulmasını istedi. Ancak kapı görevlileri, “Alo hakkındaki mahkeme kararı UYAP sisteminde görünüyorsa kalır, görünmüyorsa gider” dedi. Erol, Türkiye vatandaşı olmadığı için Alo hakkındaki kararın iki üç gün gecikmeli işlendiğini söylediyse de akıbet değişmedi. Alo, aynı gün İslami Cephe’nin kontrolü altındaki Azez bölgesine gönderildi. Bu bölgede bir akrabasının evine sığınan Alo, günler sonra Kobanê’ye geçti. Alo’nun Gaziantep’teki eşi ve çocukları da Kobanê’ye döndü. Erol evrensel hukuk gereği sığınmacıların savaş bölgelerine geri gönderilemeyeceği halde sığınmacıların azaltılması için bu yola başvurulduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Nasıl Çeşme ve Bodrum sahillerinde jandarma ve polisin bilgisi dahilinde insanlar sahte yeleklerle botlara bindirilip ölüm yolculuğuna çıkarılıyorsa bu da onun karasal durumudur. ‘Gitsinler, başımızdan def olsunlar’ diye bakılıyor. Ayrıca bu insanın Kobanêli olduğu biliyor. Kobanê’ye açılan Mürşitpınar Kapısı haftada bir açıldığı halde, buradan değil, YPG ile savaş halindeki grubun içinde bırakıldı.”