Gündem

Kızı işkenceyle öldürülen Hıdır Öztürk: Mehmet ağar, Tansu çiller, Jitem kurucuları sorgulansın

Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu yarın 19 yıl önce, 17 yaşındaki kızı Ayten Öztürk’ü işkenceden tanınmaz halde bulan Hıdır Öztürk’ü dinleyecek

12 Aralık 2011 02:00

HÜLYA KARABAĞLI / T24 ANKARA


TBMM,  Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından sorgulandığı ve JİTEM tarafından öldürüldüğü iddia edilen kızı için kendi deyimiyle, “19 yıl dört ay 20 gündür ağlıyorum” diyen acılı baba  Hıdır Öztürk’le  buluşuyor.  TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan ‘Terörden  Kaynaklı Yaşam Hakkı İhlalleri’ Alt Komisyonu yarın  17 yaşındaki kızı Ayten Öztürk ’ü işkenceden tanınmaz halde  bulan Hıdır Öztürk’ü dinleyecek.  “Gözleri oyulan,  kulakları kesilen” kızını anlatırken  sicim gibi gözyaşı döken  Hıdır Öztürk, “Bir vatandaş olarak  devletime, başbakanıma, bakanlarıma  vicdanlarına sesleniyorum.  Bundan sonra babalar, analar ağlamasın. Mehmet Ağar Tansu Çiller  sorgulansın.  JİTEM tarafından işlenen faili meçhul cinayetler açığa çıkarılsın”.

Meclis İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan terörden kaynaklı yaşam hakkı ihlalleri alt komisyonu,  Abdülkadir Aygan’ın itiraflarında yer verdiği Ayten Öztürk cinayetini  babası  Hıdır Öztürk’ün ağzından dinleyecek. Babanın ‘yeşil’ ile karşılaşması,  kazının kaçırılmadan önce Tunceli Jandarma  Alay Komutanlığı’na çağrılmalarını ve  Ayten Öztürk’ün fabrika çıkışından sonraki nasıl kaçırıldığını anlatacak.


Jandarma  alay komutanı : Kızlarını getir göreyim

 Acılı baba T24’e, 19 yıl öncesini hiç kapanmayan yürek yarasıyla anlattı. Kızı Ayten Öztürk’ün  Tunceli  Gıda Fabrikası’nda çalıştığını söyleyen Öztürk,  “Hiçbir siyasi  örgütle ilişkisi yoktu. Gariban temiz kalpli, insanları seven bir kişiliği var”. Kızının kaçırılmasından önce Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı’nın kendisini makamına çağırdığını, ‘Kaç çocuğun var’, ‘Nerede görevliler’, ‘Onları görmek istiyorum’  dediğini anlatan Hıdır Öztürk, “ Onları görmek istediğini söyledikten sonra  bana  ‘Kızlarından biri  dağa gidecek’ dedi. Ben de ‘kızlarım devlet kurumlarında çalışıyor’ dedim.  Öyle bir şey yok dedim”.“Öyleyse, o zaman kızlarını getir göreyim”  dedi.  Ben de birkaç gün sonra üç kızımı alıp alay komutanına gittik.  Kızlarıma, ‘nerede çalışıyorsunuz’  gibi sorular sordu.


‘Mahmut Bey ifade ve adresi alsın’


 Alay komutanın bu sorgulamasından sonra binanın alt katına indirildiklerini ve kızlarının bir odaya alındığını anlatan Hıdır Öztürk, “Kızlarımı odaya aldılar.  O’nu ‘Mahmut Bey’e gönderindedikten  sonra sakallı ve sivil giyimli birisiyle görüştürülerek ifade ve adresimizi aldıktan sonra bizi serbest bıraktılar”.

O dönem devlet memuru olarak çalıştığını anlatan Öztürk,  bu görüşmeden sonra 27 Temmuz 992 tarihinde kızının fabrika çıkışı saatinde komşusuna oturmaya giderken kaçırıldığını, “Saat 17.30’de beyaz bir araçla bilinmeyen kişilerce kaçırıldı” diye anlatıyor.

15 gün sonra cesedi mezarlıkta


Kaçırıldıktan sonra kızı Ayten’in 15 gün sonra mezarlıkta bulunduğunu anlatan Öztürk, “Elazığ asri mezarlık civarında küçük bir çoban tarafından bulunuyor. Muhtara, ondan de yetkililere haber verilerek Elazığ Devlet hastanesi morguna kaldırılıyor”.


‘Kızımın gözleri oyulmuş kulakları kesilmişti’


Hastaneden cenazeyi tespit için aradıklarını anlatan Öztürk, “Hastaneye akın ettik. Cesedi  tanınmaz bir halde  olduğu için  çok zorlandık. Çünkü,  her türlü vahşice işkence yapılmıştı.  Budurum karşısında  20 yıla yakın bu acıyı  kalbimde ve yüreğimde  taşımaktayım”.


Annesi ayağındaki  benden  emin olamadı 


“Bu esnada tanıyamadık. Annesi ayağındaki  benden, dişini  dolduran eniştemiz bile emin olamadı. Annesi, ‘bu kızım olamaz’ dedi.  bir yandan feryat ediyor bir taraftan da, ‘kızım ne yaptı’ diye ağlıyordu.  Dışarı çıkarken çok miktarda sivil polis vardı.  Anası, ‘bu kızım olamaz’ derken bir polis, ‘O sizin kızınız. Sana benziyor’ dedi. Diğer kızlarım hemen polislere dönerek, ‘sen yapmışsın o zaman’ diye yanıt verdi”.

‘İkna olmamız için eşyalarını getirdiler’

“Tartışma sürerken ikna olmamız için kızımın özel giysilerini, kolye, yüzük, saç tokası ve eteğini  verdiler.  19 yıl dört ay 20 gündür hep ağlayan, sızlayan, ciğeri parçalanmış bir babayım.  Her gün sel gibi gözyaşı döktüm.  Cesedin parçalanmış hali, gözleri çıkarılmış, kulakları kesilmiş  bir genç kızın babası olarak  ağlıyorum”.


‘Aygan’ın itirafında kızım var’


 Basının kızının öldürülmesini gündeme taşımasına rağmen, ‘devlet  hep  seyirci kaldı’ diyen  Hıdır Öztürk,   JİTEM itirafçısı Abdülkadir  Aygan’ın anlattıklarına dikkat çekti ve “ JİTEM elemanı  AbdüllkadirAygan  tarafından  yapılan açıklamada,  ‘JİTEM’in Diyarbakır  binalarında   Ayten Öztürk’ü ün tutulduğu  hücrede gördüğünü, Yeşil  ve ekibi  tarafından  hücreden alınıp   götürüldüğüne dair açıklama yaptı”.


‘1992 yılında devlet baskısı altındaydık’


“1992’de Devlet baskısı altındaydık” diyen Öztürk,  “Telefonlarımız dinleniyordu. 10 Ağustos 1992’den itibaren  bir yere  ayak  atamaz hale geldik.  Hemşire olan Kızım Kars’a, Köy Hizmetlerinden çalışan kızım  Çankırı’ya  sürgün edildi. İzmir  ZiraatFakültesi  ikinci sınıf  öğrencisi   oğlum  polis baskısına dayanamayarak  okulu zorunlu olarak bıraktı. Yurtdışına gitti”.


‘Devletime, başbakanıma, bakanlarıma ve vicdanlarına sesleniyorum’ 


Bir  vatandaş olarak  devletime,  başbakanıma,  bakanlarıma,  vicdanlarına  sesleniyorum.  Bundan sonra babalar analar ağlamasın.  JİTEM tarafından  işlenen  faili meçhul  cinayetler  açığa çıkarılsın. 

Mehmet ağar, Tansu çiller, Jitem kurucuları sorgulansın”.