Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde AKP oylarının toplamda yüzde 10 oranında arttığını ifade ederek "Türkiye genelinde seçim sonucunu değiştirebilecek bir rakam değil. Kimse faturayı Kürt’e kesmeye kalkmasın" dedi.
Aslı Aydıntaşbaş'ın "Kürtler Evet dedi’ safsatası" başlığıyla yayımlanan (20 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Referandum sonrası Kürt’ün oyu, herkesin derdi oldu.
İktidar partisine yakın isimler, kendi propagandalarına inanmak eğiliminde oldukları için, televizyonlarda sanki Evet’ler Doğu ve Güneydoğu’da büyük bir oy patlaması yapmış gibi konuşuyorlar. Oysa Türkiye’nin Batı’sında hayal bile edemeyeceğimiz uygulama ve baskılara rağmen, HDP’nin eli kolu bağlanmış olmasına rağmen, Kürtler bu seçimde ‘Hayır’ dedi. Bu böyle biline!
Tabii tek kızdığım yandaşlar değil. Bir de Hayır’cılardan bir grup var ki, onlar beni daha da çıldırtıyor. Beyaz Türk kibiriyle konuşup “Kürtler sattı” cümlesini kuran bile var. Bu ne saçmalık. Nasılsa İzmir yüzde 68 Hayır verince “Yaşşşaaa!”, Diyarbakır yüzde 68 Hayır deyince “Tüh!” deniyor.
Yahu delirdiniz mi? Bu referandum sürecindeki en büyük şaibe, Doğu ve Güneydoğu’da yaşandı. Kanıt mı arıyorsunuz? Şehirler ve kırsal kesim arasındaki oy farkına bakın. İnsanların özgürce oy kullandığı şehir merkezlerinde HDP oyunu büyük ölçüde korumuş; kırsal kesimde, ağanın ve kolluk gücünün baskısı her saniye hissedilen küçük yerlerde, Evet’ler yükselmiş.
Örneğin güvenlik güçleri ve PKK’yle operasyonlar sonrasında aylarca sokağa çıkma yasağı uygulanan, bazı mahalleleri Google Earth’den silinen Şırnak’ta Evet’lerin, AKP’nin oylarının iki katına çıkması mantıklı mı sizce? Bırakın siyaseti, insan doğasına bile uygun olmayan bir refleks değil mi bu?
Bir de insan “Kürtler yüzünü AKP’ye döndü” demeden önce biraz araştırmaz mı ne oluyor diye? Ana akım medya, sağ olsun, Kürt’ün evi başına yıkılırken yok, yarım milyon insan göçe zorlanırken yok, vekilleri tutuklanırken, HDP’li sandık müşahitleri sapır sapır elenirken yok, sonra da “Kürtler bizi sattı!” muhabbeti yapıyor. Ayıplıyorum. (Burada Cumhuriyet gazetesini ayrı tutuyorum. Bu gazete, ezelden beri, Yaşar Kemal’in Nadir Nadi’yi arayıp Van’da Ahtamar’ın yıkımını durdurduğu dönemlerden beri hak ihlallerine duyarlı oldu. Bizim kuşak Kürt meselesini Celal Başlangıç’ın en baskıcı dönemlerde yazdığı yazılardan öğrendi.)
Urfa, iyi-kötü bildiğim bir yer. Yıllardır “blok oy” sorunu vardır: Bazı bölgelerde aşiretler tüm köy için oy verir. Yine de Urfa’da Evet’lerde büyük artış var. Merak edip bölgeyi iyi tanıyan ve yıllarca il başkanlığı yapmış HDP Urfa milletvekili İbrahim Ayhan’ı aradım. “Her seçimde yaşanan klasikler, yani açık oy, blok oy, mükerrer oy bu sefer göz göre göre oldu” diye söze başladı:
“Bizler doğru dürüst çalışma bile yapamadık. Ben koskoca Urfa’da ufak bir minibüsle dolaştım. Birçok HDP’li gözaltında. Seçim için her gittiğimiz yerde panzerler var. Halk konuşmaya bile çekiniyor. Buna rağmen oyumuzu koruduk. Ama kırsal kesime hiç gidemedik. Kırsalla ilişkimizi kopardılar. Tam bir seferberlik atmosferi vardı. Valiler, kaymakamlar devredeydi. Ufak köylerde böyle tehditler çok etkili oluyor. İnsanlar haklı olarak korkuyor.” Peki HDP’li müşahitler yok muydu? “Köylerde bizimkileri sandık binalarına bırakmamışlar” diyor.
Bu bölümü Kürt oyları üzerine kelam edenlerin özellikle okumasını istiyorum:
“Örneğin seçim günü Suruç’taydım. 20-30 kişi bir AKP milletvekilinin peşine takılmış, her sandıkta oy kullanıyorlar. Ve tüm ilçe farkında. Benim gittiğim okula öğlen 100 tane mühürsüz zarf geldi. 355 seçmen var, 405 oy çıktı. Tutanakta 240 imza var. Bazı yerlerde imzalar hep aynı. Birçok sandıkta durum böyle.”
Bütün bunlara rağmen, Doğu’daki AKP oylarında Evet’ler, toplamda yüzde 10 artış yapmış. Türkiye genelinde seçim sonucunu değiştirebilecek bir rakam değil.
Kimse faturayı Kürt’e kesmeye kalkmasın...