Gündem

'Kimler eskiden mücahitlik taslıyordu da sonra müteahhit olup köşeyi döndü, malı götürdü?'

Vahdet Gazetesi yazarlarından Mehmet Şevket Eygi: Hak sillesinin sedası yoktur; bir vurdu mu hiç devası yoktur.

26 Ocak 2015 18:41

Vahdet Gazetesi yazarlarından Mehmet Şevket Eygi, "Eski mücahidler yeni müteahhidler" başlıklı yazısında, eskiden kendisine 'mücahidim' diyenlerin, ellerine fırsat geçince mücahitlik postunu atıp  müteahhitlik şalına bürünenler olduğunu söyledi.

1960’larda, bütün şuurlu Müslümanlar kötü düzen ve sistemi çok ağır şekilde eleştirdiğini belirten Eygi, “O tarihlerde bir Müslüman’ın tağuttan ve tağutî sistemden razı olması, onu övmesi mümkün değildi” ifadelerini kullandı.

Mehmet Şevket Eygi'nin '
Eski mücahidler yeni müteahhidler' yazısı şöyle:

İslam’a ve ümmete en büyük zararı, dünün mücahitleri, bugünün gözü para hırsıyla dönmüş haram yiyen bazı müteahhitleri veriyor. 

1960’larda, bütün şuurlu Müslümanlar kötü düzen ve sistemi çok ağır şekilde tenkit ediyordu.  O tarihlerde bir Müslüman’ın tağuttan ve tağutî sistemden razı olması, onu övmesi mümkün değildi. Gerçi bazı gafiller vardı ama onlar elden geldiği kadar uyarılmaya çalışılıyordu.

Köprülerin altından sular aktı ve eskinin düzen bozuktur diye haykıran yırtınan bazı radikal mücahitleri, akıl almaz bir metaformozla müteahhit oluverdiler.   Kötü düzen cici oluvermişti. Birtakım mezhepsiz ilahiyatçılardan bozuk fetvalar aldılar, vaktiyle küfür düzeni dedikleri sistemin haram gelirlerini, rantlarını ganimet olarak toplamaya başladılar.

Fetvanın meali şuymuş: Kötü düzenlerde kötü işler yapılabilir, Şeriatın haram dediği gelirler elde edilebilirmiş… Bu, Rahmanî bir fetva mıdır, şeytanî bir fetva mıdır?

İslam’da cihad esnasında ganimet toplamak vardır ama bu sadece küffar ile yapılan cihatta olur ve gayr-i Müslimler’den alınır. Dinimizde Müslümanlar’dan  ganimet toplamak yoktur. Bizim bazı eski mücahidler, yeni müteahhidler Müslümanlar’dan yüklüce ganimet toplamaya başladılar.

İhalelere fesat karıştırdılar… Yapılaşmaya açık olmayan araziyi yapılaşmaya açarak yüklü komisyonlar aldılar…

Hayır hayır, sakın beni kınamayınız. Bendeniz namusuyla hizmet verenlere çamur ve iftira atmam. Namuslu hizmetkârlara, bürokratlara, sorumlulara tükürmek, rüzgara tükürmek gibi olur. Temizlerin ellerinden öperim.

İddiam şudur: Eskiden mücahidim diyen, sonra eline fırsat  geçince mücahitlik postunu atıp  müteahhitlik şalına bürünenler vardır. Yalan söylüyorsam, iftira  atıyorsam, ayıp ediyorsam bendenizi uyarsınlar.

İslam’a, ülkeye, halka hizmet ederken haram yemeyen, rant ve  ganimet devşirmeyen, yolsuzluk yapmayan tertemiz dürüst şeffaf kimselere hürmet ediyorum. Elbette onları tenzih ederek yazıyorum. Onların bir yarası yok ki, yazılarımdan gocunsunlar.

Eskiden mücahitlik taslayıp bilahare müteahhit olanlar hakkındaki en ağır yazıyı “Allah Belanızı Versin!” başlığıyla bu fakir yazmışımdır. Bu yazımı fikriyet sitesi almış, birtakım şerhler yapmış, arzu edenler internetten indirip okuyabilir. (fikriyet.com Mehmet Şevket Eygi)

Kimler eskiden mücahitlik taslıyordu da sonra müteahhit olup köşeyi döndü, malı götürdü? Bu konuda isim vermekle vazifeli değilim. Bendeniz naçiz bir yazarım, savcı hakim cellat değilim. Bu memleketin savcıları var, onlar arasınlar bulsunlar adalete teslim etsinler.

Dünya adaleti böylelerinin hakkından gelemiyor mu? Dava bütünüyle Mahkeme-i Kübra’ya kalır…

Hem, kimse dünya adaletinden paçamızı kurtardık demesin; bildiğimiz adaletin dışında tokatlar, silleler adaleti vardır. Adaletin pençesinden kurtulduklarını sananlar onlardan korksun. Ansızın sessizce gelir o dehşetli tokatlar, silleler… “Hak sillesinin sedası yoktur; bir vurdu mu hiç devası yoktur.”