Yeni Şafak Gazetesi yazarı Cem Küçük, 22 Temmuz operasyonunda gözaltına alınan bazı polislerin itirafçı olduğunu ileride sürdüğü 'İtirafçılar canınızı yakacak!' başlıklı yazısında, hükümeti düşürmeye yönelik yazışmaların ortaya çıkarıldığını yazdı.
Cem Küçük'ün 31 Temmuz 2014 tarihli Yeni Şafak gazetesinde 'İtirafçılar canınızı yakacak!' başlıklı yazısı şöyle:
Çetenin emniyetteki şovlarını hep birlikte izliyoruz. Daha ne kadar tuhaflaşabilirler derken yeni numaralarla karşımıza çıkıyorlar. Geçmişte skandal davalarla hukuku katleden paralel yapının adamları imamlardan ve Pensilvanya'dan gelen emirle zıvanadan çıkmak üzereler. Ellerindeki medyayla davayı dramatize ederek, dini alet ederek kendilerine haksızlık yapılıyormuş havası veriyorlar.
Artık 'game over'. Avukatların davayı sulandırmak amacıyla yapmadıkları kalmadı. Casuslukla ilgili sorulan sorulara polisler cevap dahi veremedi. Nedense polislerin bir kısmının verdikleri cevaplar birbirinin aynısı. Üstelik sanık avukatları iki gün önce sabah saat 09.00 yerine 11.30'da mahkemeye gelerek sorguyu saatlerce geciktirdiler. Her oturumda 'reddi hakim' talebinde bulunmaktan vazgeçmeyen, usule ilişkin birçok itiraz dile getiren, süreci uzatmak için sorguya da zamanında gelmeyen zanlı avukatlarının bu talebi 1. Sulh Ceza Hakimi İslam Çiçek tarafından, 'işlemlerin hızlı yürümesi ve daha fazla gecikmeye neden olunmaması için' kabul edilmedi.
Sorguları bayram sonrasına kadar uzatmak isteyen avukatların planı işe yaramadı. Eğer sorgular bayram sonrasına kalsa 'Bakın gördünüz mü, işler yürümüyor' diyeceklerdi. Tabii paralel yapının bu tür ince olaylarını bilmeyen yok. Herkes şerbetli. Sözde Tevhid-i Selam örgütü soruşturması kapsamında Başbakan ve bakanlar ve MİT Müsteşarı dahil binlerce insanı dinleyip casusluk faaliyetinde bulunan polislere yönelik operasyonda paralel yapı, sorguyu yapan Hakim Çiçek'i pasifize etmek üzere bir plan hazırlamıştı. Sorguyu uzatmak isteyip kendi hakimlerine denk getirmeyi planlıyorlardı ama işe yaramadı. Yaramazdı da.
Polis şefleri geçmişte yaptıkları bazı işleri izah edemiyorlar. Birçok insanı sözde Selam Tevhid Örgütü kapsamında dinlediler. Ama kimi polisler suçu savcılara atarken, kimi de üç beş ismi dinlettirdiğini, geri kalanları bilmediklerini söylediler. Yersen. Devletin ya da yasanın verdiği yetkiyle değil, abilerinin, imamların verdiği talimatla hareket edersen olacağı bu. Elbette bu işin içindeki savcı ve hakimleri de unutmamak lazım. Polisler bu işlerde yalnız değildi. Mutlaka sıra onlara da gelecek.
Geçmişte birçok dava bilindiği üzere yurtdışında gelen bir e-postayla başlıyordu. Adı, kimliği belli olmayan bu kişiler ihbarda bulunuyorlardı. Polisler hemen savcının talimatıyla harekete geçiyorlardı. Mahkeme safhasında bir de 'gizli tanık' uygulaması vardı. Dijital deliller ya da kanıt uydurma paralel yapının mahir olduğu işlerdi.
Paralel yapının son beş yılda o kadar çok hukuksuz, dayanaksız davası var ki, nereye baksanız elinizde kalıyor. Casusluk ve resmi evrakta tahrifat yapan çetenin canını en çok yakacak olanlar itirafçılar olacak. Daha önce bu köşede çok yazdım. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri başlayınca bir şekilde paralel yapıya dahil olmuş ama pişmanlık duyan devlet görevlileri hükümete birçok mektup yazdılar. Bazı polis, savcı ve hakimler bu çetenin faaliyetlerini açık açık yazdılar. Aşağıda yukarıda 100'den fazla böyle mektup var. Çete her ne kadar inkar etse de bu itiraflar sayesinde bütün yaptıkları gün yüzüne çıkarılıyor.
Gözaltına alınan polisler arasında da itirafçı olanlar var. Yapılanları birer birer anlattılar. Bizim şu an gördüklerimiz işin çok küçük bir bölümü. Geri kalan detaylar ortaya çıktığında tehdidin büyüklüğü daha çok ortaya çıkacak. Sildikleri dosyalar uzmanlar sayesinde geri getirildi. Hatta paralel polislerin hükümeti düşürmeye yönelik yazışmaları bile ortaya çıkarıldı. Daha neler var neler.
Türkiye'yi rehin almak isteyen bu yapının bütün unsurları birer birer çökertileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Bunlar ağır ağır ama ciddi temizlik sağlanarak yapılacak. Çeteye destek verenler de unutmasınlar ki suç ortağı olurlar. Bu da yardım ve yataklığa girer. Bunların okullarına çocuklarımızı göndermemek, işyerlerinden alışveriş yapmamak lazım. Gerçi zaten toplum nazarında sıfır itibarları var. Halkın vereceği destekle daha çabuk tasfiye olacaklardır.
Ortada şöyle bir durum daha var: Paralel yapının devlet dairelerinde, üniversitelerde, iş dünyasında bulunan elemanları yavaş yavaş saf değiştirmeye ve hükümet tarafına geçmeye başladılar. Kimi olduğu gibi kripto hale geldi. Hatta kimliklerini gizlemek için cemaate küfredenler bile var. Bu kişiler hakkındaki gerekli bilgi devletin istihbarat havuzunda var.
Yukarıda dediğim gibi itirafçılar bu konuda çok yardımcı oluyorlar. O yüzden çözülme daha çabuk olacaktır. Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit olan bu yapı artık son günlerini yaşıyor. Her geçen gün daha da marjinalleşecekler. Milletin yüzüne bile bakamayacaklar. Kendi yalanlarında boğulup gidecekler. Bu ülke için ne gibi haince planları varsa, hepsini bire bir yaşayacaklar. Başkalarına yapmak istedikleri şeyler, şimdi kendi başlarına geliyor. Ne diyelim, Allah kurtarsın!