Gündem

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Taşeron olma

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye'nin iç işlerine karışmaması gerektiğini yineledi.

13 Ağustos 2011 03:00

T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye'nin iç işlerine karışmaması gerektiğini yineledi. Başbakan'ın "Sabrımızın sonuna geldik" açıklamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Tehdit ve şantaj söylemi geliştirmemeli" dedi.


Kılıçdaroğlu, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvasını ziyaret etti. Yuvaya gelişinde müdire Emel Alanyalıoğlu tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, ayağına galoş geçirerek, ilk önce 0-2 Yaş Bebek Ünitesini gezdi.


Alanyalıoğlu'nun ünite hakkında bilgi verdiği Kılıçdaroğlu, burada çocukları kucağına alarak sevdi. Bebeklerle fotoğraf da çektiren Kılıçdaroğlu, onlara oyuncak dağıttı. Kılıçdaroğlu, daha sonra yürüyerek geçtiği 0-6 yaş Özürlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ni gezdi.


7-12 yaş arası çocukların bulunduğu Sevgi Evleri'ni de gezen Kılıçdaroğlu'na, ziyareti sırasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, Süleyman Çelebi'nin de aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri, CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin ve diğer ilgililer eşlik etti.



Dış politika


Ziyaret sonrası basın mensuplarının güncel konulara ilişkin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, emekli Büyükelçi İnal Batu'nun, "Baas rejimine yakınlık duymak CHP'ye yakışmaz" dediğinin hatırlatılması üzerine, bütün ülkelere, Ortadoğu halklarına özgürlük ve barış gitmesini istediklerini söyledi.


Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:


"Biz hiçbir ülkenin yönetimine ve rejimine destek vermiyoruz. Konunun saptırılmaması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti, kendi komşusunun içişlerine karışmamalı. Tehdit ve şantaj söylemleri geliştirmemeli. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye, kendi bölgesinin lider ülkesi olacaksa, lider ülke gibi davranmalı ve buna uygun politikalar geliştirmeli. Elbette ki o ülkelere karşı gözü kapalı olmamalı, elbette ki o ülkelerdeki sorunları, izlememek gibi bir tutum takınmamalıdır. Ülkenin içişlerine bakmalı, tutumunu takınmalı, söylemini geliştirmeli ama bunun Türkiye'ye yakışır bir tarzda olması lazım. 'Sabrımızın sonuna geldik. Buyurun bundan sonra ne söyleyeceksiniz?' Biz bu söylemin hatalı olduğunu söyledik."


Türkiye kendi komşularıyla ilgili olarak bir politika geliştirecekse, bu politikayı özgür iradesiyle geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu politika, batının egemen güçlerinin dayattığı bir politika olmamalı. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye'nin kuruluş iradesine yakışmıyor. Bütün mazlum ülkeler Türkiye'yi örnek almışlardır. Şimdi biz mazlum ülkelere örnek olmak yerine egemen ülkelerin taşeronluğuna soyunuyoruz. Bu doğru değildir. Biz şu veya bu rejime değil, biz demokrasiye, özgürlüğe, insan haklarına saygı duyan her rejimi destekleriz. Bunlara destek vermeyenlere de destek vermeyiz" şeklinde konuştu.


Suriye ile ilgili hükümetin politikalarını destekleyen açıklamaların olduğu hatırlatılan Kılıçdaroğlu, herkesin kendileri gibi düşünmek zorunda olmadığını belirterek, "Bizim düşündüklerimiz belli, defalarca söyledik" dedi.



Tutuklu milletvekilleri


CHP milletvekillerinin, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ile Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal'ın da sanıkları arasında bulunduğu ikinci "Ergenekon" davasına destek vermek üzere Silivri'ye gitmesini nasıl değerlendirdiği sorulan Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin desteğinin devam ettiğini ve her zaman devam edeceğini söyledi.


Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman yargılama yapılmamasını söylemediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:


"Bizim üzerinde özenle durduğumuz bir nokta var. Yargılamalar hukuk sistemi içinde, hukukun üstünlüğü kuralları içinde yapılmalı. Yargılamaların, 12 Eylül ürünü olan özel yetkili mahkemelerde yapılmaması lazım. Herhangi bir yurttaşımız suç işlediğinde veya böyle bir sanık durumuna düştüğünde kendisi özel yetkili mahkeme tarafından alınır, dosyaya gizlilik kararı konulursa, avukatı dahil niçin içeri alındığını bilmez. Bu doğru değildir. 21. yüzyıl Türkiyesine ortaçağ yöntemlerine uygun bir yargılama sistemi yakışmıyor. Bu nedenle 'özel yetkili mahkemeler olmasın, kaldırılsın' dedik. Biz bu tür yargılamalara karşı çıkıyoruz. Bu davaları yakından takip ediyoruz. Orada iki milletvekili arkadaşımızın olmasının ötesinde, biz evrensel hukukun Türkiye'de çalışabileceği, demokrasinin egemen olduğu bir ülke istiyoruz."


Kılıçdaroğlu, "Aynı süreç, Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili başlamış durumda. Bununla ilgili aynı şeyi mi düşünüyorsunuz?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:


"Biz herkes için düşünüyoruz. Biz kim haksızlığa uğradığını söylüyorsa, hukuk eğer gerçek anlamda çalışmıyorsa, üstünlerin hukuku çalışıyorsa, biz onlara karşıyız. Bu davanın a kişisiyle b kişisiyle, a konusuyla b konusu olması çok önemli değil. Önemli olan hukukun üstünlüğünün her ortamda savunulmasıdır."


Balbay'ın dün yapılan duruşmada milletvekili yemini etmesini değerlendirmesi de istenen Kılıçdaroğlu, "E güzel. Demek ki yeminin sadece TBMM'deki kürsüde olması gerekmiyor. Sayın Balbay, bir başka kürsüde de sanık kürsüsünde yemin etti" dedi.


Bu yeminin geçerli olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, bunun geçerli olmadığını ve yeminin parlamentoda edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.