CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski Başbakan Bülent Ecevit'e yönelik "El pençe divan duruyor" sözlerine "Ecevit'e dil uzatana biz "dur" deriz; önce sen ağzını yıka sonra Ecevit'e dil uzat" karşılığını verdi.
Bir çiftçi eşinin kendisine gönderdiği mektubu okuyan Kılıçdaroğlu, "Çiftçinin en çok kullandığı şeker gübrenin fiyatı iki sene önce 400 liraydı şimdi 800 lira. Biz emeğin yanındayız, kim malı götürüyorsa da onun karşısında dururuz" diyerek tepki gösterdi.
ABD'li lobi şirketlerine hükümet tarafından 76 milyon 965 bin 507 dolar ödeme yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sonra gelecek lobi şirketleri de beni kandırdı diyecek. Fakir fukaranın parasını ödedin. Bir kabile reisi her önüne gelen tarafından kandırılıyorsa o kabileyi yönetemez" ifadesini kullandı. CHP lideri, vaytandaşlara, "Sürekli kandırılan birine oy vermeyin!" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun gündeminde yüksek faiz ücretleri de yer alıyordu. Mazot fiyatının iki yıl önce 3.5 lira olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, bugün 4 lira 80 kuruşa satılmasını örnek gösteren Kılıçdaroğlu, son olarak Erdoğan'a, "Faize karşıyım' diyorsun, faizi neden indirmiyorsun?" diye sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Deniz Baykal kararlılığın ismidir. Bütün dualarımız Deniz beyle birlikte.
Enis Berberoğlu, İstanbul Milletvekili. Geçmişi başarılarla dolu bir milletvekili. Önemli bir gazeteci. Olmayan bir suçtan ceza kesildi kendisine. Olmayan bir suçtan casusluk iddiası ile karşı karşıya kaldı. Bozulmuş kararın tutukluluğu olur mu? Yargının adalet bağlamında ciddi bir ivme kaybettiğini biliyorum. Bunu ben söylemiyorum. Saygıdeğer yargıçlar söylüyorlar.
Anayasa Mahkemesi'nin AİHM kararı çıkmadan önce adaleti dağıtması lazım. Artık görev yargının elindedir. Yargı adaleti dağıttığı sürece toplumda kaybettiği itibarı kısa sürede kazanacaktır. 80 milyon her birimiz adaleti, hakkı ve hukuku savunduğumuz zaman bu ülkeye er geç adalet de hak da hukuk da gelecektir. Geciken adalet en büyük adaletsizliktir. Masum insanların hapiste olması bizim içimize sindiremediğimiz bir tablodur.
Ecevit polemiği
Siyaset kurumunda az önce Deniz beyden söz ettik. Deniz bey önemli isimlerden bir tanesi. En zor dönemlerde bile demokrasiyi savunmuş. Demokrasi kahramanı olarak toplumun belleğinde yer alır. Bunlardan birisi de rahmetli Bülent Ecevit'tir. Bülent Ecevit gerek siyasete başladığında gerek başbakan olduğunda ülkenin çıkarlarından yana politikalar oluşturmuştur. "Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen" diyen Ecevit. Kıbrıs'ta barışı sağlayan kişidir Bülent Ecevit. Ambargo sürecinde dik duran kişidir. Afyon üreticilerine sahip çıkmıştır. Siz ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğuında otururken Ecevit'e dil uzatırsanız sana deriz ki, "Önce sen ağzını bir yıka ondan sonra Ecevit'i ağzına al".
Ebediyete intikal edenlerin arkasından sadece rahmet okunur. Müslümanlıkta böyle bir şey yoktur. Rahmetli Ecevit ne yaptı? Cebini mi doldurdu, devleti mi soydu? Onurlu ve dik durdu, ülkesinin çıkarlarını sonuna kadar savundu. Bir fotoğraftan çıkıp onu eleştiriyorsunuz. İnsanda biraz insan olma duygusu olur. Askerin başına çuval geçirilirken bu beyefendi neredeydi acaba? Gazeteciler soruyor; Nota verecek misiniz? 'Müzik notasından mı söz ediyorsunuz' dediler. Korktu, elini dahi kaldıramadı. Ecevit'e gelince kapı gibi dil var.
Ege adaları işgal altında. Senin milliyetçiliğin mangal milliyetçiliğidir. Bize ait adalar işgal ediliyor, beyefendiden tık yok. Yok öyle kolaycılık. Kim olursa olsun. Ecevit birisinin dizinin dibine mi çöreklendi? Sen o fotoğrafı unuttuğumuzu mu sanıyorsun. Bunun meşhur bir danışmanı vardı fındıkçı. 'Bunu kullanın sakın deliğe süpürmeyin' dedi. 'Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti değildir' diyor ama sen özel olarak mücadele ediyorsun. Biz de sen kabile devleti yapma diye mücadele ediyoruz. Kabile devleti dış dinamiklerin savurduğu devlettir.
Millet aç sen saraylarda yaşayacaksın. Her gece de ayrı bir odada yatacaksın korkudan. Yasakların, yolsuzluğun ve 9 milyonun yoksul olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Bunun adı kabile devletidir. Kabile reisi diyor, bu kanun isteseniz de istemeseniz de çıkacak. Kim diyor? kabile reisi diyor. Bir de reisin elemanları var. Kendi partisinin milletvekili. Kimse demiyor, bizim de bir irademiz var. Bunun adı kabile devletinin kabile reisi. Millet sizi buraya 19 Mayıs hareketleri yapın diye mi gönderdi yoksa milletin çıkarlarını koruyun diye mi gönderdi.
Tutturmuş bizim 1500 silaha ihityacımız var. Kabile reisini korumak için.
O kendi can ve mal güvenliğini korumak için Amerika'ya 'bana 1500 silah ver. Korumalara vereceğim' diyor.
Amerika ile ilişkileri düzeltmek için dünyanın parasını verdiler oradaki lobi şirketlerine. Hepsini kuruşu kuruşuna çıkardık. Lobi şirketlerine 76 milyon 965 bin 507 dolar. Yaklaşık 77 milyon dolar para lobi şirketlerine ödendi. Lobi şirketleri de beni kandırdı diyecek. Fakir fukaranın parasını ödedin. Bir kabile reisi her önüne gelen tarafından kandırılıyorsa o kabileyi yönetemez. Biz onun için Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışacak, tarafsızlığını koruyacak birinin o koltuktan oturmasını istiyoruz. O kişiye hiç kimse bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır diyemez.
Sevgili işçi kardeşim sana sendikan dahi sahip çıkmazken CHP'nin Genel Başkanı sahip çıkıyor. Çünkü biz emeğe ve alın terine sahip çıkıyoruz. Kim alın teri dökmüşse bizim başımızın üstünde yeri vardır. İşçi arkadaşlarımı düşünün 4 aydır maaş alamıyorlar. Bunların yatacak yeri yok. Greve de çıkamıyorlar OHAL var.
Çiftçi eşinden gelen mektup
Bir çiftçi eşi bana bir mektup verdi: Sayın Kılıçdaroğlu ben çiftçi eşiyim, sizden ricam çiftçilerin sessiz çığlıklarının sesi olmanız. Her türlü zarar ettik. Bankalardan kredi çektik. Yine olmadı. Biz çiftçiler bankaların esiri olduk. Avukatların eline düştük. Traktörlerimiz, evlerimiz hacizli. Şimdi de hapislere düşeceğiz. Bizim suçumuz ne? Çaresizim, tek çarem sizsiniz. Çiftçilerin banka borçlarına bir kolaylık gelsin. Erteleme için de bizden 5-6 bin lira para isteniyor. Biz ne yapacacağız? Biz çiftçiler yok olursak bütün ülke yok olur.
Çiftçinin en çok kullandığı şeker gübrenin fiyatı iki sene önce 400 liraydı şimdi 800 lira.
Biz emeğin yanındayız, kim malı götürüyorsa da onun karşısında dururuz.
Ne olacak çiftçinin, tır, kamyon şoförünün hali. İki sene önce mazot 3.5 liraydı. Bugün 4 lira 80 kuruş. Ne olacak çiftçinin, tır, kamyon şoförünün hali. Sen de sandığa gittiğinde sen beni perişan ettin ben de seni perişan edeceğim. Sana oy yok diyeceksin.
Bir kanun görüşülüyor torba kanun. Tütüne, araçlara zam yapan kanun. 3 mobil telefon şirketinin 5 milyar liralık borcu siliniyor. Bunlar kar ediyorlar ama devlete ödemeleri gereken 5 milyar lirayı ödemiyorlar. Bütün masraflar çiftçilerden alıyorlar. CHP iktidarında 4 milyar 300 milyon liralık borcu da faizi de sileceğim. Nohut, pamuk ithal ediyoruz. Bizim neyimiz eksik.
Sırbistan'dan 5 bin ton et ithal edeceğiz. Kozaklı'dan dönerken Kırşehir'e uğradık. Bir vatandaşımızın taziyesine. Bana küçük bir not verildi. İthal etin girmesini istemiyorlar. Sırbistan'dan et alacağız. Bizim aklımıza Sırbistan kasabı geliyor. Katleden bir Sırp. Miloseviç hapiste. Onunla tokalaşıyorsun. Bu etin saraya gitmesi lazım. Bunlar besmelesiz kesildi. Adam kul hakkı yemeye alışmış zaten. İşçi asgari ücrete mahkum edildi. Peki kazanan kim? Faiz lobisi alıyor.
"Zamanında 'Ortadoğu bataklığına girmeyelim' dedim"
Ortadoğu kaynıyor. Biz zamanında 'Bu Ortadoğu bataklığına girmeyin' dedik. Bizi Esadçı ilan ettiler. 'İdlib'e gidilmelidir ama gelen her şehidin sorumlusu sizsiniz' dedim. Ortadoğu bataklığına sen sokmadın mı? 5 soru sordum, 'Bunları bir düşün' dedim.
Bir gece ansızın dost olan Suriye düşman oldu. Esad'ın dostuydun nasıl oldu da birden bire düşman oldu? Kimin zamanında Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda kaldın? Suriye'ye girecek ve Şam'daki Emevi Camiinde namaz kılacaktık. Nasıl oldu da tam tersi gerçekleşti? 4 milyon Suriyeli burada namaz kılıyor. Türk askerinin İdlib'e girme ve Êsad'ın yanında yer alma stratejisi kime ait?