T24
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 'kaybolmasının' ardından Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın izin vermesine rağmen konsolosluk binasının 5 gün sonra aranmasına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Kılıçdaroğlu, "Neden 5 gün beklediniz, kim size talimat verdi" diye sordu.
CHP Genel Başkanı'nın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın öne çıkan bölümleri şöyle:
-Kaşıkçı'nın nişanlısı telefon ettiğinde Yasin Aktay ne yapıyor? Sözleriyle okuyorum, "Bizim istihbaratı da, emniyet güçlerimizi de, Cumhurbaşkanı'nın ofisini de bilgilendirdim." Yani, herkese bildirdim diyor. Kısa bir süre içerisinde kısa sürede bütün makamlar haberdar oldular, hemen gereken tedbirler alındı" diyor. Havaalanında kuş uçsa tespit edilecek bir noktaya gelindi. Kaşıkçı çıkmadı, nişanlısı herkese haber verdi, öyle bir noktaya geldik ki. Güzel.
-5 Ekim, dünya medyası yazıyor içeride öldürüldü diye. MBS, Bloomberg'e açıklama yapıyor, Başkonsolosluk'ta Türkiye'nin arama yapmasına izin verilebilir. Peki arama ne zaman oluyor? 10 gün sonra.
Birinci soru: Neden 5 gün beklediniz, kim size talimat verdi?
İkinci soru: Konsolosluğun konutunda da arama yapılacak. 16 Ekim'de. Şu garip işe bakın, konsolos elini kolunu sallayarak Suudi Arabistan'a gidiyor. Niçin müdahale edilmedi? Hunharca işlenen cinayetin faili ya da tanığı; neden serbest bırakıldı. Dokunulmazlığı var diyorlar, hikaye!
-17 Ekim'de başdanışman açıklama yapıyor. "Olayı fazla deşelemeden" diyor. Yav ortada cinayet işlenmiş, masum bir insan öldürülmüş. Nasıl oluyor da deşelemeden bir şeyler yapıyoruz.
-Kaşıkçı'yı öldürmek amacıyla ekip geliyor, konsolosluğa yerleştiriliyor. Öldürülüyor. Dünya medyasına yansıyor. Ne oluyor arkasından? Öldürenlerin tamamı, elini kolunu sallayarak Türkiye'den ayrılıyor. 15 kişilik timden 13 kişi, 18:30 ve 22:45 saatlerinde kalkan özel jetlerle, 2 kişi ise tarifeli uçakla gitti deniyor. Katiller herkesin gözünün önünde, uçağa binerek Türkiye'den ayrılıyor.
-Ne diyordu Yasin Aktay BBC'ye yaptığı açıklamada: Bütün makamlar haberdar oldular. Kuş uçsa tespit edilir. Kuş değil, katiller uçtu. Bu, şu anlama geliyor. Türkiye, ahır devletine, bir çadır devletine dönmüştür. Bu, gelip Türkiye'de cinayet işleyebilirsiniz, kimse size dokunmaz demektir.
-Bugün beyefendi diyor ki, failler İstanbul'da yargılansın. Beyefendi, onlar senin gözetiminde ve himayende yurtdışına çıktı.
-Para yüzünden Kaşıkçı'nın katillerini serbest bıraktılar.
-Tek adam rejiminde üniversiteler bilgi üretmez noktaya geldiler. Devleti yönetenlerin yalan söylemeye hakları yoktur. Erdoğan 13 Ekim'de, "Türk üniversitelerinin tarihlerinin en güçlü, en özgür, en bağımsız dönemini yaşadığını biliyoruz" diyor. Zaytung haberi değil bu.
- Erdoğan 19 Ekim'de "Türkiye'nin 500 üniversite arasında esamesi okunmuyor. Demek ki bir şeyleri ihmal ettik" diyor. Beyefendi hala kandırılıyorsunuz farkında mısınız? Beyefendi seni PKK kandırdı, FETÖ kandırdı; yaptığın her şey yanlış.
-Gittiğiniz her yerde "AK Parti iktidarı yolsuzluk, pahalılık, işsizlik, israf, adaletsiz, tefecilere hizmet eden iktidar demektir" deyin.
-Bugün pasaportuna el konulan akademisyenler varsa, sen dünyanın her yerinde üniversitelerimiz özerk desen ne olur? Anca alay konusu olursun!”
-Eren Erdem niye hapiste? Hem gazeteci hem eski milletvekili. Niye hapiste? Kaçabilirmiş. Dokunulmazlık kaldırılırken defalarca gitti geldi. Osman Kavala hangi gerekçeyle hapiste? İddianamesi yok. Trump'ın Merkel'in mi araması lazım? Brunson telefon etsin bence. Sesini özlemişlerdir.
-Avukatlar hapiste, en acısı da 3. Havalimanı işçileri hapiste. Havalimanı CEO’su işçilerden özür diliyor, onlar haklıdır diyor. Ama işçiler hâlâ hapiste. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor!