CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin istifalar ve Erdoğan Bayraktar’ın açıklamaları ile ilgili soruya "Sayın Erdoğan Bayrtaktar delikanlı gibi davrandı. İnandığını şeyleri söyledi. ’Başbakan’ın verdiği talimatları yerine getirdim. Eğer o talimatlar yanlışsa, yolsuzluğa kaynaklık yapıyorsa, önce yargılanması gereken, istifa etmesi gereken kişi Erdoğan’dır dedi. Bir Karadenizli, delikanlı gibi davrandı." dedi.
İkinci Dalga operasyonu ile ilgili soruya ise Kılıçdaroğlu "Yolsuzluk nerede yapılırsa üzerine kararlılıkla gidilmesi lazım. Bu ülkede 76 Milyon yurttaşın bu devlette hakkı vardır, payı vardır. Herkes vergi veriyor bu ülkeye. Dolayısıyla yolsuzluklara karşı bütün yurttaşların duyarlı olması lazım. Varsa bir yerde yolsuzluk onu üzerine devletin yetkili organlarının kararlılıkla gitmesi gerekir. Hükümetinde yapması gereken bu işin önünü açmaktır." şeklinde cevap verdi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CNNTurk’te Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında soruları yanıtlıyor. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
'Bu bir devlet krizi'
“Bunu bir devlet krizi olarak tanımlayabiliriz. Anayasada güçler ayrılığı ilkesi var. Yasama ve yürütmenin kavgasını görüyoruz burada. Geldiğimiz noktada daha önce yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun bir şekilde kapatılmasına yönelik yürütme organının çabasını görüyoruz.”
'Cumhuriyet tarihinde bir ilk'
“Yürütme organı ucu kendisine dokunduğu için bu konuyu kapatmaya çalışıyor. Ben bunu ilk duyduğumda Allah kimsenin başına vermesin dedim. Gerçekten acı bir olay. Ben 27,5 yıl kamuda çalıştım, böyle bir olaya hiç tanık olmadım. Yolsuzluk olaylarına tanık oldum ama böylesi bir olaya tanık olmadım. Cumhuriyet tarihinde de bir ilk olabilir. Ben olayı iki parçalı görüyorum. Bir ortada bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu var. Operasyon kime karşı yapılır? Çeteye karşı. Yasadışı bir örgüte karşı polisin yaptığı yargı destekli bir operasyon. Bu birinci aşama. Bu aşama sayın başbakana ulaştığında ben başbakandan kimse olaya müdahale etmesin, gerçekler ortaya çıksın, istersen benim oğlum, isterse babam olsun yolsuzluk ortaya çıksın demesini beklerdim. Bunu deseydi hiç kimse bir şey söyleyemezdi.”
'Evde bu kadar para tutulmaz'
“Kendisinden, çocuklarından, bakanlarından kaygı duymaya bir başbakan benim dediğim gibi davranırdı. Olay ortaya çıktığı gün üç bakan programını iptal etti ve Ankara’dan ayrılmadı. Eğer bir bakan endişe duymuyorsa programına devam ederdi. Ardından polisler görevden alınmaya başladı. 11 yıldır siz görevdesiniz. Bu polisleri kim atadı, siz atadınız. Biz yolsuzluk çıktı diye sevinmiyoruz, tam tersine üzülüyoruz. Neden devlette bu oluyor, olmaması gerekiyordu. Ben sayın başbakana sordum, bir bankanın genel müdürünün evinden milyonlarca euronun ortaya çıkması çetenin işi mi? Ben kamuya Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı aylıktan çok daha fazlasını alarak başladım. Benim çocuklarım da ortada Tayyip Erdoğan'ın çocukları da ortada. 'Efendim her evde para bulunur.' Hayır efendim evde bu kadar para bulunmaz. Bu halkın aklıyla alay etmektir. Ben soruyorum, kimin evinde bu kadar para bulunuyor?”
'Banka müdürü evde para mı saklar?'
“Bir bankanın genel müdürü bu para kara para değilse gidip evinde ayakkabı kutusunda mı saklar. Gidip bankaya yatırır. Halkbank imam hatip okulu yapacaksa gider resmi olarak yapar. İMKB pek çok yerde okul yaptı. Kimse de itiraz etmedi.
'İhbar mektubu MASAK'a da gitmiş'
Adli Kolluk bizim ülkemizde yok. Adli Kolluk kurulmalı. Bir üste haber vermek demek bir kere güçler ayrılığına aykırıdır. Bu operasyon 14 ay önceye dayanıyor. O ihbar mektubu MASAK’a da gitmiş. Ben buradan soruyorum, hırsıza haber verilip operasyon mu yapılır? Kamuda çalışan herkes şunu çok iyi bilir, bu tür operasyonlar gizlidir. Savcı yargıçtan izni alır. Polis bile nereye gideceğini, kimi alacağını son anda öğrenir.
'Deniz Feneri davasında bunu gördük'
Bu süreci, içişleri bakanının oğlu da işin içinde, haber verirseniz operasyon çöker. Deniz Feneri davasında bunu gördük. Çıkış yolu yine yargıya düşüyor. Danıştay’a yönetmelik değişikliğiyle ilgili dava açıldı. Savcı yasaya bakıyor, polis yönetmeliğe bakıyor. Yargının süratle yürütmeyi durdurma kararı alması lazım. Bir gün bile geciktirmemesi gerek. Cumhurbaşkanına düşen çok görev var. Sayın cumhurbaşkanı devletin uyumlu çalışmasından sorumludur. Eğer güçler ayrılığı ilkesi çatışıyorsa, sorunu çözecek olanlardan birisi de cumhurbaşkanıdır. Sayın cumhurbaşkanının daha net bir tavır takınması ve yargının üzerine gölge düşürmeyin, savcının emrindeki polise müdahale etmeyin demesi gerekiyor.”
'Bu saatten sonra istifanın hiçbir önemi yok'
“Bu operasyonla ilgili olarak bizim bilgimiz tümüyle medyadan. Aşağı yukarı aynı yerlerden bize bilgiler geliyor. Bakın bakanları suçlamadık, sadece neden ayrılmadınız dedik. Çocuğu tutuklanmış hala yerinde duruyor. Bu saatten sonra hiç önemi yok. Olay bütün aydınlığıyla ortaya çıkmalı, siyasi müdahale olmamalı. Geçmişteki aynı hukuk ihlalleri burada olunca biz yine karşı çıkıyoruz. Sabah 5’te ev basılması örneğin. Hükümete karşı bir şey yapıldığı yok. Yolsuzluk yapanlara karşı operasyon yapılıyor. Yolsuzluk yapanlar hükümetteyse orada yapacak bir şey yok. Eğer bu çapta soruşturmaları bir yerde tutalım, günü gelince vuralım denildiyse bu da yanlış.”
'Kamuda çalışan herkes bilir ki bu tür operasyonlar gizlidir'
“Siz diyorsunuz ki bir üste haber vereceksiniz. Hırsıza haber verilip operasyon mu yapılır. Kamuda çalışan şunu iyi bilir. Bu tür operasyonlar gizlidir. Savcı kararı alır ve sadece mahkeme bilir. Polis bile nereye gidip kimleri alacağını ertesi gün öğrenir. Zaman zaman işbirliği olabilir. Burada 14 aylık bir süreç var. Bazı ilişkilerin delillendirilmesi var. Bu süreci kime söyleyeceksiniz. Söylediğiniz andan itibaren bu operasyon çöker.”
Yargı-yürütme krizini aşmak için...
“Yargı süratle yürütmeyi durdurma kararı almalı. Danıştay’ın bir an evvel kararı vermesi lazım. Ya yasama-yargı-yürütmeyi rafa kaldıracağız, zaten fiilen kalkmış durumda. Ya da bir karar alınır ve savcıların eli güçlenir ve kriz çözülür.”
'Seçim teleffuz edilirse itirazımız olmaz'
“Seçim telaffuz edilirse itirazımız olmaz. Bizim talebimiz olmaz, çünkü çoğunluk AKP’de. Adı yolsuzluğa bulaşan 4 bakan parlamentoya gelmemeli bakan olarak, TBMM’de konuşmamalı bakan olarak. Milletvekili olarak gelebilir, onun prosedürü ayrıdır”