Kılıçdaroğlu, Türkiye Emekliler Platformu üyeleri ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Toplantıda Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da eşlik etti. Kılıçdaroğlu, toplantıda şunları söyledi:
"Parasını biz ödüyoruz ama bilmiyoruz"
Elbette talepler olur, ama bu taleplerin ne kadar karşılanacağı, nasıl karşılanmayacağı oturulup şeffaf bir şekilde vatandaşa anlatılması lazım. Gelirinin, giderinin ne olduğu; paralarının nereye harcandığının anlatılması lazım. Benim bildiğim devlet geleneğinde bu vardır zaten. Ama biz bugün hangi havaalanı kaça yapıldı, parasını biz ödüyoruz, ama bilmiyoruz, yolları bilmiyoruz. Türk lirası varken dolar kuru esas alınarak para ödeniyor. ‘Kur garantili mevduat’ getirdiler. Dolar daha yüksek olursa aradaki farkı ödeyecekler, hazine ödeyecek. Kimin parası? Sizden alıp ödeyecekler.
Fakirden alıp zengine kaynak aktaran, özellikle son üç yılda fakirden alıp küçük bir azınlığa büyük kaynaklar aktaran bir modelin içine girdik. Bu modelden Türkiye’nin çıkması lazım. Bunun için de üretmesi lazım Türkiye’nin, istihdam yaratması lazım.
3600 ek göstergeyi, polis arkadaşlar her yerde söylediler. Ben de bütün mitinglerde dile getirdim. Sonunda bir noktaya geldik. Orada da haksızlıklar var. O haksızlıkların da giderilmesi lazım. Öğretmenler için netleşmedi, diğer kamu çalışanları için netleşmedi, netleşmesi lazım. İktidar kim olursa olsun, şuna dikkat etmesi lazım. Çalışırken aldığı ücret ile emekli olunca aldığı ücret arasında yüzde 100, yüzde 50 fark olmamalı. Çalışırken 100 alıyorsunuz; ona göre düzeninizi kurmuşsunuz, ona göre düzeniniz var, ona göre ev kirası ödüyorsunuz, harcamalarınız var. Emekli oluyorsunuz; 100 lira iken 50 liraya düşüyor. Bu sefer geçim sıkıntısı başlıyor, büyük sıkıntılar çıkıyor. Bu, insanın hayatında en büyük sıkıntıdır. Gelir düzeyinin düşerek, kişinin eski yaşam düzeyinin altında bir gelire mahkûm edilmesi. Bu çok büyük bir sıkıntı.
Eskiden, milli gelir artışından pay alınıyordu. Bunu da defalarca ifade ettim. Ama kaldırdılar. Bu şu anlama geliyor. Emekli olduğunuz tarihte aldığınız gelire, ömür boyu mahkûm olacaksınız. Türkiye’de kişi başına gelir artar, ama emeklinin geliri hiç artmaz. Bu çok sosyolojik olarak da insanı rahatsız edici bir anlayış. Bu anlayıştan Türkiye’nin çıkması lazım. Burada, emeklilerin güç birliği yapması lazım. Emekliler, tamam her partide emekli var; en azından emeklilerin haklarını savunan bütün emekli derneklerinin ortak hareket etmesi, ortak söylem geliştirmesi, emeklileri etkilemesi önemli. Sendika sadece çalışanların değil, emekli olanların da haklarını savunmak zorunda. Bu yapılabilir. Bunun alt yapısı oluşturulabilir. Çünkü sendika, sadece çalışanı değil; daha önce sendikaya aidat yatırmış, zamanı gelince emekli olmuş çalışanın da hakkını savunması lazım. Bu anlayış, dünyanın her tarafında kabul gören bir anlayış. Bu yapılabilir.
Kişi başına gelir bir ara, 12 bin 500 dolar civarındaydı. Şu anda 8 bin 500 dolar civarına kadar düştü. Herkes fakirleşti. Bunun en büyük sıkıntısını da emekliler yaşıyor. En büyük sıkıntıyı emekliler arasında Bağ-Kur’lular yaşıyor. Salı günü söyledim. Son bir ayda 30 bin çiftçi, Bağ-Kur sisteminin dışına çıktı. ‘Prim ödeyemiyorum’ diyor. ‘Çünkü nasıl ödeyeyim, gelirim yok’ diyor. Bağ-Kur’lu bir çiftçinin bir yılda ödemesi gereken prim 20 bin lira. Küsuratı saymıyorum. 20 bin lirayı çiftçi nasıl ödeyecek? Bazılarının durumu iyi olabilir. Ama sonuçta karar alırken, herkesin durumunu pozisyonunu dikkate alarak bir karar almanız lazım. Onların durumu sıkıntılı, çiftçilerin durumu. İkinci, dul ve yetimler. Dul ve yetimlere ayda 780 lira, 640 lira, 900 lira gibi rakamlar ödeniyor. Bununla da bir dulun, bir yetimin geçinme şansı yok. Bunun üzerinde de durmak lazım.
Bir başka önemli nokta. Sosyal Güvenlik Kurumu, rakamları açıklamıyor. İstatistik tablolarını açıklamıyor. Çünkü ben, ‘1500 liranın altında emekli aylığı alan var’ dedim. ‘Hayır yok’ dediler. Sonra ben o tabloları buldum. Yayınlayınca, şimdi yayınlamayı yasakladılar. Gerçekleri millet bilsin. Çünkü benim söylediğim, sonuçta emeklilerin hakkını savunmak. Dul ve yetimin hakkını savunmak. Evet sen buna çok düşük bir ücret veriyorsun. Bunu biraz makul bir düzeye çek dememiz lazım.”
Kılıçdaroğlu konuşmasından önce emeklilerin sorunlarını dinledi.
Bir emekli, “Ben 50 yıllık esnafım. Alacağım maaşı hesapladım. 3 bin 840 lira maaş alacağım, bu ayın 25’inde” dedi. Bir başka emekli ise “Bağ-Kur emeklilerinin çok büyük sıkıntıları var. Yanımızda çalışan insanlardan daha düşük maaş alıyoruz” diye konuştu.
Bir başka katılımcı ise şöyle konuştu:
“3600’ü zaten gündeme getirmiştik. 2015 yılında bir mahkemeye vererek, sonra da Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Sonra sizler sahip çıktınız. Mutlaka onun çıkmasını istiyoruz. Zaten, bizden başka bütün devlet memurlarına artık herhalde. Gerçekten şu anda asgari ücretin altında maaş alan emekli polislerimiz var”
Bir başka emekli ise “Önce emekli olmuş işçiler, işçi emeklileri asgari ücretin altında kaldı. Bunların haklarının yerine getirilmesi lazım. Emekliler olarak, sendikalaşma taleplerimizi kolaylaştıracaktır” ifadelerini kullandı.
Başka bir emekli ise şunları söyledi:
“Devlet hastanelerinden randevu almamız, o kadar zorlaştı ki. Biz yaşlı insanlar, genelde; sağlık hizmetine daha çok ihtiyacı olan kişiler. Ayda üç defa gidiyoruz. Tansiyon, kalp, şeker gibi önemli hastalıklar için gitmemiz lazım. Mecburen hastaneye gitmemiz gerekiyor. Özel hastaneye gitmek mecburiyetinde kalıyoruz. 280 lira elektrik parası gelmiş. Temel gıdamıza bir şey kalmıyor.”