CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Habertürk'te Teke Tek programında yaptığı açıklamalar üzerine Meclis Başkanı Mustafa Şentop ve Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu yayına bağlandı. Kılıçdaroğlu, Şentop ve Karaismailoğlu ile konuştuktan sonra, "Şimdi Saray da bizi dinliyor. Onun da bağlanmasını istiyorum" dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, canlı yayına bağlanarak Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yanıt verdi. İstanbul Havalimanı'nın 10 milyar euroya yapıldığını söyleyen Karaismailoğlu, havalimanı işletmesinin devlete devredilene kadar 22 milyar euro kira vereceğini açıkladı. Yap-işlet-devret modelini savunan Karaismailoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu'nu geçen cuma günü dava ettiğini belirtti. Kılıçdaroğlu ise, "Bu bir belgedir, iddia değildir. Tarih ve numara da vereyim. Sayın Bakan ona da baksın. Belgesi var tutanak var."
"Siyasi polemiğe girmek istemediğini" söyleyen TBMM Başkanı Mustafa Şentop yayına bağlanarak şöyle konuştu:
"Meclis Başkanı'ndan bir siyasi çalışmanın bir yerinde yer almasını beklemek çok yanlıştır"
"Sayın Genel Başkan diyorki ben Milli Eğitim Bakanı'nda randevu istedim verilmedi. Bu konuda TBMM Başkanı sahip çıkmalıydı, devreye girmeliydi girmedi çünkü Saray'dan talimat alıyor. Doğrusu ben siyasi parti temsilcileriyle, genel başkanlarıyla hiçbir zaman günlük meseleler siyasi tartışmalarla ilgili polemiğe girmedim, girmek de istemem, girmeyeceğim de bunu peşinen söylemek isterim. Fakat bu ilk değil bunun devam edeceğini de düşündüğüm için burada milletimizin doğru bilgilendirilmesi bakımından sadece bu kanıya mahsus olmak üzere bir açıklama yapmak istiyorum. TBMM Başkanıyım ve TBMM Başkanı sıfatı dışında hukukçuyum. Yıllarımı hukuka verdim. Anayasa ve içtüzükle ilgili muhtelif dersler verdim. Bir milletvekilinin anayasa ve içtüzükle ilgili haklarının neler olduğunu bu haklarla ilgili bir sorun yaşandığında Meclis Başkanı'nın ne zaman ve nasıl müdahale edeceğini çok iyi biliyorum. Ama milletvekillerinin bütün yaptıkları işlerle ilgili olarak sonuç alamadıkları zaman Meclis Başkanı onların yanında arkasında onların her türlü taleplerini karşılayacak bir makam değildir. TBMM Meclis Başkanlığı'nın günlük siyasi polemiklerin içerisinde bu şekilde malzeme yapılmasından rahatsızlık duyuyorum. Siyasetçilerin kendilerine göre siyasi planları olabilir. İletişim stratejileri, oyunları olabilir ama bu oyunlarda kendileri ve gönüllü olanlar oynayabilir. Bir siyasi partinin kurmuş olduğu iletişim stratejisinin oyuncusu olarak Meclis Başkanı'nı davet etmek ve gelmediği zaman da Meclis Başkanı'nı siyasi tahammülün ve hukukun sınırlarını zorlayan bir şekilde itham etmek çok yanlıştır, vahimdir. Siyasi parti genel başkanları istedikleri gibi tartışsınlar, konuşsunlar ama kendilerini başarılı veya başarısız hissettikleri zamanlarda kamuoyunu yanıltacak açıklamalar yapmasınlar. Ben şunu ifade ediyorum zaten Sayın Genel Başkan da o sözleri söyledikten kısa bir süre sonra ben zaten Milli Eğitim Bakanı'yla görüşmeyi planlamamıştım demişti. Meclis Başkanı'ndan böyle bir siyasi çalışmanın bir yerinde yer almasını beklemek çok yanlıştır. Başka bir siyasi tartışmaya girmek istemem bulunduğum konum dolayısıyla."
"Gerçek anlamda parlamentoda başkanlık yapan birisinin milletvekilinin hakkını ve hukukunu savunması gerektiğini söylüyorum"
Kılıçdaroğlu cevap olarak, "Randevu istedim vermedi TBMM Başkanı devreye girsin bana randevu alsın böyle bir beklentim hiç olmadı. Böyle bir şey de söylemedim. Bir milletvekili olarak bir bakanlığa giderken sizin önünüze kilit vurulmuş bir kapı çıkıyorsa buna her şeyden önce TBMM Başkanlığı beyler napıyorsunuz bu seçilmiş kişi siz atanmışların olduğu bir bakanlığa bir milletvekili gelebilir, sorusunu sorabilir, siz bunu nasıl yapabiliyorsunuz diye sorması gerekirdi. Sormaz ben biliyorum Sayın Şentop bunu zaten sormayacaktır. Ama gerçek anlamda parlamentoda başkanlık yapan birisinin milletvekilinin hakkını ve hukukunu savunması gerektiğini söylüyorum yoksa telefon açsın benim yerime araya girsin randevu alsın öyle bir beklentim hiç olmadı. Aynı şekilde vatandaşlar gelebilirler, randevu almadan gelebilirler. Ben TÜİK'e gittim orada da demir kapı vardı" ifadelerini kullandı.
"Ben gerçek meclis başkanı değilsem gerçek genel başkanı olmadığı aynı minvalde tartışılır"
Şentop tekrar söz alarak, "Gerçek Meclis başkanı diyor, bunu vahim buluyorum. Ben gerçek meclis başkanı değilsem gerçek genel başkanı olmadığı aynı minvalde tartışılır. Bunları tartışırken asgari nezaket içinde kalalım. Sayın genel başkan bu dönem boyunca yüzlerce milletvekilinin gittiği, bakanlıkta görüştüğü bakanlıktan bahsediyoruz. Bir milletvekilinin bakandan randevu isteyip gittiği engellendiğini yanlış buluyorum. Çok spesifik bir şey yapıyorsunuz, buyrun yapın. Milletvekili olarak gittim kapılar kapandı, hayır. Yüzlerce milletvekili gitmiş. Ama siz özel planlama ile iş yapmak istiyorsanız, buyrun yapın. Ama yaptığınız planlamada malzeme olmadı diye Meclis Başkanı'nı suçlayamazsınız" diye konuştu.
"Bizi Saray da dinliyor; şimdi Saray'ın da bağlanmasını istiyorum"
Adil Karaismailoğlu yayına bağlanarak şöyle konuştu:
"Bir muhalefet lideri sayın Kılıçdaroğlu, kötü siyasete bizleri alet etmek istiyorlar. Kendi söylediklerinde çelişiyor. Genel Sekreter Yardımcısı tutanak tutmaz zaten. Bütün İstanbul beni tanıyor. Oturduğunuz yerden iftira atmak çok ayıp. Sizin temsil ettiğiniz kitle var. Siz belediye çalışanları için namus sözü vermiştiniz, onu hatırlatmak lazım. Yazıktır, kul hakkı vardır. Biz Anadolu çocuklarıyız, üzülüyorum. Milyonların önünde bu iftirayı atamazsınız. Bu iftiralar sayesinde hiçbir yere gelemezsiniz. Lütfen kendinize gelen. İstanbul Havalimanı 10 milyar Euro'ya yapılmıştır, devletin kasasından kuruş çıkmamıştır. 25 yıl devlete 22 milyon Euro kira verilecektir. Bunların hepsi açıktır. Bu işi yapabilecek olan firmaların müracaat edip, yarışma sonucu alınmıştır. İşletmeci teklifini verir. Finans maliyetini hesaplayarak teklif verir. Kamu menfaati açısından en iyi teklif kim verirse kabul edilir. Genel başkan benim büyüğümdür. Aslı astarı olmayan, belgesi olmayan bir şeyi söylemesi bizi üzmüştür. Dava edilmiştir geçtiğimiz cuma günü. Hesabına verecektir."
Kılıçdaroğlu: Önümde bir yazı var. Uydurma muydurma bilmem.
Karaismailoğlu: Genel Sekreter Yardımcısı tutanak mı tutar? Lütfen beni kötü siyasetinize alet etmeyin. Biz SSK yönetmedik. 25 yıldır İBB'nin nereden geldiği ortada. Böyle bir şey olabilir mi? Genel Başkan o kadar hassas ise mevcut belediyeden hesap sorsun.
Kılıçdaroğlu: İçişleri Bakanlığı müfettişleri gelse savcıdan bu belgeyi alsa.
Karaismailoğlu: Bu bir iddiadır. Kendisi de söylüyor. Yolsuzluk yaptı diyor, yakışıyor mu bir genel başkana. Bu zaten iddia zaten.
Kılıçdaroğlu: Şimdi Saray da bizi dinliyor. Onun da bağlanmasını istiyorum. Ben belgesiz konuşmam. Elimde belge var. Bu belge uydurma,yanlıştır diyebilirler. Devletin bütün elemanlarını devreye koysunlar.
Karaismailoğlu: Siz gidin belediye otobüsleri neden yolda kalıyor, hastane yolunu niye yapmadın diye belediye başkanından hesap sorun. Levazım Tüneli niye duruyor diye hesap sorun. Şu anda Dolmabahçe Tüneli'nden 60 bin araç geçiyor. Bu tünel yapılınca o kadar araç geçecek.
Kılıçdaroğlu: Bu bir belgedir, iddia değildir. Tarih ve numara da vereyim. Sayın Bakan ona da baksın. Belgesi var tutanak var. İçişleri Bakanı gelsin el koysun. Niye el koymuyor. Bu netameli bir iş, birilerine dokunacak. Görevlendir müfettişe. Bu iddiayı taşıyan kişi bakanlık yapamaz. Olay savcılıkta. Mutlaka bir ödeme yapılmıştır, yapılmadığı takdirde suç işlenir. Yapılmayan işe para verirseniz olur mu? Siz İBB'nin Cumhurbaşkanlığına kaç araç tahsis ettiğini biliyor musunuz? AK Parti'ye, Bakanlara, vakıflara niçin araba tahsis edilir. Bu milletin, fakir fukaranın parası çarçur edilir mi? Efendim bunlar iddia. Ne iddiası kardeşim. Plaka var, tahsis var. Ne iddiası Allah aşkına! Çıksın saraydaki zat 'Biz araç tahsisi istemedik' diye söylesin. Plakaları tek tek önlerine koyacağız. Resmi yazı var. Bakanlıklara resmi yazı var.