CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Abant Kampı’nın kapanışında konuştu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın Yeni Ekonomi Programı'nı da yorumladı. "Damadın söylediği bir cümle tutsaydı bari" diyen Kılıçdaroğlu, "Günlük 50 milyon dolar faiz ödüyoruz, memleketi bu hale kim getirdi?" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Suriye politikasında nasıl bir uluslararası bir konferans düzenlediysek ekonomide de, ekonominin diğer alt açılımlarında da bizim dışımızda akademik dünyadan ve çalışanlarla tartıştık. Siyasetçi olarak bütün alanı göremeyebiliriz, bizim dışımızda da ayrı bir dünya var. Bizim görmediğimiz, düşünemediğimizi belki onlar görecektir. Biz hiçbir ayrım yapmadan sorunların çözülmesini istiyoruz. Bundan sonra da bu toplantılarımızı aynı anlayışla sürdüreceğiz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Devletin amacı ne? Devletin temel amaç ve görevlerini Anayasa’nın beşinci maddesi tanımlamış. ‘Devletin temel amaç ve görevleri cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak’ Cumhuriyeti ve demokrasiyi devleti yönetenler koruyacak. Yani İktidardaki siyasi parti. Bütün vatandaşların birbirine sorması lazım.‘Cumhuriyeti kurduk, demokrasiyi geliştirmek için elimizden geleni yaptık mı diye?’ Demokrasinin önüne yeni barajlar geldi, biz bu engelleri kaldırmak için kararlıyız. “Sadece cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak değil; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak” Demek ki iktidardaki parti devleti güçlendirip onun adına hareket ederken kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğu için çaba harcamak zorundadır" ifadesini kullandı.
Huzur ve refahın olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "17 yıldır Türkiye’yi tek başına yöneten bir siyasi parti var. Bir, beş, on yıl değil; 17 yıldır tek başına yönetiyor. İstediği kararı alıyor, istediği yasayı çıkarıyor. İstediği kişiyi görevden alıp yerine istediği kişiyi atıyor. 17 yılda bir refah toplumu haline gelemedik. 17 yılın sonunda neden bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Neden on binlerce çocuk yatağa aç giriyor 17 yılın sonunda. Bunu hepimizin bir şekilde sorması lazım" dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer siz devleti liyakata göre değil sadakate göre yönetirseniz o zaman farklı bir devlet yapısı ortaya çıkıyor. Ona biz ‘parti devleti’ diyoruz. Türkiye’de bir demokratik devlet yok, parti devleti var. Çünkü her şeyi bir kişi belirliyor. Merkez Bankası Başkanı görevden alınacaksa bir kişinin istediği üzerine alınıyor. Bir yasa çıkacaksa bir kişiyi ikna ettiğiniz zaman o yasa çıkıyor; dış politika bir kişinin arzusuna göre belirleniyor. Bakanlıkların, bağımsız kurumlarının hiçbir önemi yok. Ve o bir kişinin memnun olacağı sonuçları ilan etmesini istiyorsunuz. Tıpkı enflasyonun yüzde 9 ilan edilmesi gibi. Bu ancak parti devletinde olur. Vatandaş pazardan, dükkanda alışveriş yapıyor. ‘Nasıl olur da yüzde 9?’ diyor. Cebinden çıkan paraya, aldığı ürüne bakıyor. İlan edilen enflasyon yüzde 9. Niçin? Devlet bizim anladığımız anlamda devlet olmaktan çıktı, parti devleti oldu.
Halkı nasıl kandıracaksınız; cebindeki paralar ve harcamaları belli. Geçinemediği gün gibi ortada, siz bir şekliyle toplumu kandırmaya çalışıyorsunuz. Bütün bunlar olurken asgari ücret 2020 lira; açlık sınırı 2059 lira. Bütün asgari ücretliler açlık sınırının altında aylık alıyorlar. Önümüzdeki aydan itibaren de asgari ücretten kesilen vergi daha da artacak.
Cumhurbaşkanı’nın danışmanlarına asgari ücretin en az 5 katı veriliyor ama ‘Vergi’ kesilmeyecek. Saray sosyetesinin ayrı bir özelliği var.
Bu parti devleti, hanedan devletine dönüştü. Kayınpederler, amcalar, gelinler orada. Hepsinin cebi dolu. Türk Lirası da değil, ABD dolar. Kavga rant, ihale üzerinden çıkıyor.
Bana söyler misiniz? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde devletin hazinesi damada teslim edilir? Damat güven vermiyor. Bugüne kadar neredeyse her hafta yeni bir ekonomik program açıkladı ama söylediği rakamların hiçbiri tutmadı.
“Olsun, ne olacak, tutmadı önümüzdeki ay yeni bir program açıklarım” diyor damat. İşsizlik yüzde 12’yi, şimdi gençlerde işsizlik yüzde 25. Dört gençten biri işsiz. Kişi başına millî gelir on bin doların üzerinde olacak diyorlardı. Kişi başına millî gelir dokuz bin dolara düştü. Böyle on bin dolar falan yok.
Bütçe açığı 138 milyar liralık açık olacağını söyledi. Damadın neresine güveneceğiz, bari söylediği bir cümle, verdiği bir rakam tutsaydı bari.
Enflasyon yüzde 8 olacaktı, yüzde 12 olacak diyorlar. Neyinize güveneceğiz, doğruyu söylediniz de biz mi güvenmedik. Güven endeksleri sürekli düşüyor. Bütün bunlar işsizliği, borçlanmayı beraberinde getiriyor.
Bu ülkenin 82 milyonu Londra’daki bir avuç tefeciye faiz ödüyor. Bu mudur milliyetçilik? Halkı sömürmek budur.
Bu dönem içinde günlük ödediğimiz faiz 50 milyon dolar. Her saat ödediğimiz faiz 2 milyon dolar. Faizden şikâyet ediyorlar, memleketi bu hale kim getirdi? Hangi gerekçeyle Borçlanma Genel Müdürlüğü’nü kurdunuz? Bu tabloyu artık yönetemiyorlar. 17 yıldır ülkeyi yönetenler kimin için çalışıyor? 82 milyon vergi veriyor. Peki bu vergiler nereye gidiyor? 170 milyar doları sadece ve sadece Londra’daki tefeciye gidiyor. Dolarla ihale alıyorlar, hazine garantisi de dolar. 82 milyon ayrıca içerideki bir avuç rantiyeciye çalışıyor. Şehir hastaneleri yapıyorlar, hasta garantisi veriyor. Uçmayan havalimanı için yolcu garantisi veriyoruz. Esnaf battı, çiftçi, sanayici hayatından memnun değil. Herkes konkordato ilan ediyor, onu da yasakladılar.
Kendisini yakan, intihar eden, borcu yüzünde hapse girenler var. Bir avuç kişi krallar gibi yaşıyor. Bütün bunların tamamı hepimizin gözünün önünde. 2 bin 800 Somalı işçi yasal hakkını istiyor. Vermiyorlar, aradan yıllar geçti. Hakkı için yürümesine izin vermiyorlar. Bizim ödediğimiz vergilerle bizim paralarımızı, yurt dışındaki tefecilere gönderiyorsunuz.
Bu düzenden cebini dolduranlar var. Bunlar sürekli büyüyorlar. Kavgaları da yeni ihaleyi kim alacak. Soma’daki işçilerin hakkını teslim etmeyen bu iktidar 1 milyar 670 milyon lira verdi finans merkezi batmasın diye. 3 kişi için.
Bir avuç kişi bu durumdan memnun. Soma'daki işçilerin hakkını teslim etmeyen iktidar, 3-4 kişinin yaptığı inşaata 1 milyar lira para verdi. Sizin vicdanınız buna el veriyor mu? İşçiden mi yanasınız, yoksa bir avuç insandan yana mısınız?
Suriye'deki sorunun çözülmesi için Şam yönetimi ile görüşmek zorundasın. Egemen güçlerin istediği bir dış politika oluşturduk. Erdoğan, Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş başkanlığını yapmaya devam ediyor.
9 yaşındaki Suriyeli bir çocuğumuz intihar etti. 9 yaşındaki bir çocuk neden intihar eder? Bütün bunlara rağmen hep beraber, 'Bizim Türkiye'yi aydınlığa çıkarmaya çalışacağız' diyeceğiz. Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız. Çünkü biz Türkiye'nin sorunlarını bilen ve her soruna çözüm üreten tek partiyiz. Türkiye'yi bu bataktan çıkaracağız. Türkiye'nin sorunları var, çözeceğiz. "