CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin "Referandumdan 'evet' çıkarsa terör bitecek" açıklamalarıyla ilgili "Efendim deniyor ki, 'Bu anayasa değişikliği geçerse terör kesin bitecek'. İnanan var mı? Ya sevgili kardeşlerim. Güzel kardeşlerim. 15 yıldır iktidardalar, terörü bitirmek istediler de kim engel oldu?" dedi.
16 Nisan'daki referandum kapsamında Amasya!'da konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklaması şöyle:
"Düşünme zamanı. Bakın şu anda bu meydanda her partiden insanımız var. Her partiden insana gönül borcumuz var. Her partiden insana sesleniyorum. Biz beraber yaşıyorsak, aynı havayı teneffüs ediyorsak bir anayasa hepimizin canını ve malını güvenlik altına alan bir anayasa olmalıdır. Benim gibi düşünmeyen insanın da anayasası olmalıdır. Ben düşünüyorum diye, herkes benim gibi düşünmek zorunda olmamalıdır. Anaysa bir uzlaşı metni olmalıdır. O nedenledir ki, anayasayı görüşürken sadece bir A partisinin, bir B partisinin görüşleri olmamalıdır. Anayasa, bir partinin anayasası değil, hepimizin anayasası.
Biz bir arada yaşamak istiyoruz. Caddede, sokakta gördüğümüzde birbirimizi tanımasak bile "Merhaba" demek istiyoruz. Burada hiçbir siyasi partinin bayrağı yok. Bu anayasa bir partinin değil, hepimizin anayasası olmalıdır.
Cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı? (Hayır sesleri) Bir vatandaş, "Cumhurbaşkanı hepimizi temsil etmelidir. Cumhurbaşkanı, aracında Türk bayrağı taşıyan üç siyasiden biridir. Hepimizi temsil etmelidir" diyorsa gidecek "Hayır" oyuna mührünü basacak. Bütün mesele şu, cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı, tarafsız mı olmalı? İkinci soru, Türk milletinin iradesini temsil eden TBMM, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir meclis. O nedenle Gazi Meclis diyoruz. Kıbrıs harekatını yöneten bir meclis.
Cumhurbaşkanı taraflı olmalı diyen varsa sandığa gidip 'evet' mührünü bassın
Top sesleri arasında 15 Temmuz'da havadan bombalanırken, sabaha kadar çalışıp darbe girişimini püskürten Meclis. Bir kişi, hiçbir gerekçe göstermeden TBMM'yi feshetsin mi, etmesin mi? (Hayır sesleri). Bir vatandaş da "Bir kişiye yetki verelim, canı sıkılınca Meclis'i feshetsin" diyorsa gitsin 'evet' oyu kullansın.
Size bir şey daha söyleyeyim.1924 anayasası görüşülürken bu yetki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmek istenir. Meclis'i feshetme yetkisi. İki genç kürsüye çıkar, derler ki "Biz Gazi Paşa'yı seviyoruz, ama bizi buraya millet gönderdi. Millet gönderdiğine göre Gazi Paşa Meclis'i feshedemez". Yapılan oylamada, büyük farkla reddediliyor. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen yetkiyi tek kişiye veriyoruz. Tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, bir kişiye bu kadar yetki verilmez. 80 milyonun ifadesini sıfırlamış oluyorsunuz. Bu işin partisi yoktur, bu bir memleket meselesidir. Onun için ikinci soruda da anlaştık değil mi?
Geliyorum üçüncü soruya, devletin işleyişini ve yapısını bir kişi tek başına düzenleyebilsin mi? (Hayır sesleri). Biraz açayım, ne demek bu? Devlette, kim müsteşar olacak, kim kaymakam olacak, kim hakim olacak, bunların tamamına bir kişi karar verecek. Eskiden kim karar veriyordu buna? TBMM karar veriyordu. Kaymakamın, valinin, öğretmenin, hakimi, genel müdürün nitelikleri belli. Yeni anayasa değişikliğiyle bunların tamamını kaldıralım. Buna ne diyoruz? (Hayır sesleri). Bakın bunun da hiçbir partiyle ilgisi yok. O zaman şu soru olacak; bu Meclis'in ne işi var? Devlette liyakat sistemini çökertmiş oluruz.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana başbakanlık var, Osmanlı'da veziriazam var. Niye başbakanlığı kaldırıyoruz? Bir vatandaş "Başbakana gerek yok" diyorsa gidip 'evet' oyu kullanacak. Başbakan hesap verir, planlama yapar, biz başbakanlığı isteriz diyorsanız gideceksiniz 'hayır' oyunu kullanacaksınız. Bir partinin genel başkanı AYM üyelerini tayin ediyorsa, orada adalete siyaset girer.
Bir partinin genel başkanı, HSK'ya hakim tayin ederse orada yargı siyasallaşır. Niye diyoruz, "Kışlaya, okula, camiye siyaset girmesin" diye? Camiye her görüşten vatandaş gider, camiye siyaset girerse cami bölünür. Kışlaya her görüşten asker gidiyor, siyaseti sokarsanız kışla bölünür. Vatandaşım sandığa giderken nisan ayında elini vicdanına koyacak, öyle gidecek.
Hükümet Meclis'ten güvenoyu istesin mi, istemesin mi? Çoğunluk partisinin genel başkanı başbakan olur, programını getirir, Meclis'e sunar, güvenoyu alır ve yoluna devam eder. Yeni değişiklikte ne oluyor? Bir hükümet var, ama TBMM'den güvenoyu istemiyor. "Niye güvenoyu isteyeyim ki, ne gerek var" diyor. Meclis'i küçümsüyor, aşağılıyor. Milli iradeyi küçümsüyor. Dolayısıyla hangi partiden olursa olsun, vatandaş elini vicdanına koyacak. Başbakan hükümet programını hazırlayacak, gelecek TBMM'den güvenoyu isteyecek. Başka bir konu arkadaşlar, şimdiki modelde Başbakan, bakanlar hepsi milletvekili. Ve bunlar gelir parlamentoya hesap verirler.
Şimdiki sistemde bir sorun yaşadığınızda atlar Ankara'ya gelirsiniz, milletvekilleriyle görüşürsünüz. Sorununuz çözülmese bile oturur en azından TBMM'de bir çay kahve içersiniz. Yeni modelde ne bakanlar ne başkan yardımcıları hiçbiri milletvekili değil. Ama hepsinin milletvekili gibi dokunulmazlığı olacak.
Hiçbiri TBMM'ye hesap vermeyecek. Allah aşkına hangi partiden olursa olsun bütün vatandaşlarımın sağ duyusuna sesleniyorum. Biz 550 milletvekilini neden gönderiyoruz, bunların içinde bakan olacak adam yok mu yani? Millete mi güvenmiyorlar, "Milli irade" diyorlar. E işte milletvekili temsilcisini seçti. Olmaz. Başkalarını yapacağız. Milletvekili sayısı neden 600'e çıkıyor, bir Allah'ın kulu da çıkıp "Şunun için çıkarıyoruz" desin. Normali 400 milletvekilidir. Sizin cebinizden çıkacak maliyeti. 5 yıllık maliyeti 187 trilyon lira. Niye vatandaştan çıksın parası?
Değerli arkadaşlarım, sevgili Amasyalılar. Güzel Amasya. Bu anayasa değişikliğinde vatandaşa hazırlanan tuzağı görüyor musunuz? 18 yaşında milletvekili olacak, yetmiyor. Ömür boyu askerlikten muaf olacak, 2 yıl milletvekilliği yaptıktan sonra milletvekili emekli aylığı almaya hak kazanacak.
"Bizim çocuklarımız El Bab'a gider, bizim çocuklarımız şehit olur, onların çocuklarına böyle kaymaklar hazırlanır"
Bu kadar imkanı gariban Ahmet'in çocuğuna mı verecekler? Bizim çocuklarımız El Bab'a gider, bizim çocuklarımız şehit olur, onların çocuklarına böyle kaymaklar hazırlanır. Buna kim evet diyecek? "Bu anayasa değişikliği gerçekleşirse çift başlılık kalkacak" diyorlar. İnanan var mı ya. Asıl çift başlılık bu sistemle gelecek. Hem cumhurbaşkanı, hem genel başkan. Çift başlılık anayasal kurum haline gelecek.
Efendim deniyor ki, "Bu anayasa değişikliği geçerse terör kesin bitecek". İnanan var mı? Ya sevgili kardeşlerim. Güzel kardeşlerim. 15 yıldır iktidardalar, terörü bitirmek istediler de kim engel oldu.
Kanun dediler destek olduk, kararname dediler destek olduk. "Terörü bitirin ne istiyorsanız yapacağız" dedik. Bitiremiyorlar, bu geçerse terör bitecekmiş. İnanıyor musunuz? (Hayır sesleri). Efendim bu anayasa geçerse ekonomide istikrar geçecekmiş. Ya 15 yıldır iktidardasınız kardeşim, istediğiniz kanunu, kararnameyi çıkardınız. Şimdi anayasa değişikliğine mi ihtiyaç var?
Ekonomide önemli olan kararlardır. Doğru kararı alırsanız istikrarı sağlarsınız. Bunların anayasa ile ilgisi yok. Ne terörün ne istikrarın anayasa değişikliği ile ilgisi yok. Çıkıp "Şu maddeyle ilgisi var" desinler. Desinler ya. Böyle bir şey yok. Bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözecek? Çiftçinin sorununu çözecek mi, emeklinin sorununu çözecek mi, işsizlik sorununu çözecek mi? Bütün vatandaşlarımdan sadece ve sadece bir şey istiyorum. Sandığa giderken düşünün, elinizi vicdanınıza koyun. Bu işin vebali ağırdır.
Sevgili anneler, siz nereye gittiği belli olmayan bir trene çocuklarınızı bindirir misiniz? Bu getirilmek istenen sistemin freni yoktur, nereye gittiği belli değildir. Apartmanlarda yönetim kurulu vardır, paralarınızı verirsiniz. Bir de onu denetleyen bir grup vardır. Düşünün, apartmanı bile denetliyoruz, koskoca Türkiye denetim dışı kalacak. Bütün yetkiyi bir kişiye verdik, devleti yeniden yapılandırıyoruz. Eğer bu kişiyi, bir devlet, bir grup kandırırsa, 24 saatte Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirir. Bütün partili kardeşlerime söylüyorum, hiçbir partiye üye olmayan bütün kardeşlerime sesleniyorum.
Bu sistemde başkanı ikna ettiğiniz zaman, Türkiye Cumhuriyeti'ni 24 saatte ele geçirirsiniz. Hiçbir mekanizması yoktur. Bakanları, müsteşarları, genel müdürleri o tayin edecek. Emniyet müdürlerini, müftüleri, daire başkanlarını o tayin edecek. 24 saatte 1 saat hazırlık yapılır, 1 saatte Resmi Gazete'de yayınlarsın, 24 saatte iş biter. "FETÖ", "FETÖ", "FETÖ" diyorlar. FETÖ örgütü devleti ele geçirmek için ne kadar çalıştı? "30-35 yıl çalıştı" diyorlar. 30-35 yıla gerek yok bu sefer, bir kişiyi kandırıyorsun, devleti ele geçiriyorsun.
Osmanlı'da bile tek kişi yok. Şimdi yetkiyi tek kişiye veriyoruz. Teklik Allah'a mahsustur. Yüce yaratan der ki "Aklınızı kullanmıyor musunuz?". Şimdi aklımızı kullanma zamanı. Bu işin sağı solu yok. Doğusu batısı yok. Bu iş memleket meselesi. Dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan bir modele gidiyoruz. Bakın Hollanda'da olaylar oldu, iki bakanımız alınmadı. Bizde destekledik mi, destekledik. Milli meselede beraberiz, sorun yok. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanları bir yere gidiyorsa geri çevrilemez. Geri çevriliyorsa ortak duruş sergileriz. Ama Dışişleri Bakanımız Hollanda'ya gittiğinde büyükelçimiz neredeydi? Niye büyükelçimiz konuşmaz. Bu sorunun cevabını bekleyelim değil mi? Bir dışişleri bakanı bir ülkeye gidecek, kendi büyükelçisi onu karşılamayacak. Bunu sorgulamamız lazım. İşin özeti, güzel bir ülkede yaşıyoruz. "