T24- Milliyet yazarı Fikret Bila, seçimlerde yüzde 25,91 oranında oy alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kapısını çalacağım" ifadesi için, "Buyursun, gelsin" dedi. Bila, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın seçim sonuçlarıyla ilgili çevresine aktardığı "CHP’nin AKP’yi ve Erdoğan’ın politikalarını taklit etmesi, AKP’yi güçlendirdi" sözleriyle sonuçlara dair memnuniyetsizliğini yazdı. Bila, Baykal'ın "Bize de yeterince gezmedi eleştirisi yapılıyordu. Ama benim gezmeden aldığım oy, şimdi gezerek bile alınamamış oldu. Bunun bir izah edilmesi gerekir” düşüncesini de köşesine taşıdı.
Bila'nın köşesinde yayımlanan (14 Haziran 2011) yazısı şöyle:
Kılıçdaroğlu: Buyursun gelsin, kapım açık
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la, üçüncü kez büyük başarıyla çıktığı seçimlerden sonra yaptığımız görüşmede, yeni anayasa için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapısını çalacağını söylemişti. Erdoğan’ın bu sözleri dün Milliyet’in manşetindeydi.
Başbakan Erdoğan’ın, “Kemal Bey’in bazı açıklamaları, yaklaşımları oldu. Çalışmalara katılacaklarını, katkı vereceklerini söyledi. Kemal Bey’in kapısını çalacağım” sözlerini dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sordum.
“Buyursun gelsin”
Başbakan Erdoğan, yeni anayasa konusunda “Kemal Bey’in kapısını çalacağım” dedi. Eğer kapınızı çalarsa yanıtınız ne olur?
- Tabii buyursun gelsin, kapım açık. Bundan mutluluk duyarız. Ben de her zaman anayasa için toplumsal uzlaşmanın önemine dikkati çektim. Sivil toplum kuruluşlarının da görüşünün alınması gerekir. Sonuçta bir toplumsal uzlaşma sağlanırsa onun gereği de birlikte yapılır. Eğer Sayın Başbakan gelip nasıl bir anayasa değişikliği düşündükleri konusunda bilgi vermek ve bizim görüşümüzü almak istiyorsa bu bizi memnun eder.
“Komisyona katkı veririz”
Yeni anayasanın hazırlık çalışmalarında nasıl bir yöntem izlemeyi düşünüyorsunuz?
- Aslında bizim çalışma yöntemi konusunda bir geleneğimiz var. TBMM Başkanı öncülük ediyor ve anayasa konusunda çalışmak üzere bir komisyon kuruyor. Her partiden eşit biçimde temsilcinin yer aldığı bu komisyon ön çalışmaları yapıyor. Yine öyle olabilir. Böyle bir komisyon kurulacaksa biz de bu komisyonda ne kadar üye istenirse onu veririz ve çalışmalara katkıda bulunuruz. Uzlaşma sağlanan konularda da süratle Meclis’ten geçiririz. Rahmetli Bülent Ecevit döneminde de böyle çalışılmıştı. O dönemde bu çalışma yöntemine aykırı davranan sadece AKP olmuştu.
“Kurultay normal zamanında”
CHP’nin aldığı seçim sonucundan memnun olmayan partililerin kurultay talebi olduğu, memnuniyetsizliklerini Sayın Deniz Baykal’la paylaştıkları yönünde bilgiler geliyor. Bu yönde size ulaşan bir talep oldu mu veya siz bir olağanüstü kurultay ihtiyacı duyuyor musunuz?
- Hayır, bana böyle bir talep gelmedi. Benim de böyle bir düşüncem yok. Kurultay normal zamanında, olağan biçimde yapılır. Biz şu anda ilçeler bazında seçim sonuçlarını detaylı biçimde inceliyoruz.
İller görevden alınacak mı?
Seçimde başarı gösteremeyen il yönetimlerini görevden alacağınız yönünde de haberler yansıdı. MYK toplantısında böyle bir karara varıldığı haberleri yapıldı. Başarısız il yönetimlerini görevden alacak mısınız?
- Hayır görevden almak söz konusu değil. Bizim düşüncemiz başarısız olan il ve ilçe yönetimlerinin otomatik olarak düşmesiydi. Bu amaçla parti tüzüğünde bir düzenleme yapmayı düşünüyoruz. Bu yapıldığında başarısız olan il ve ilçe yönetimleri zaten otomatik olarak düşmüş olacak.
Baykal: “Taklit aslını güçlendirdi”
CHP’nin aldığı sonuç konusunda değerlendirmesi merak edilenlerden biri de bir önceki lider Deniz Baykal’dı.
Tahmin edileceği gibi sonuçtan memnun olmayan CHP’lilerin aradığı isimlerin başında Baykal geliyor. Deniz Bey, değerlendirmelerini partililerle paylaşıyor.
Deniz Bey’in, yakın çevresine yaptığı değerlendirmeyi şöyle özetleyebilirim:
“Taklit aslını güçlendirir, diye bir söz vardır. Seçim sonuçları da onu gösterdi. CHP’nin AKP’yi ve Erdoğan’ın politikalarını taklit etmesi, AKP’yi güçlendirdi.”
“Yakıştıramadım”
Deniz Bey’in, Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası konuşmasıyla ilgili eleştirisi de şöyle yansıyor:
“Seçimin sonucu ortada. Bu durumda sorumluluğu üstlenmek ve sonucu ciddi biçimde masaya yatırmak gerekir. Bunun yerine oyumuzu ve milletvekili sayımızı artırdık savunması CHP’lilerin kabul edeceği bir yaklaşım olmaz. Oyumuz 3,5 milyon arttı deniliyor; ama zaten biz 2009 yılında 10 milyon oy almıştık. İl genel meclisi sonuçları ortada. Oyumuzu 1 milyon artırmışız. 3,5 milyon değil. Ayrıca seçmen sayısında da artış olduğu gözetilirse, bu yorum dayanaksız kalıyor. Milletvekili artışı da illerin çıkaracakları milletvekili sayısının değişmiş olmasına dayanıyor. Bu durum ciddi bir sorumluluk anlayışıyla bağdaşmıyor. Doğrusu yadırgadım, yakıştıramadım. Benim görevi bıraktığım dönemde güvenilir anket kuruluşları CHP’yi yüzde 28-29 gösteriyorlardı.”
“Gezmeden alınan oy daha fazla”
“CHP, Erdoğan’ın söylemini ve politikalarını taklit etti, Güneydoğu’da oylarımız düştü. Erdoğan ise benim dönemimdeki CHP söylemine döndü ve oylarını artırdı. Güneydoğu’yla ilgili sonuç ortada. Çok miting yapıldı, çok gezildi, yeni vaatlerde bulunuldu deniliyor, bize de yeterince gezmedi eleştirisi yapılıyordu. Ama benim gezmeden aldığım oy, şimdi gezerek bile alınamamış oldu. Bunun bir izah edilmesi gerekir.”
“İstanbul, İzmir ve Antalya”
Baykal’ın İstanbul, İzmir ve Antalya sonuçlarını da şöyle değerlendirdiği haber veriliyor:
“İstanbul’da CHP, 2009’un altına düştü. Kemal Bey belediye başkan adayı olarak aldığı oyun altında görülüyor. AKP ile fark 19 puana çıktı. Bu iyi bir gösterge değil. İzmir’de ise AKP farkı kapattı. Yine birinci parti biziz ama AKP büyük sıçrama yaptı ve başa baş düzeye geldi. Antalya’da ise ikinci parti durumuna düştük. Oylarımı yüzde 31’den yüzde 33’e çıkarmamıza rağmen AKP Antalya’da önemli bir atak yaptı ve birinci parti oldu. Bütün sonuçları ciddiyetle ve sorumluluk duygusu içinde analiz etmemiz gerekiyor. Bu sonuçtan tatmin olmak, bir başarı olarak görmek kendimizi kandırmak olur.”