06 Nisan 2017 00:18
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'a ilişkin "kontrollü darbe girişimi" iddiasını sürdürerek "Genelkurmay Başkanı ısrarla komisyona çağrılmadı. FETÖ iddianamesini yazan neden görevden alındı? Bu, başarısızlığa mahkum edilen bir darbe girişimi" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesi için kendisine eleştiriler yönelten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a "Bana haber mi vardı? 'Sayın Kılıçdaroğlu, bekleyin ben de geliyorum' demedi. Bana haber verseydi beklerdim. Çıkar darbeye karşı açıklama yapardık" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın söylediği “Siyasi hayatım boyunca ne aldatan ne de aldanan oldum” sözlerini hatırlattı ve “Bu laf bütün olaylardan kendisinin haberinin olduğunu itiraf eden bir cümledir. Hiç aldatılmamışsa, aldanmamışsa bütün olaylardan kendisinin bilgisinin olduğunu söylüyor. Bu itirafı yaptığı için yürekten kutluyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu, 2004'te yapılan Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Gülen cemaatine yönelik tehditlerin dile getirildiğini hatırlatırken "Ne demek görmedik, göremedik? Aynı mevzide paralel yürüyen siz değil miydiniz? diye sordu.
Soru: Sizin bir açıklamanız çok konuşuluyor bu kontrollü darbe girişimi açıklamanız. Cumhurbaşkanı ve sayın Başbakan’dan sert açıklamalar var. Kontrollü darbe girişimi derken ne demek istiyorsunuz?
15 Temmuz’da bir darbe girişimi oldu. 248 şehidimiz var. Darbeye karşı 4 siyasi parti mücadele etti. İnsanlarımız sokağa çıktı. Üzerimize düşen bu darbeyi bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarmaktır örtbas etmek değil. TBMM’ye bir önerge verdik, 15 Temmuz darbe girişimini araştırma komisyonu kuralım dedik. Önce mırın kırın ettiler ama sonra komisyon kuruldu. Yenikapı dendi gittik. Bir daha darbe ile karşılaşmamak için ne yapılması gerektiğini 12 madde halinde açıkladım. Darbe komisyonu bizim arzu ettiğimiz şekilde görevini yapmadı ve yapmıyor. Ben 248 şehidin kanının hesabının sorulmasını istiyorum. Bir siyasal iktidar darbe komisyonunu çalıştırmazsa bizim arzu ettiğimiz kişileri davet ettirmezse biz ne yapacağız? Hükümetin samimiyetini sorgulayacağız herhalde değil mi?
Özel kuvvetler komutanı Zeki Aksakallı’nın ifadesi, “TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz personel kışlayı terk etmesin emri verilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz 2016’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır.” Ben bunu kime soracağım. Darbe komisyonunun en kilit iki ismi var ikisi davet ediliyor. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı. Bu temel kural neden yerine getirilmedi soracağız. Bunu engelleyen Hükümet bana hesap soruyor. Neden engelliyorsun gelmelerini? Ben bunu sormazsam bu darbenin üstü örtülecek. Bir hükümet darbe girişiminin ortaya çıkmasını engellerse ne diyeceğim. Peki Aksakallı Paşa kim? Aksakallı Paşa, Ömer Halisdemir’e darbeci Semih Paşa’yı öldürme emrini veren kişidir. Bütün vatandaşlarıma söylüyorum elinizi vicdanınıza koyun düşünün ben bunu araştırmayıp ne yapacağım. FETÖ iddianamesini yazan savcı görevden neden alındı? Bu iddianame neden Adalet Bakanlığı’na gider ve içi boşaltılır? Siyasi iktidar benim haberim yoktur diyemez. HSYK da diyemez. Kim aldı bu savcıyı görevden? Hurafeler iddianamesine dönüştürüldü.
Darbe komisyonu kurulduktan ve bir süre çalıştıktan sonra biz anladık ki hükümet bu darbenin üstünü kapatmak istiyor. Üst akıl kim? Falan devletse devletin adını yaz. Hurafelerden iddianame mi olur? Ben bu 248 şehidin hakkını nasıl arayacağım? Hükümet neresinde bunun? Biz hesap soruyoruz, bırakmışlar hesap vermeyi neden bu soruları soruyorsun diye hesap soruyorlar. Darbeden yararlanmak için değil zarar gören herkes için ben bu soruları soruyorum.
Soru: Kontrollü darbe girişimi diyince ya darbe başarılı olsaydı.
Başarısızlığa mahkum edilen bir darbe girişimi. Biz en basit kuralı kriz anında asker sokağa çıkmasın diye talimat vermeniz gerekirken o askerleri sokağa salarsanız ne olur? Hiçbir günahı olmadan linç edilen askerler vardı. Sarayda söyledim masanın etrafında hepimiz askerlik yaptık komutan emir verir asker gereğini yapar. Asker emri sorgulayamaz. Bu askerleri linç edenlerden hesap sorulmalı ve dava açılmalı dedim. Niçin dava açılmıyor? 6.6.2016 darbeden önce. FETÖ terör örgütü iddianamesi. Bu iddianamede,”FETÖ/PDY’nin kuvvet komutanlıkları, jandarme ve emniyet teşkilatları içindeki mensuplarından oluşan ve 10 binleri bulan devletten ayrı hiyerarşiye bağlı silahlı bir yapılanmasının olduğu” darbeden önce söylüyor. “FETÖ’nin anayasal düzeni değiştirecek veya ortadan kaldıracak silahlı güce ulaştığı ve bir askeri darbe yapabilecek tek organize güç olduğu” darbeden önce söyleniyor. Aynı iddianamede, “FETÖ/PDY’nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu.” Bunu hükümet bilmez mi? Bu iddianameye dayanarak Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi şu anda hapiste. Bunu bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı. Tamamı savcılı tarafından tespit edilmişti.
Soru: Bir hükümet darbe girişimi planlandığının haberini alıyor, böyle bir risk alır mı? Ya o darbe gerçekleşse sonucu ne olacak?
Neden hükümet bu darbe girişini örtmek istiyor neden açığa çıkmasını istemiyor? Darbe komisyonu kuruldu raporu Cumhuriyet Halk Partili ve diğer partili milletvekillerine verilmiyor. 16 Nisan’dan sonra verilecek. Hangi gerekçeyle? Darbe raporunun 16 Nisan’la ne ilgisi var? Dosyalarımızdan birisi darbe komisyonuna vereceğimiz dosyada bütün bu ayrıntılar ve daha fazlası o dosyada olacak.
Soru: Açık kaynaklardan hazırlanmış bir dosyadan mı bahsediyoruz.
Mahkemelerle ilgili ayrı bir dosyamız var. Bu darbe komisyonuna vereceğimiz dosya. Darbe komisyonu başkanı bize raporu vermiyor. Raporu vermediği için biz de dosyamıza son şeklini veremiyoruz. Darbe komisyonu oturdu kendi aralarında anlaştılar. Raporun yazım aşamasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin grup danışmanları da AKP, Milliyetçi Hareket Partisi ve HDP’nin de grup danışmanları birlikte yazacaklardı. Hepimiz darbeye karşıyız çünkü. Bundan vazgeçtiler. Bizim grup danışmanlarımızı dahil etmediler. Darbeye karşı olduğunu söylüyor ama darbeyi kapatmak istiyor. Adil Öksüz’ün ismini ilk kim telaffuz etti. Bir televizyon programında ilk ben söyledim. Adil Öksüz’ün çok önemli bir isim olduğunu, dikkat edilmesi gerektiğini söyledim. Önce bana saldırdılar şimdi onlar da telaffuz etmeye başladılar. İki cep telefonunu kullanır GPS cihazı vardır. Herkesin telefonları alınır, Adil Öksüz’ün alınmaz. GPS cihazı ve telefonlarıyla birlikte serbest bırakılır.
Soru: Soruları böyle sorunca cevaplarını bildiğinizi düşünüyoruz. Cevaplarını biliyor musunuz yoksa açıklamak mı istemiyorsunuz?
Bunun muhatabı hükümet. Ben bütün bu soruları soruyorum. Cevap vereceği yerde hükümet beni suçluyor. Çıkın diyin ki yanlış bu soru gerçek değil desinler. Diyemiyorlar. Sen şehitlerin kanının hesabını sorumuyorsun ben soruyorum. Kapatmıyorum diyorlarsa darbeyi neden araştırma komisyonuna en önemli isimlerine gelmesine engel oldunuz?
Soru: Referandum için de memleket meselesi vurgusu yapıyorsunuz bu gerçekten memleket meselesiyse elinizde güçlü bir done değil mi açıklamak için soru sormak yerine?
Adil Öksüz’ü ben açıkladım daha kimi açıklayayım. Adil Öksüz’ün elindeki GPS cihazını devletin hangi kurumu ithal etti? Başbakanlık talimat verecek bakacaklar devletin hangi kurumu ithal etti. İki telefonu vardı, GPS cihazı vardı elinde. Herkes kelepçelenirken onlara kelepçe vurulmadı. Neden? MİT yasasında bir değişiklik yapıldı 2014’te. Başbakanın emri ve talimatı olmadan hiçbir MİT görevlisi tutuklanamaz gözaltına alınamaz. Adil Öksüz neden tutuklanmadı neden gözaltına alınmadı?
Soru: MİT elemanı olduğunu mu ima ediyorsunuz?
Bilmiyorum ben bu soruları sormak zorundayım. Sizin yerinizde keşke sayın Binali Yıldırım olsaydı da ona sorsaydım cevaplarını verseydi bana. Benimle televizyona çıkmaya korkuyorlar ama çıkıp meydanlarda olmadık laflar ediyorlar aleyhimde. 248 şehidin olduğu bir yerde darbenin üstü örtülürse ben sessiz kalabilir miyim? Bedeli ne olursa olsun ben sonuna kadar gitmek zorundayım. Ya bu darbenin bütün ayrıntıları ortaya çıkacak ya da ben bu soruları her yerde onlara soracağım. Adil Öksüz’ü tanımıyoruz diyemezler. Darbeden önce savcı iddianame hazırlıyor. Adil Öksüz’ün deniz kuvvetleri imamı olduğu yazıyor iddianamede. Sonra bir başka iddianamede hava kuvvetleri imamı olduğu yazılı. Bilinmeyen bir isim değil. Ben söylemesem onunda ismini kapatacaklardı. Kim bu adam? Gücü nereden alıyor? Öldü mü? Efendim bununla ilgili soruşturma açtık. Siz onu külahıma anlatın. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti iki telefonu GPS cihazıyla koyuverilen Adil Öksüz’ün nerede olduğunu bilmeyecek ama soruşturma açılmış olacak. Bizi mi kandırıyorlar.
Soru: Sanki sizin elinizde soruşturmalardan, sanık ifadelerinden daha fazlası var gibi bir izlenim hissediyorum.
Darbeyi araştırma komisyonunun bize dosyası verilmiyor. Onlar dosyayı vermeden siz açıklayın diyorlar. Neden açıklayalım? Bunların tamamı doğru. Onlara da mesaj gönderiyorum ben bir şeyi söylüyorsam bilerek söylüyorum. Sayın Binali Yıldırım açıkla yaptı darbenin siyasi ayağı yok diyor. Darbeciler gelseydi cumhurbaşkanı olmayacaktı, başbakan olmayacaktı, belki bizler hapishanelerde olacaktık, yeni bakanlar, cumhurbaşkanı, adaylar olacaktı. Hem darbe girişimi olacak darbenin siyasi ayağı olmayacak. Buna ben inanmıyorum. Darbenin mamur ayağı var, sendikacı ayağı var, işveren ayağı var, çikolatacı ayağı var, baklavacı ayağı var siyasi ayağı yok. Siz çocuk mu kandırıyorsunuz.
Soru: O zaman bu sizin 180 Bylock’çu AK Partili iddianızı deşmek isteriz. O isimleri biliyor musunuz?
Ellerindeki en önemli delil Bylock listeleri neden açıklamıyorlar o listeleri.
Soru: Siz diyorsunuz ki o listelerde 180 AK Partili Bylock kullanıcısı var o listede.
Belki daha fazla. Ben ısrarla söylüyorum eğer Bylock kullananlar FETÖ örgütünün birer üyesiyseler bu üyeleri bu hükümet neden açıklamıyor? Düşünün polis bir yere baskın yapıyor teröristleri yakalıyor. Evde bulduğu silahları, gazeteleri, isimleri yayınlıyor televizyonlar gösteriyor. Ellerinde Bylock listesi var neden açıklamıyorlar? Cumhuriyet Halk Partisi FETÖ’cüleri destekliyor siz FETÖ’cüsünüz diyorlar. Biz gayet sakin ve akıllı olarak liste bende değil sizde, benim istihbarat örgütün yok sizin var listeler sizde niçin açıklamıyorsunuz? Teröristleri saklamak suç değil mi?
Soru: Başbakan MİT müsteşarına sorduğunu kendini bilgi verildiğini ve bir tane bile milletvekili olmadığını söyledi Bylock kullanan.
O zaman açıklasın. Daha iyi ya hiçbir milletvekili yoksa neden gizliyorlar. Kadri Gürsel’i örnek vereyim. Cumhuriyet’in iddianamesinden okuyorum, “92 Bylock kullanıcısı şüpheli şahıs ile haklarında FETÖ/PDY terör örgütünden dolayı soruşturma bulunan 21 kişiyle iletişim kaydı bulunduğu” yani bir gazeteci Bylock kullanıcısı 92 kişiyle şu veya bu nedenle telefonda konuştuğu için şu anda hapiste. Kim bu 92 kişi niye açıklanmıyor? AKP Trabzon milletvekili ablası atıldı, Kilis milletvekilinin kardeşi, Hatay milletvekilinin kardeşi, Kırıkkale milletvekilinin kardeşi, Aydın milletvekilinin kardeşi, Sakarya milletvekilinin kardeşi, Kayseri milletvekilinin yakınları, belediye başkanının damadı bunlarda Bylockçu. Kadri Gürsel hapiste bunların tamamı dışarıda. Hangi adaletten söz ediyoruz. Bylock kullananların sayısı 215 bin 92 kişi. Sayın Başbakana göre bunların içinde bir tane bile siyasetçi yok. Bizim aklımızla alay mı ediyorlar? Sayın Devlet Bahçeli gibi olsam hayatlarından çok memnun olacaklar beni el üstünde tutacaklar. İyi de bu şehitlerin hesabını kim soracak? Ben soracağım. Benim vicdanım, ahlakım, inancım var, memleket sevgim var ve demokrasiye saygım var. Bu darbe girişimini bu hükümet başta da sayın cumhurbaşkanı kapatmak istiyorlar. Derine inilmesini istemiyorlar ucu kendilerine dokunacağı için. Siz TBMM’de adrbeleri araştırma komisyonu kuracaksınız oraya gelen hükümetin görevlendirdiği kişiler olacak dışarıdan kimse gelemeyecek. İlker Başbuğ gitti ne söyledi,”Genelkurmay başkanlığım sırasında MİT bana bir tane bile FETÖ’cünün adını bildirmedi.” Ben sormayacak mıyım sen enden bu bilgileri vermedin. Bir savcı darbeden evvel tespite diyor koskoca MİT’in haberi bile yok. Ben bunun hesabını sormayacak mıyım?
Soru: Listeyi gördünüz mü bu Bylock listesini? Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi içinde aynı şeyi söylüyor musunuz var mı elinizde bir veri?
Ben hükümete çağrı yapıyorum Bylock listelerini açıklayın, açıklamazsanız ağırlıklı bir kısmı sizdedir. Ben darbeye karşıyım onlar da karşı olduklarını söylüyorlar. Ben samimiyim ama onlar samimi değiller. Ben darbenin açığa çıkmasını istiyorum onlar kapanmasını istiyorlar. Ben siyasi ayağı ortaya ��ıksın istiyorum onlar siyasi ayağı yok diyorlar. O zaman darbecilerle beraberdir onlar. Burada bazı illerin milletvekillerini verdim herhalde kardeşleriyle konuşuyorlardı. Bu milletvekillerinden birisi özellikle eline anayasa oylamasında alıp eline bütün AKP milletvekillerine göstermedi mi ben oyumu böyle kullanıyorum diye. Niçin bu ihtiyacı hissediyor? Bunu bizim sormamız lazım. Onlar da açıklamıyorum desinler. O zaman yine sorayım niye açıklamıyorsunuz diye.
Soru: 17-25 Aralık’tan sonra iki seçim geçti Türkiye'de dolayısıyla bu seçimlerle milletvekilleri bu Bylock kullananlar, FETÖ’cü olanlar temizlendi ve ayıklandı.
Darbe girişimi bu dönemde oldu Bylock’un çözümü bu dönemde oldu. Bylock kullanıldığı anlaşıldıktan sonra Eagle’a geçildi. Sayın Adalet Bakanı diyor ki, “Kemal Kılıçdaroğlu’na Amerika'dan mail geldi FETÖ’cülerden”. Sen Adalet Bakanısın, adalet dağıtan bir kurumun başındasın, ahlakın varsa bana gelen o maili çıkar açıklarsın. Ama ben size Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu anlatmak için bir örnek vereceğim. Bizim anonim mail adresimize Amerika’dan David Keynes diye birisinin ki bu Bylock’u yaptığı söylenen bir kişiydi bize bir maili geldi. Bunun dokümanını aldık bir dosya halinde Başbakanlık Müsteşarlığı’na gönderdik. 19 Ekim 2016’da gönderdik. Bizim devlete, hükümete, Türkiye'nin çıkarlarına bakış açımıza bakın bir de onların bakış açılarına bakın. Arzu ederlerse açık çağrı yapıyorum sayın Binali Yıldırım gelir bu konuyu konuşabiliriz. Darbeyi kapatmak suç işlemek demektir. Darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmamak suç işlemek demektir.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı dün NTV canlı yayınında dile getirdi bugünde meydanlarda tekrarladı, “15 Temmuz gecesi İstanbul’a geldik sayın Kemal Kılıçdaroğlu da Atatürk Havalimanı’na inmiş. Keşke bekleseydi orada birlikte tanklara karşı dursaydık. Ama durmadı başka bir yere geçti.” O geceye ilişkin ne diyorsunuz?
Bana haber mi verdi? Sayın Kılıçdaroğlu bekleyin ben de oraya geliyorum diye haber mi verdi? Nerede olduğu belli değildi. Bir cumhurbaşkanı konuşurken neyi anlatmak istediğini sade ve güzel bir dille anlatmalı. Haber verseydin beklerdim. Sayın Kılıçdaroğlu orada bekleyin ben oraya geliyorum. Koruma müdürü koruma müdürüme açardı telefonu beklerdim. Laf söylemek kolaydır önemli olan niyettir. Beni eleştirmek için bunu söylüyor. Geldi de tankın üstüne mi çıktı? Sadece ben değil sayın Hayati Yazıcı da oradaydı.
Soru: Siz indiğinizde tanklar havalimanında…
Çıkışta vardı. Sonra çıktık darbeye karşı olduğumuzu söyledik. Ben bunu uçakta söyledim öğrenir öğrenmez her türlü darbeye karşı olduğumuzu söyledim. Sorun aslında daha derinde. Sayın Cumhurbaşkanı bugün, “Siyasi hayatımda ne aldanan oldum, ne de aldatan oldum” bugün meydanlarda söylüyor. Gazeteci arkadaşlarımıza bir mesaj verelim bu sözü başka birinden duydular mı? Diyor ki 19 Temmuz 2015 harp akademilerinde söylüyor, “Şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi aldatıldı.” İkisini aynı kişi söylüyor. Sonra 3 Ağustos 2016 darbeden sonra, “Bu yapının bambaşka niyetleri olduğunu uzun süre görmedik ve göremedik” diyor. Sonra “Allah bizi affetsin” diyor. 25 Ağustos 2004 kendisi başbakan MGK’da FETÖ terör örgütünün ne kadar tehlikeli olduğuna dair brifing veriliyor. Ne demek görmedik. Her hafta her ay MİT’in raporları geldi. Aynı menzile paralel yürüyen siz değil miydiniz? Siyasi hayatımda ne aldanan oldum ne aldatan oldum. Bu laf çok güzel bir laf. Bu laf aslında bütün bu olaydan kendisinin haberi olduğunu itiraf eden bir cümledir. Hiç aldatılmamışsa ve hiç aldanmamışsa bütün bu olaylardan kendisinin bilgisi olduğunu söylüyor zaten. Bu itirafı yaptığı için kendisini yürekten kutluyorum. Bu cümleyi bir yerden mi aldı biri mi kullandı gazeteci arkadaşlarımız araştırsınlar.
© Tüm hakları saklıdır.