CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 150 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan emniyetin kendi içinde kültürü, geleneği bulunduğunu ifade ederken, "Kendi içinde özel bir kültür, gelenekler oluşturur. Bu aynı zamanda liyakat demektir. Kimin nasıl yükseleceği liyakatle olması lazım. Liyakat olmazsa araya sıcak siyaset girerse, ‘amcamın oğlu onu hemen komiser yapın, öbürü beklesin, nasıl olsa dayısı yok’... Bu anlayış şu anda egemen. Sizin meslekte en tehlikeli konu bu. Liyakati yok ederseniz, meslek kendi içinde çürümeye başlar" dedi. Bir polisin, "Bir polis şehit olmaktan korkmaz ama emekli olmaktan korkar" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Emekli olmaktan korkmayacağınız günler çok uzakta değil. Az kaldı az. Göreceksiniz. Herkesin huzur içinde yaşayacağı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz" diye konuştu.
İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde emekli emniyet mensuplarıyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Polis arkadaşların sorunları var mıdır"
Zaman zaman eleştiririz, baş tacı ederiz, ama şu soruyu sormayız; ‘Acaba polis arkadaşların sorunları var mıdır?’ Hiç bunun üstünde durmayız. Mitinglerde gencecik fidan gibi polis arkadaşlar, ‘ne olursun 3600 ek göstergeyi söyleyin’ derlerdi. 5, 6 yıl önceden her gittiğim mitingin bir bölümünde de polislere 3600 ek gösterge verilmesini hep savundum, söyledim.
"Mutlaka ek göstergeyi alacaksınız"
Uzun uzun mücadele ettik, hükümetin de gündemine girdi. Gündemine girmesinden memnumum. Geciktiriyorlar, vermek istemiyorlar, ama şundan emin olmanızı isterim, bugün olmazsa yarın, mutlaka ama mutlaka 3600 ek göstergeyi alacaksınız. Bundan en ufak bir endişem yok.
"Gücünüzü göstermek zorundasınız"
Bu mesleğin sahibi kim? Bu da önemli bir sorun. İşçilerin bir sahibi var, çıkıyor sendika başkanı konuşuyor, yeri geldiğinde grev yapıyor, toplu sözleşme yapıyor, hakkını arıyor. Memurların da sendikaları var, A, B sendikası. Fark etmiyor, sonuçta onlar da memurların hakkını arıyorlar. Oturuyorlar masaya diyorlar ki ‘şu, bu rakam olsun’. Sonunda uzlaşıyorlar. Toplumun güvenliğini sağlayan polisin sahibi yok. Sizin temel bir sorununuz var, derdinizi aktarabileceğiniz bir mecranız yok. Demokrasilerde bunların olması lazım. Polis arkadaşların da varsa sorunları, bir çatı örgütü olur ve derler ki ‘bizim de şu sorunlarımız var’. Gücünüzü göstermek zorundasınız. Ortak hareket etmezseniz istediğiniz kadar derdiniz olsun, kimse sizinle ilgilenmez. O nedenle sizin örgütlenmeniz bizim açımızdan önemlidir.
"Riskli bir alan"
Siz hayatın her alanında görev alırsınız. En riskli alanlarda görev alırsınız. Mafya ile uğraşırsınız, uyuşturucu baronları, katillerle uğraşırsınız, izlerini sürersiniz, delilleri toplarsınız, dosyaları hazırlarsınız, savcının önüne koyarsanız. Her an ölümle karşı karşıya kalabilirsiniz. Terörle mücadele edersiniz, karşınızda teröristler olur, şehit olan çok sayıda polis kardeşimiz var. Bu alana bakıldığında sizin görev alanınız sıradan memurların görev alanından çok daha farklıdır. Riskli bir alan.
"Liyakati yok ederseniz meslek kendi içinde çürümeye başlar"
Özel düzenlemeler yapılması lazım. 150 yıla aşkın bir emniyet tarihi var. Kendi içinde özel bir kültür, gelenekler oluşturur. Bu aynı zamanda liyakat demektir. Kimin nasıl yükseleceği liyakatle olması lazım. Liyakat olmazsa araya sıcak siyaset girerse, ‘amcamın oğlu onu hemen komiser yapın, öbürü beklesin, nasıl olsa dayısı yok’... Bu anlayış şu anda egemen. Sizin meslekte en tehlikeli konu bu. Liyakati yok ederseniz, meslek kendi içinde çürümeye başlar. Ben hak ediyorum, normalde komiser olmam lazım. Birisi torpilini buluyor, benden önce oluyor. Benimle birlikte bütün arkadaşlar da o atamadan rahatsızlar aslında. Dolasıyla sıcak siyasetin rahat girmeyeceği, rahat müdahale etmeyeceği bir kültürün olması lazım.
"İçişleri Bakanı güven vermezse..."
İçişleri Bakanı doğrudan doğruya sizin bütün sorunlarınızı aynı zamanda çözmekle yükümlü olan kişidir. Çünkü size talimat verir. Yasal çerçeve içerisinde yerine getirirsiniz. Aynı zamanda sizin karşılaştığınız sorunları da bir şekliyle siyaset kurumuna taşıyacak kişi odur. Eğer o kişi güven vermezse, sorunlarınızı hükümet içerisinde tartışma konusu yapmazsa…
"Polislik bir maaş mesleği değildir"
‘Hangi meslek grubu bir çalışıyorsa, güvenlikle ilgili meslek grupları onun 24 katı çalışmak durumundadır. Çalışsın. Polislik bir maaş mesleği değildir. Kim öyle düşünüyorsa bir dakika durmasın.’ Söyleyen İçişleri Bakanı. Polis orada durur, ama senin orada durmaman lazım. Gecenin yarısında eksi 35 derecede terörle mücadele ederken onun aklına maaş mı geliyor? Para mı geliyor? Yurt, vatan sevgisi var. Mücadele ediyor. Bayrağı vatanı için mücadele ediyor.
"Bir gram uyuşturucu bile girmez"
Ben şundan eminim. Hiç müdahale etmesinler ve sadece şunu söylesinler; ‘Ey Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şanlı polis örgütü, kardeşim ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde uyuşturucu dağıtılmasını istemiyorum ve bunu önleyin.’ Vallahi bir gram uyuşturucu bile girmez. Yeter ki bu konuda siyasetçi kararlı olsun.
"Emekli olunca yardımını niye kesiyorsun"
Çalışırken aile yardımı alıyorsunuz. Emekli olunca kesiliyor. Aile boşandı mı, aile aynı aile. Nasıl oluyor bunu kesiyorsunuz? Bari ayıptır adına ‘aile yardımı’ demeyin, ‘çalışma yardımı’ deyin bari. Aile yardımı veriyorsun, emekli oldun, ‘ben senin aile yardımını kesiyorum’... Niye kesiyorsun, bir Allah’ın kulu çıkıp bunun mantıklı gerekçesini anlatsın.
"Benim hayatımı korumasalardı lince maruz kalırdım"
Bir polis arkadaşın söylediği bir cümle var, onu okuyarak sözlerimi bitireyim; 'Bir polis şehit olmaktan korkmaz ama emekli olmaktan korkar.' Emekli olmaktan korkmayacağınız günler çok uzakta değil. Az kaldı az. Göreceksiniz. Herkesin huzur içinde yaşayacağı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bu devletin kaynaklarını, 83 milyonun ödediği vergileri, hak sahiplerine vereceğiz, ‘Beşli Çete’ye değil. Polisler başımızın tacıdır. Benim de hayatımı koruyorlar. Benim hayatımı korumasalardı ben linç girişimine maruz kalırdım. Polisin ne kadar değerli olduğunu bizzat kendi yaşamımdan biliyorum.”