Gündem

Kılıçdaroğlu: AB, AKP'ye mi endekslendi?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AB'nin Anayasa paketi ile ilgili olumlu görüşlerini eleştirdi.

10 Temmuz 2010 03:00

T24 - Referandumda "hayır" oyu vereceklerini belirtirek, CHP İl başkanlarına seçim startı verirken CHP lideri Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği ile ilgili olarak AB'den gelen olumlu tepkileri eleştirirken, "AB kendisini AKP'ye endekslediyse o ayrı bir olay" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanları Toplantısı’nda partisinin yeni örgütlenme modelini anlattı. İl başkanlarından halkın sorunlarına kenetlenmelerini isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Kurultaydan sonra yeni bir süreç başladı. Bütün yorgunlarımızı unutup Türkiye için çalışmak zorundayız. Bütün yorgunluklarımızı Türkiye karanlıktan aydınlığa çıktığı zaman göreceğiz. Hiç kimse ’ben yoruldum’ demeyecek. Kadın kolları, gençlik kolları tüm partililer aktif bir şekilde çalışacak. Halkın ayağına gidecek. İstanbul il başkanım burada. İstanbul’da her sokakta, her semtte bir sorumlu olacak. Ben bunları tek tek soracağım. Bir üzüm salkımı gibi yayılacağız. ’Bizim oylarımız çalındı’ diye de bir şikayet duymak istemiyorum. Eğer sokaklara kadar inmişsek, sandıklara da sahip çıkmışız demektir. Kim sandıkta görevliyse 12 saat 24 saat aç kalsa da o sandığa sahip çıkacaktır. Eğer o 12-24 saat bu toplumun çıkarlarına ise biz bir hafta da aç kalırız. Sandığa sahip çıkmayanın, kusura bakmasın bu partide işi yok.”

Sokak sorumluları Kılıçdaroğlu, “sokak sorumlusu” uygulamasının sadece İstanbul değil, tüm iller için de geçerli olacağını belirterek, “İstanbul zor bir yer onun için oradan başlıyoruz. Biz zoru severiz” dedi.

Halkın sorunlarını çok iyi bildiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, il başkanlarından bu sorunların çözümünü tek tek vatandaşlara anlatmalarını istedi. Gizli gündemimiz yok Her zaman doğruyu söyleyeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bizim AKP gibi gizli gündemimiz yok, içimiz neyse dışımız da o. Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış, olsun biz onuncu köye de gideceğiz” diye konuştu. “Biz kendi cebini, yandaşını düşünen bir siyasi parti değiliz” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“AKP’nin baskıcı politikalarından Türkiye’yi kurtarmamız lazım. İhaleye fesat karıştıranların, halkın değil, kendi çıkarlarını düşünenlerin bu parlamentoda ne işi var. Biz ülkenin derinleşen sorunlarını çözeceğiz. Terörü de biz çözeceğiz, çünkü bizim gizli gündemimiz yok. Çok söyleyen, az yapan bir parti olmayacağız. Söylediğini yapan bir parti olacağız. Bir iktidar koşusu başlattık bunu tamamlayacağız. Bu 1 kişinin, 5 kişinin, 10 kişinin çalışmasıyla olmaz. Hepimiz çalışacağız. İl başkanlıklarında oturmayacağız. Laf değil, iş üreteceğiz.” Performans ölçülecek İl başkanlarının performanslarını da ölçeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, uygulayacakları yöntemle, il başkanlarının kendi bölgelerine ve bölgenin sorunlarına ne kadar hakim olduklarını saptayacaklarını bildirdi. Hükümetin tek kaygısının iktidarını korumak olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, “YÖK ayıbından da Türkiye’yi kurtaracak parti CHP’dir. Üniversitelerde düşünce özgürlüğünü sağlayacağız. Saydam bir toplum yaratacağız” diye konuştu.


'Bu modelle 70'lerde birinci partiydik'


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerdiği yeni örgütlenme modelini 1970-1974 arası CHP İstanbul İl Başkanlığı yapan Ali Topuz, üzüm salkımı modelini anlattı:

“1992’de CHP açılırken sandık esasına göre örgütlenme dediğimiz bu sistemi tüzüğe soktuk. Ancak Deniz Bey’in başkanlığındaki 10-15 yılda bu sistem kağıt üzerinde kaldı. Tüzüksel değişikliklerle etkisizleşti. Örgütler sandık çevresinde oturan partililerden oluşur. Ortalama 100 ya da 150 evlik bir seçim alanında 300 seçmen bulunur. Partili mahallesindekilerle yüz yüze görüşür. İsteklerini öğrenir, sıkıntılarını çözmeye çalışır, mutluluklarını paylaşır. Kararsızlara daha fazla ilgilenilir. 70’li yıllarda tam bu sistemi uyguladık. Milli Görüş bu modeli bizden aldı. Onlar yokken biz bunu yapardık. Bu modelle 1973 ve 1977 Genel Seçimleri’nde birinci parti olduk. 1973’te Ahmet İsvan, CHP tarihinin en büyük oylarından biri olan yüzde 63.9’la İstanbul Belediye Başkanı oldu. Adaylar ön seçim yerine genel başkan tarafından belirlenir hale gelince parti örgütünün çalışma hissiyatı kalmadı. Deniz Bey’in başkanlığında adayın kendisini genel başkana beğendirmesi yeterliydi. Parti için çalışmanın önemi kalmamıştı. Halkın ihtiyaçları ve beklentilerine göre parti söylemi gözden geçirilmeli, ortak akla dayanan parti içi çalışmalar yapılmalıdır. Bu seçim sonuçlarında başarıyı getirir.”


RP yapmıştı: CHP cemaatlere de camiye de samimiyetle girmeli


1990’larda patlama yapan Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin 12 yıl Seçim Karargah Merkezi Başkanlığı’nı yapan eski milletvekili Mustafa Baş kendi sistemlerini şöyle anlattı: “Biz samimi bir şekilde kahvelere ve meyhanelere girdik. İnsanların cenazelerine, düğünlerine gidip onlarla birlikte olduk. 1994’teki grevde sokaklarda çöp bile topladık. Bayrampaşa teşkilatına gittiğimde aynı caddede bulunan meyhanedekilere selam vermeden geçsem kızarlardı. CHP teşkilatının yapısındaki insan profili bu sisteme müsait değil. Bu bir ideal meselesi. CHP’nin yerel ve genel politikalarında kendini tahlil edip bizim yaptığımız açılımı yapmalı. Kimseyle ters düşmeden ve samimi olarak camiye de cemaatlerin içine de girmeleri lazım.”


'Anayasa Mahkemesi Başkanı dinlenme kaygısı taşıyor'


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanları toplantısı öncesinde, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anayasa değişikliğine ilişkin kararda Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını beklediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, asıl değerlendirmelerini bu karar sonrası yapacaklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın açıklamaları bazı çelişkilerin olabileceğini gösteriyor. Bu çelişkiler gerekçeli kararda ortaya çıkacaktır” dedi. Parti olarak hak ve özgürlüklerin genişletildiği bir demokrasi istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, 12 Eylül Anayasası’nın bir uzantısı olarak gördükleri Anayasa değişikliğine referandumda “hayır” oyu vereceklerini yineledi. Baskıcı bir rejimin toplumun geleceği için son derece tehlikeli olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Bir gazetenin manşetinde Anayasa Mahkemesi ile ilgili çok ilginç bir haber yer alıyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı, ’telefonlar dinleniyor’ diye karar toplantısına üyeleri kurye ile çağırıyor. Geldiğimiz noktaya bakın. Bu sadece Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bir kaygısı değil. Bu kaygı sokaktaki yurttaşın da paylaştığı bir kaygı. Bu kaygıyı yaratan bir siyasal iktidar demokrasiyi geliştirmek için sağlıklı bir anayasa yapabilir mi? Son Anayasa değişikliği yürütme organının, yargı üzerine baskısını artıran bir değişikliktir.


'AB kendini AKP'ye endekslediyse...'


Yine bir gazetenin manşetinde AB’nin bir sözcüsünün bu Anayasa değişikliği desteklediği belirtiliyor. Şunu gerçekten merak ediyorum, bu sayın sözcü, Türkiye ilgili bugüne kadar yayımlanan AB ilerleme raporlarını niçin okumuyor. Kendi yazdıkları raporları okumayan bir sözcü, nasıl bu değişikliğe evet biz bunları destekliyoruz diyebilir. Dönsün baksın o raporlarına, HSYK'da bakanın, müsteşarın olmamasını ben değil onlar söylüyor. 'Biz yazarız ama farklı söyleriz' diyor. AB kendini AKP'ye endekslediyse o ayrı bir şey. Biz bunu AB'nin etik değerleriyle bağdaştırmıyoruz. Bir şey söylüyorlarsa arkasında dursunlar. Halka bunların hepsini anlatacağız.”