Gündem

KILIÇ: MAHKEMEYİ KİRLETMEYE KİMSENİN HAKKI YOK ANKARA (A.A)

25 Nisan 2011 15:13

-KILIÇ: MAHKEMEYİ KİRLETMEYE KİMSENİN HAKKI YOK ANKARA (A.A) - 25.04.2011 - Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesiyle ilgili değişiklikler veya öngörülen imkanların tamamen parlamentonun takdiriyle şekillendiğini belirterek, ''Söz konusu takdirin bazı milletvekillerinin burada tekrarlamaktan utanç duyduğum sözcüklerle yaptıkları değerlendirmeleri şiddetle reddediyoruz. Kürsü dokunulmazlığının imkanlarından faydalanarak ahlaki ve hukuki temelden yoksun ithamlarla mahkemeyi kirletmeye kimsenin hakkı yoktur'' dedi.  Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 49. yıl dönümü dolayısıyla Anayasa Mahkemesi binasında tören düzenlendi.  Törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı bakanlar, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yusuf Ziya Özcan ve bazı yüksek yargı üyeleri katıldı. Konukları Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Serruh Kaleli kapıda karşıladı.  Kılıç, törende yaptığı konuşmada, 12 Eylül 2010'da yapılan referandum sonucu kabul edilen anayasa değişiklikleriyle Anayasa Mahkemesinde de yapısal ve fonksiyonel anlamda çok önemli değişiklikler yapıldığını söyledi.  Kılıç, dünyada hak ve özgürlüklere ilişkin yeni bakışların, demokratik gelişmelerin, dayatmacı anlayışlardan bunalan halkın bundan kurtulma arayışlarının ve tüm bu gelişmelere kayıtsız kalan yargısal direncin anayasa değişikliklerinin zorunlu sebepleri arasında sayılabileceğini ifade etti.  Yargıda yaşanan olumsuzluklara çözüm bulunması için yapılan değişikliklerin yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olmamasını dileyen Kılıç, şöyle konuştu: ''Her sorunu yasal düzenlemelerle çözme anlayışı dünyada en çok kanuna sahip olan ülkeler arasına girmemiz sonucunu doğurmuştur. Demokratik hukuk devleti inancı ve geleneği kimi ülkelerde yazılı anayasa yapılmasına dahi ihtiyaç göstermemiştir. Türk hukuk dünyasında ortaya çıkan yasa enflasyonunun temelinde yasama organı ile yargı organları arasındaki güvensizliğe dayalı bir mücadelenin etkileri vardır. Bu organların egemenlik anlayışında ortaya çıkan farklı yaklaşımlar güvensizliğin ana kaynağını oluşturmaktadır. Hukuksal metinlerle uygulama arasındaki kopukluklar, bilinçli veya bilinçsiz yapılan yorumlar sonunda ortaya çıkan sapmalar sorunları yasayla çözme anlayışını tetikleyen diğer bir faktördür. Çok ciddi bilimsel araştırmalara konu olmuş parlamento-yargı ilişkisinden doğan sorunları bir kuruluş yıl dönümü konuşmasında geniş bir şekilde dile getirmenin yersizliği ve yetersizliği karşısında fazla konuşmak istemiyorum.'' Kılıç, anayasa değişiklikleri ile mahkemenin yeniden yapılandırılması sonucu yeni görev ve yetki çerçevesinde TBMM'de görüşülerek kabul edilen Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un yürürlüğe girdiğini hatırlattı.  Anayasa değişikliğinden sonra uygulamada ciddi sorunlar yaşayan Anayasa Mahkemesine çözüm getirenlere yasa hakkında olumlu veya olumsuz değerlendirme yapmadan önce teşekkür eden Kılıç, şunları kaydetti:  ''Ancak bu yasanın komisyonlarda ve TBMM'de görüşülmesi aşamasında bazı milletvekillerinin mahkememiz ve üyeleri hakkında yaptığı değerlendirmeler şaşkınlık ve büyük üzüntüyle karşılanmıştır. Mahkememizle ilgili değişiklikler veya öngörülen imkanlar tamamen parlamentonun takdiriyle şekillenmiştir. Söz konusu takdirin bazı milletvekillerinin burada tekrarlamaktan utanç duyduğum sözcüklerle yaptıkları değerlendirmeleri şiddetle reddediyoruz. Kürsü dokunulmazlığının imkanlarından faydalanarak ahlaki ve hukuki temelden yoksun ithamlarla mahkemeyi kirletmeye kimsenin hakkı yoktur. Mahkeme üyelerinin onur ve şerefle yürüttüğü görev sırasında verdiği kararların kimi sevindirdiğini veya üzdüğünü düşünmediğimizi ve  ilgilenmediğimizi herkesin bilmesini isteriz. Dostluk ve husumet duyguları mahkeme kararlarının yönlendiricisi olamaz. Hakaret ve suç içermeyen her türlü eleştiriyi saygıyla karşılıyor ve korumak durumunda olduğumuz temel hak ve özgürlükler kapsamında görüyoruz.''