-KIBRIS İÇİN DÜĞMEYE BASILDI LEFKOŞA (A.A) - 12.07.2011 - Kıbrıs sorunun çözümü yönünde sürdürülen müzakereler kapsamında ekim ayında New York'ta yapılacak dördüncü üçlü Kıbrıs zirvesinde, Kıbrıs sorununun çözümünün olup olmayacağının netleşmesi ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un bu konuda bir karar vermesi bekleniyor. Kıbrıs'ta tarafların yapacağı yoğunlaştırılmış görüşmelerin sonunda, ekim ayı çözümü getirebileceği gibi, müzakerelerin sonu da olabilir. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Kıbrıs Rum yönetimi lideri arasında sürdürülen müzakerelerde, taraflar arasında, ana konularda derin görüş ayrılıkları var. 7 Temmuz'da Cenevre'de yapılan üçüncü üçlü Kıbrıs zirevinde, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, taraflardan, ekim ayına kadar yoğunlaştırılmış görüşme yapmasını ve ekim sonunda New York'ta yapılacak dördüncü üçlü görüşmeye daha yakınlaşmış halde gelmelerini istedi. Cenevre'da toprak konusunda açılım yapan Kıbrıs Türk tarafı, ekim ayına kadar yapılacak yoğunlaştırılmış görüşmlerde al-ver sürecine hazır. -SÖZCÜ ERTUĞ: ''DÜĞMEYE BASILDI...''- KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Sözcüsü Osman Ertuğ, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un, 7 Temmuz'da Cenevre'de yapılan Kıbrıs zirvesinde, 'Kıbrıs sorununun sonlandırılması süreci için düğmeye bastığını'' söyledi. Türk tarafının yıl sonuna kadar çözüm ve 2012'in ilk aylarında çözüm hedefinin gerçekçi olduğunu, 2012 sonrası çözüm hedefinin ise gerçekçi olmadığını belirten Osan Ertuğ, ''Kıbrıs sorununun sonlandırılması, sonuçlanması süreci için düğmeye basılmıştır diyebiliriz. Yani sonun başlangıcı, ama bu sonuçlandırma muhakkak çözüm olacak noktasındadır diyemeyiz. Olabilir de olmayabilir de ama her iki durumda da bir sonucun ortaya çıkması için Genel Sekreter düğmeye basmıştır diyebiliriz'' dedi. Osman Ertuğ, Kıbrıs müzakerelerinde gelinen aşamayı değerlendirdi. Ertuğ, Kıbrıs müzkererlerinin gündeminde 6 ana başlık olduğunu, hiç bir başlığın kapatılmadığını, hiç ele alınmayan konular da olduğunu söyledi. Kıbrıs Rum tarafına, mülkiyet konusunda bazı kriterlerin ele alınarak taraflar arasında yakınlaşma sağlanabileceğini söylediklerini aktaran Ertuğ, 1974'den bu yana 37 yıl geçtiğini her iki tarafta da yeni sosyo-kültürel yapı oluştuğunu, mülkiyette artık geri dönüşü olmayan bir noktaya gelindiğini belirtti. Bu gelişmelerin yok farzedilemeyeceğini vurgulayan Ertuğ, Rum tarafının ''eski mülk sahiplari ilk söz hakkına sahiptir'' ısrarının, mülkiyetteki uzlaşıyı tıkayan bir nokta olduğunu kaydetti. Rum tarafının, bu yaklaşımdan vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Ertuğ, Rum tarafının, toprak, mülkiyet ve ''yerleşikler'' dediği Türkiye kökenli KKTC vatandaşları konuları arasında bağlantı kurmaya çalıştığını aktardı. Ertuğ, her konunun birbiriyle ilintili olduğunu ve süreci tıkamamak için her konunun ayrı ayrı ele alınmasından yana olduklarını Rum trafına söylediklerini ifade etti. Cumurbaşkanı Eroğlu'nun, müzakerelere, Rum tarafının talebi üzerine mülkiyet konusundan başladığını, ''mülkiyette ilerleme olursa diğer konularda ilerlemenin daha kolay olacağı'' düşüncesiyle hareket ettiklerini ve bir de Rum tarafına mazeret vermek istemediklerini anımsattı. -TOPRAKLA İLGİLİ AÇILIM- 7 Temmuz'da Cenevre'deki üçlü Kıbrıs görüşmesinde, Rum tarafının, ''Kıbrıs Türk tarafı toprak konusunu görüşmekten kaçıyor, bu nedenle müzakerelerde ilerleme kaydedilemiyor'' mazeretini Rumların elinden aldıklarını anlatan Osman Ertuğ, toprak konusunda zaten kriterler bazında bazı görüşmeler yapıldığını, Cenevre'de, harita ve sayı olmadan toprak konusunu toprak bazında görüşmeye hazır olduklarını önerdiklerini, Rum tarfından da itiraz gelmediğini kaydetti. Ertuğ, bir anlaşmanın engellenmesinin önüne geçmek için, toprakla bağlantılı harita ve sayı konusunu en son görüşeceklerini söyledi. Müzakerelerde iki tarafın görüşemeyeceği tek konunun garantörük konusu olduğuna, garantörler görüşülürken garantör ülkelerin de katılımının gerektiğine işaret eden Osman Ertuğ, ancak güvenliğin iç boyutlarını görüşmeyi kabul ettiklerini ve federal polis ve kurucu devletin polis gücü konularının ele alındığını belirtti. Ertuğ, polis konusunda açılımlar yaptıklarını, Rum tarafının bunları kabul etmdiğini, bu açılımlar sayesinde Cenevre görüşmesinin başarılı geçtiğini anlattı. -7 TEMMUZ CENEVRE SONRA- 7 Temmuz'da Cenevre'de yapılan Kıbrıs zirvesinden sonra müzakerelerin yoğunlaşacağına değinen Ertuğ, Kıbrıs Türk tarafının zaten yoğunlaşmış görüşme sürecine hazır olduğunu her zaman belirttiğini, Rum tarafınınsa süreci ağırdan aldığını ifade ederek, yine Türk tarafının talebi olan görüşmelerin bir bir takvime bağlandığını söyledi. Ertuğ, ''Resmi olarak bir tarih yazılmamış olsa bile, fiili bir takvim ortaya açıktı; bu da ekim ayı'' dedi. BM Genel Sekreteri'nin taraflara, ''Ekim ayına kadar yoğunlaştırılmış görüşmeler yapın, bütün ana konularda uzlaşmaya çalışın ve New York'a bunlarla gelin'' dediğini, Türk tarafının bunu yapmaya çalışacağını kaydeden Ertuğ, dördüncü üçlü görüşmenin yapılacağı New York'ta önlerini görebilecek bir noktada olmaları gerektiğini söyledi. Ertuğ, ''Bu işin bir yere gidip gitmeyeceği konusunda Genel Sekreter'in artık bir yargıya varması ve bu yargıyı, vereceği raporda, BM Güvenlik Konseyi'ne duyurması beklenmektedir'' diye konuştu. BM'nin Cenevre sonrası daha aktif hale geleceğini ve rolünün yükseleceğini, bunun da taraflara bazı önerilerde bulunacağı anlamına geldiğini kaydeden Osman Ertuğ, süreçten sonuç alınamaması halinde BM'nin adadaki varlığını gözden geçirme durumunun ise gündemde olduğunu söyledi. Ertuğ, ''Bu da artık gündemdedir. Uluslararası topluluk bu işten usanmıştır. Enerjisi artık burada tüketilmemeli diye bir düşünce vardır... Yani uluslararası topluluğun sabrı tükenmektedir'' dedi. -2012 ÇÖZÜM HEDEFİ- KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Türk tarafının yıl sonuna kadar çözüm ve 2012 yılının ilk aylarında referanduma gidilmesi hedefinin, ''gerçekci bir beklenti'' olduğunu söyledi. 2012 sonrası çözüm bekletilerinin gerçekci olmayacağına işaret eden Ertuğ, şöyle devam etti: ''Eğer bir şey olacaksa; ...Sayın Davutoğlu'nun da dediği gibi 2012'nin ilk ayları içerisinde bir referandum hazırlığı yapılması. Zaten o dönem içerisinde bu gerçekleşmezse, ondan sonra Kıbrıs Rum tarafının AB dönem başkanlığı dönemi başlar, daha da katılaşırlar, esneklik gösteremezler. 2013'te de Rum başkanlık seçimi geliyor. Onun için 2012'nin ilk çeyreğinden sonra olabilecek beklentilerin hiç birisi gerçekçi değil. Eğer bu dönem içerisinde bir şey yapılabilirse yapılır.'' Rum tarafını müzakerelerde esnek hale getirmek için, AB ve uluslararası topluma düşen görevler olduğunu, Kıbrıs Türk tarafı üzerindeki izolasyonların kaldırılmasının da bu görevlerden biri olduğunu, izolasyonların kaldırılmasının Rum tarafını çözüme motive edebileceğini ifade eden Osman Ertuğ, motive kapsamında ayrıca, BM Barış Gücü'nün (UNFICYP) görev süresinin sonlandırılacağı mesajının verilmesi ve BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonunun sonsuza kadar devam edemeyeceği ve çözüm olmayacaksa olmayacağını da söylenmesi gerektiğini söyledi. -''AL-VER SÜRECİNE HAZIRIZ''- BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un yoğunlaştırılmış müzakerelerde, ana konularda al-ver sürecine girilmesinden bahsettiğini kaydeden Sözcü Osman Ertuğ, Kıbrıs Türk tarafı olarak, Cenevre sonrası al-ver sürecine hazır olduklarını söyledi. Ertuğ, ''Biz, al-ver sürecine hazırız. Biraz başlandığı gibi bir gerçek de ortada duruyor. Ama bunu ana konulara taşıyıp, bu işin olup olmayacağı noktasına getirip, New York'a onunla gitmemiz gerekiyor'' dedi. -BAŞLIKLAR- Müzakerelerde Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığında yoğun görüşmeler yapıldığını, çeşitli karşılıklı öneriler sunulduğunu, bazı yakınlaşmalar olduğunu beliren Ertuğ, bu başlıkta üzerinde uzlaşılamayan daha konular olduğunu söyledi. Mülkiyet konusundaki esas sorunun, Rum tarafının ''ilk söz hakkının, ilk sahibinde olması'' yaklaşımı olduğunu, Rum tarafının bu başlıkla ilgili sürekli bağlantı kurma çabasında olduğunu ifade eden Ertuğ, Türk tarafının, anlaşmanın AB'nin birincil hukuku olmasını istediğini, Rum tarafının buna karşı çıktığını aktardı. Ekonomi başlığında, geçiş süreleri ve merkez bankası gibi bazı konularda sorunlar olduğunu ama bunların çözümlenemeyecek sorunlar olmadığını dile getiren Ertuğ, Güvenlik ve Garantiler başlığında Garantiler konusunun, ancak garantörlerin de katılımı ile ele alınacağını kaydetti. Ertuğ, Rum meclisinin, ''garantiler geçersizdir'', KKTC Cumhuriyet Meclisi'nin de buna karşılık, ''garantilerden vazgeçilmeyeceği, kırmızı çizgilerdir'' yönünde karar aldığını anımsattı. Ertuğ, Toprak başlığında kriterlerin görşüldüğünü ve bu konuda açılım yaptıklarını belirterek, kriterleri daha geniş bir şekilde konuşmaya hazır olduklarını, ama harita ve rakamların en son konuşalacak konu olduğunu söyledi. Ertuğ, ''Altı başlıkta şimdiki durum özetle bu'' dedi. -KİM NE DÜŞÜNÜYOR- Kıbrıs Türk tarafı ile Rum tarafı, müzakerelerdeki başlıklardan, Toprak ve Güvenlik'te tamamen zıt görüşlere sahip. Rum tarafı 100 binden fazla Rumun dönüş yapacağı daha çok toprak istiyor. Güzelyurt'un mutlaka verilmesi, Karpaz'ın özel statülü bölge veya federal park ilan edilmesi talebi var. Türk tarafı, toprak ayarlamalarında, her bir kurucu devletin toprak bütünlüğüne halel getirmeyecek şekilde toprak ayarlaması yapılması ve toprak ayarlaması söz konusu olduğunda bunun olabildiğince az insanı olumsuz şekilde etkileyecek şekilde yapılmasından yana. Türk tarafı, kurucu devletler içinde kantonlar oluşturulmasına karşı. Rum tarafı garantilere karşı çıkıyor, Türk tarafı, garantilerden vazgeçmeyeceğini, ''olmazsa olmaz'' olduğunu belirtiyor. Türk tarafı mülkiyette, takas-tazminat-iade öneriyor, Rum tarafı da aynı görüşte olmakla birlikte bu konudaki ''ilk söz hakkının, malın ilk sahibinde olmasını'' istiyor. Türk tarafı, Rum tarafının bu tutumundan vazgeçmesi gerektiğini belirtiyor.