Kentsel dönüşüm için geri sayım başladı. 'Çok ses getirecek bir başlangıç yapacağız' diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, "Ekimde start veriyoruz. Türkiye'nin 30 ya da 40 değişik yerinde aynı anda yıkım başlatacağız" dedi. Yıkımda, iş makineleri ve Türkiye'nin pek aşina olmadığı dinamitle patlatma yöntemleri birlikte kullanılacak.
Çiğdem Toker'in Akşam gazetesindeki haberi şöyle:
On gün oluyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı, Fi Yapı'nın konut teslim taahhütlerine uymamasıyla yaşanan mağduriyet; bu kapsamda sektör temsilcilerinin kendisini ziyaret edeceği haberleri için aramıştım. Bayraktar'ın cevabi telefonu cuma akşamı geldi. Şehir dışı programları nedeniyle geç dönebildiğini belirtti.
Bu giriş, kısa süren telefon konuşmasına sığmayan sorular nedeniyle... Aktaracaklarım, aslında yüzyüze bir görüşmeden çıkabilecek, daha ayrıntılı bir haberin konusu. Ama sınırlı da olsa, Bakan Bayraktar'ın iki konudaki mesajları, kitlesel boyutları nedeniyle önemli.
İtiraz edenler gelip anlatsın
Öncelik, bakanlığın bir numaralı ajandası olan kentsel dönüşümde. Afet riski altındaki kentsel alanların dönüşüm projesi için takvimi belli olmuş: Ekim ayı. 'Çok ses getirecek bir başlangıç yapacağız. Ekim ayında start veriyoruz. Türkiye'nin 30 ya da 40 değişik yerinde aynı anda yıkım başlatacağız' diyen Bayraktar, hızla birkaç ili de sıraladı: 'İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Konya, Bolu, Van.'
'Toplumsal destekte sıkıntı yaşıyor musunuz?' soruma yanıtı: 'İnsanlar çok hevesli. Gönüllülük boyutuna geldik. Salaş, riskli binalardan kurtulacaklarını bıkmadan anlatıyoruz. İtiraz edenler 'kentsel değil, rantsal dönüşüm' diyenler de gelsin bana anlatsın, kime rant sağlıyoruz bekliyorum.'
Kitlesel yer değişikliği sonuçları üzerine çalışıp çalışmadıklarını sorduğumda ise Bakan Bayraktar, öncelikli illerde 'sosyolojik sempozyumlar' yaptıklarını belirtti.
Yıkım müteahhitleriyle çalışma
Bayraktar'ın verdiği bilgiye göre, 'en az 30 ilde aynı anda' gerçekleştirilecek yıkım yöntemleri üzerinde, mühendislik çalışması yapılıyor. Yıkımda, iş makinaları ve Türkiye'nin henüz pek aşina olmadığı dinamitle patlatma yöntemleri birlikte kullanılacak. Patlatma yöntemiyle yıkımın felakete yol açmaması amacıyla çevresel güvenlik testleri yapılıyor. Dinamitli yıkımın, ancak yapılaşma yoğunluğu düşük, çevresi müsait alanlarda gerçekleştirilebileceğine dikkat çekiliyor. Bu iş için özel sektörden hizmet satın alınacak. Bakan Bayraktar, 'yıkım müteahhitliği' deyimini çağrışımlarından dolayı sevmediğini, yerine başka bir kelime aradıklarını söylüyor...
Yıkımın mali portresi henüz kesinleşmemiş. Bilanço, kullanılacak yöntemler netleştiğinde ortaya çıkacak. Ekimde 'törenle' başlayacak yıkımlarla ilk adımı atılacak olan kentsel dönüşümün, önce iki yıllık acil; sonrasında da üç-beş-yedi ve 10 yıllık olmak üzere beş aşamada tamamlanması hedefleniyor.
Fi Yapı sorunu banka kurtarmaya benzemez
Fİ Yapı'nın; taahhüt edilmiş binlerce konutun yarım kalması, peşpeşe icra takipleriyle başlayan sıkıntıda, mağdurları rahatlatacak bir çözüm sağlanıp sağlanmayacağı halen belirsiz.
Bayraktar'a konut sektörü temsilcilerinin, kendisini ziyaret edeceği haberlerini sordum: 'Ben de sağdan soldan duydum.
Ama beni arayan yok. Kimse gelmedi' dedi.
'Yanlış iş yapan, kim olursa olsun, hem kendisini hem başkalarını sıkıntıya sokar' diyen Bakan, Fi Yapı'nın yol açtığı mağduriyet konusunda net: 'Bu iş borç-alacak meselesi. Devlet olarak sorumluluk alanlarımız belli. Yaptığı binalar depreme dayanıklı değilse, imara aykırıysa, ruhsatında problem varsa, o zaman denetim sorumluluğumuz var. Bu iş, bankaların batışındaki TMSF gibi bir konu değil.'
Fi Yapı'nın, Van depreminde 500 konut hibe edeceği haberlerini anımsattım: 'Biz o vaadi duymazlıktan geldik' dedi. Ve ekledi: 'Yine de çözeceğim diyorsa, kimsenin hevesini kırmak istemem.'
Bizim 'Sunset Park'ımız
Roman, okurundan tam dikkat, yoğunlaşma ve uzun saatler talep eder. Galiba bu nedenle; 'tekrar okuma isteği uyandırması' bir romanı iyi kılan nitelikler arasında sayılıyor.
Fi Yapı vakası vesile oldu. Paul Auster'ın 'Sunset Park'ı sırf bu özelliğiyle dahi 'iyi roman'ın hakkını veriyor. Okuyanı bilir; 'Sunset Park', 2008 mortgage krizinde gelişen bir aşk hikayesini anlatır. Kriz fonda görünür ama kriz dinamikleri, o aşkın bütün aşamalarını belirler. Bir yandan Miles ile Pilar'ın aşkını; bir yandan da ruhları yaralı, kira ödeyemeyecek kadar yoksul, birbirine tutunmaya çalışan arkadaşların krizle başa çıkma savaşını izleriz.
Sunset Park'ı ikinci kez okurken; roman denilen türün, günlük hayat kılcallarına girebildiği ölçüde sarsıcı ve dönüştürücü olduğunu bir kez daha hissettim.