Kocaeli'nde muhtarlar, STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kimliği, inancı sebebiyle bir kişi ötekileştirilirse ona sahip çıkacağız. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygımız var” dedi. Sözlerinin devamında, “Bu süreçte CHP'nin hiç mi kusur yoktu?” sorusunu dile getiren Kılıçdaroğlu, özeleştiri verdi, “Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı olarak özeleştiri yapıyorum. Bizim de eksiğimiz, yanlışımız vardı, bunu düzeltmeye çalışıyoruz. En büyük değişimi yaşayan Cumhuriyet Halk Partisidir. Hiç kimsenin sahip çıkmadığı kesimlere sahip çıktık” dedi.
Toplantıya TBMM Başkanvekili Haydar Akar, CHP milletvekilleri, partililer ve İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet de katıldı. Sözcü'den Zeynep Kaplan’ın haberine göre, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
“Bunu neden talep etmiyorsunuz?”
“Muhtarlar neden demokrasinin temel taşıdır? Milletvekilleri, muhtarlar değil de neden muhtarlar demokrasinin temel taşı olarak anılıyor? Bu topraklarda yapılan ilk seçim bir muhtarlık seçimidir. Kastamonu'da yapılan bir seçimdir. Ama ne yazık ki geçen zaman diliminde muhtarlara gerekli önem ve özen gösterilmedi. Bugün 82 değişik kanunda 354 maddede muhtar adı geçer. Ne siz bilirsiniz bunu ne de ben bilirim. Muhtarlar için bir bağımsız kanun var mı, yok. Neden yok, siz de seçimle gelensiniz. Milletvekillerinin var, belediye başkanlarının var, herkesin var da sizin neden bağımsız ve size özgün bir kanunuz yok? Bunu neden talep etmiyorsunuz? Bu sizin en doğal hakkınız.”
“Ergene Nehri simsiyah”
“(Ergene Nehri) Çevre konusunda çok hassas bir bölge. Bütün dünya çevre konusunda duyarlı. İklim değişiklikleri oluyor. Çevre konusunda hangi adımı attılar, bana bir Allah'ın kulu çıksın desin, ‘çevre konusunda şu adımı attılar. Kocaeli Üniversitesi’nden bir hoca buradaki hava kirliliği ile ilgili bir rapor hazırladı, ne kadar tehlikeli olduğunu yazdı. ‘Neden bunu millete açıklıyorsun' diye adamı üniversiteden attılar. Müsilaj var. Neden çıktı? Ergene Nehri simsiyah. Kaynağından aktığı yerde bembeyaz, denize aktığı yerde simsiyah.”
(Kılıçdaroğlu daha önce grup toplantısında Ergene Nehri’nin kaynağından bir de farklı bir havzasından alınan su örneğini Meclis kürsüsüne getirmişti.)
“Yıllardır böyle. Denizde oksijen bitti, müsilaj çıktı. Şimdi hep beraber neden böyle oldu diyoruz. Yıllardır üniversite hocaları bunu söylüyor. ‘Bunu yapmayın Marmara'yı öldüreceksiniz' diyorlardı. Marmara Denizi'nin özelliği ne, dünyada bir devlete ait tek deniz Marmara, o da bize ait. Biz de onu öldürüyoruz. 104 balık türü vardı ticaret anlamında, öldürdük. Ben gençliğimde Kocaeli'nden denize giriyordum, buyurun şimdi kim denize girecek.”
“Ankara'da yeni bir uygulama yapıyoruz, yakında hayata geçireceğiz”
“Ankara'da şimdi yeni bir uygulama yapıyoruz. Yakında hayata geçireceğiz. Dün lansmanını yaptık. Herkese kar verilecek, ‘başkent kart.' Fakir alışveriş yaparken pos cihazından kartla ödeme yaptığında ona düşük fiyat gelecek. Kimse de onun fakir olduğunu bilmeyecek. O insanların onurunu korumak zorundayız. Esnaf perişan oldu. Bir dilim ekmeğe muhtaç ettik. Özal, ‘Esnaf devletin orta direği' derdi. Esnaf devlete yük olmaz, istihdam oluşturur, komşu esnafın da kazanmasını ister. Esnafı duman etik. Memlekette esnaf kalmadı. Azami parmak bal çalıyorlar. 5 kişiye 21 milyar para veriyorlar. Bizim ‘5'li çete' olarak tanımladığımız 5 kişiye 21 milyar para veriyorlar, milyonlarca esnafa verdikleri para 10 milyon lira. Bu adalet mi?”
“Kırıkkale ayakta, işçiler ayakta”
“Cumhuriyetin kurduğu bütün fabrikaları satıyorlar. Tank Palet dahil. Şanlı ordumuzun tank-palet fabrikası dahil bedava verdiler. 1 dolar bile almadılar. Şimdi Kırıkkale'de Makine Kimya Endüstrisi'ni satmanın hukuki altyapısını oluşturuyorlar. Bunu anonim şirkete dönüştürmek istiyorlar. Neden kardeşim, devletin kurumu. Silah üretiliyor, mühimmat üretiliyor. Kırıkkale'yi Kırıkkale yapan orasıdır. Cumhuriyeti kuranlar, Kurtuluş Savaşı’nı verenler Anadolu'nun merkezine entegre bir silah sanayisi kurmak istediler. Bu entegre silah sanayisinin adı Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'ydu. Şimdi bunu bitiriyorlar. Kırıkkale ayakta, işçiler ayakta. Biz onların hakkını arıyoruz.”
“Bizim de eksiğimiz yanlışımız oldu”
“İnanç siyasetin konusu değildir. Allah ile kulun arasına kim girebilir. Kimin daha fazla ya da daha az inançlı olduğunu kim bilebilir. Peygambere verilmeyen bir yetkinin başka bir kişiye verilmesi mümkün mü? Burada herkesin dikkatli olması lazım. Herkesin inancı benim başımın üstünde. İnancını yaşar, eyvallah. Kimliği, inancı sebebiyle bir kişi ötekileştirilirse ona sahip çıkacağız. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygımız var. Diyeceksiniz ki, “Bu süreçte CHP'nin hiç mi kusur yoktu?” Kusuru vardı, özeleştiri de yapıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı olarak özeleştiri yapıyorum. Bizim de eksiğimiz, yanlışımız vardı, bunu düzeltmeye çalışıyoruz. En büyük değişimi yaşayan Cumhuriyet Halk Partisidir. Hiç kimsenin sahip çıkmadığı kesimlere sahip çıktık.”