Gündem

Kemal Burkay ve BDP

Bu ülkede PKK sempatizanı ya da PKK’nın adamı ve sözcüsü olmayan Kürt aydınlara karşı yürütülen linç kampanyasını anlamak mümkün değil.

27 Ocak 2012 02:00

 

Barbaros Sayılgan - T24


Bu ülkede PKK sempatizanı ya da PKK’nın adamı ve sözcüsü olmayan Kürt aydınlara karşı yürütülen linç kampanyasını anlamak mümkün değil. Bu iyi niyetli bir davranış da değil. Malesef Kemal Burkay sürgünden memlekete döndüğünden beri destekçileriyle birlikte ötekileştirilmeye çalışılıyor. Devletin ajanı, devletin adamı türünden yaftalamalarla düşünceleri değersizleştiriliyor. BDP’liler, kendi içlerinden çıkan farklı ve eleştirel bir ses karşısında demokrasiyi de, düşünce özgürlüğünü de bir kenara bırakıyor.  Zaten onlara gore Burkay’ı destekleyen Kürtte yok.



BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in, başından beri dillendirilen iddiayı tekrarlayarak “Kemal Burkay'ın dönüşü bir devlet projesidir” sözleri, bir düşüncenin elinin tersiyle itilmesi anlamına geliyor.



Kürtler içinde başka bir vizyonun olması neden bu kadar rahatsız edici? Kemal Burkay, Leyla Zana gibi “Silah Kürtlerin güvencesidir” deseydi ve bu düşüncenin arkasından gitseydi kıymetli olacaktı sanırım. Ama bunu yapmıyor. Kemal Burkay Kürtleri ya da Kürtlerin çiğnenmiş haklarını, yıllarca bu devletin onlara uyguladığı işkenceyi doğru okuyamayacak kadar zekadan yoksun bir adam değil elbette.



Devlet Kemal Burkay’ı Kürt hareketini bölmek için, değersizleştirmek için destekliyor olabilir. Ancak ben Burkay’ın devleti desteklemek için konuştuğunu düşünmüyorum. Burkay, kendi bildiğini, kendi fikrini açıklıyor.



BDP ve Kürt hareketinin içinden gelenler biraz fazla ateşli biçimde aşağılıyorlar kendisini.  Yani, onlar oldukça Kemal Burkay’ın bu ülkede ciddiye alınamayacağı, bir yer edinemeyeceği açık. Ama bu Kürt hareketinin lehine mi olur, orası meçhul.



Kürt hareketi son yıllarda kendilerini ifade etmek, meşruiyet kazanmak ve halkın desteğini alarak oylarını da artırmak konusunda çok önemli bir ilerleme kaydetti. Ben, bu ilerlemenin sürmesini diliyorum. Ancak BDP’nin, belki de ait olduğu gelenekten gelen kendi içinde yeni yapılanmaları kabul etmeme alışkanlığı ve eleştirilere kapalılığı, meclise giren, göz önünde yer alan bir partinin ancak aleyhine işleyecektir.



BDP kendisini dışarıdan korumaya çalışan kapalı bir örgüt içinde hareket etmiyor. Meşru zeminde ve mecliste siyaset yapıyor, halkın önüne çıkıyor ve medyada kendini ifade ediyor. Bölünmek ve güç kaybetmek anlaşılabilir bir endişe olsa da, Burkay’ın iddialarına “o devletin adamıdır” diye artık ağız alışkanlığına dönüşen teorilerle yanıt vermek yerine, konu Kürt hareketi içinde gerçek bir tartışma zeminine çekebilmeli. BDP, ancak böyle, gerektiğinde içinden geldiği geleneği ya da geçmişini eleştirerek ya da eleştirilere gerçek yanıtlar vererek bu ülkede tutturmaya çalıştığı gerçek solcu çizgiyi yakalayabilir.



Kemal Burkay, bu ülkenin insanlarına çektirdiklerinden nasibini almış ve iznini kimden almış olursa olsun, hayatının son dönemlerinde ülkesine dönebilmiş bir sosyalist. En azından geçmişine baktığında, bugün Kürt hareketinin kendisine layık gördüğü muamele ve üslup birçok insanın canını sıkıyor. Halkla ilişkiler konusunda usta olan Sırrı Süreyya Önder, konuşmadan önce işin bu tarafını daha iyi tartmış olsaydı keşke.