Hürriyet gazetesi yazarı Erdal Sağlam, KDV indirimlerinin bütçeye olan faturasının en az 3 milyar lira olduğunu belirterek "Referanduma kadar piyasaları canlandırma amacı taşıyan bu kararın ekonomik etkisi ise tartışılmalı. Bütçe açısından bakacak olursak, Maliye açıklanan tüm vergi indirim kararlarının toplam etkisinin 1 milyar TL’lik kayıp olacağını söyledi, ama hiç inandırıcı bir rakam gibi durmuyor. Kesin bir rakam bulmak mümkün değil ama bence bu varsayımlarla, dayanıklı tüketim malı ÖTV’sinde 3 milyar TL’den aşağı bir ÖTV kaybı olması, iyimser bir tahmin olur." dedi.
Sağlam'ın Hürriyet'teki yazısı şöyle:
Hükümet, geçtiğimiz hafta, beyaz eşya başta olmak üzere, ciddi vergi indirimine gitti. Nisan sonuna kadar sürecek vergi indiriminin, “oldukça popülist” bir karar olması dikkat çekiciydi.
Referanduma kadar piyasaları canlandırma amacı taşıyan bu kararın ekonomik etkisi ise tartışılmalı. Bütçe açısından bakacak olursak, Maliye açıklanan tüm vergi indirim kararlarının toplam etkisinin 1 milyar TL’lik kayıp olacağını söyledi, ama hiç inandırıcı bir rakam gibi durmuyor.
Konutta yapılan KDV indirimlerinin faturasını bir kenara bıraksak bile, vergi kaybının 1 milyar TL ile sınırlı kalması mümkün gözükmüyor.
2016 yılında, şimdi vergi indirimine tabi, dayanıklı tüketim mallarında 4 milyar 811.9 milyon TL’lik özel tüketim vergisi (ÖTV) hedeflenmiş ama tahsilat 4 milyar 692.3 milyon TL olmuş. 2017 yılı bütçesinde aynı kalemden yüzde 14.8 artışla 5 milyar 349 milyon TL’lik ÖTV alınması hedeflenmiş.
2016 dayanıklı tüketim malları ÖTV tahsilatına aylar itibariyle baktığınızda; ocakta 274, şubatta 340, martta 405, nisanda 307 milyon TL’lik tahsilat görüyoruz. Maliye Bakanı Naci Ağbal, belli ki geçen yılın şubat, mart, nisan aylarına bakıp, bu tahsilatın biraz altında bir miktarı, 1 milyar TL’yi, kayıp olarak açıklamış. Halbuki bu hesap aşırı iyimser bir rakam ve sapma ihtimali çok yüksek. Bazı ÖTV’lerin tümüyle kalkmadığını varsayıp geçen yılki verilerle 1 milyar TL rakamı belki bulunur ama 2017 hedefi bile daha büyük.
Bence asıl yanlış hesaplama noktası; bu vergisiz 3 ayda alınacak beyaz eşya ve mobilyanın geçen yılın aynı döneminden çok daha fazla olacağı gerçeği. Yani ister istemez halk ihtiyacı olan dayanıklı tüketimi malı talebini öne çekecek. Şöyle söyleyeyim; geçen yılki dayanıklı tüketim malı satışının en azından yüzde 60-70’i bu vergisiz 3 ayda yapılacaktır. Daha önce de benzer durumlarda olduğu gibi, talep öne çekilince, yılın geriye kalanında artık dayanıklı tüketim malı satışı çok az olur. Dolayısıyla ÖTV uygulanan aylarda, bence en fazla 1 milyar TL’nin biraz üzerinde ÖTV tahsilatınız olabilir. Tabi ki kesin bir rakam bulmak mümkün değil ama bence bu varsayımlarla, dayanıklı tüketim malı ÖTV’sinde 3 milyar TL’den aşağı bir ÖTV kaybı olması, iyimser bir tahmin olur.
Kaldı ki; vergi kaybı ÖTV ile sınırlı değil; ÖTV eklendikten sonraki rakamdan KDV kesildiği için, aynı şekilde KDV tahsilatında da ek kayıplar olacak.
"Benden sonra tufan"
Peki, beyaz eşyada satış beklendiği kadar artar mı, çift hane eşiğindeki enflasyona bu yolla fren gelir mi? Benim Ankara’da konuştuğum beyaz eşyacılar, şubatta yüzde 11 zam beklediklerini, vergi indirimin yüzde 7 civarında bir imkan yarattığını, ithalatçı şirketlerin en fazla “yapılacak zammı durdurma” kararı almasını beklediklerini söylediler. Yerli beyaz eşya üreticileri fırsat bilip indirim yapar mı, ithalleri nasıl etkiler, göreceğiz. Dolayısıyla enflasyona fren etkisi beklendiği kadar olmayabilir. Kaldı ki enflasyondaki yapısallar, fiyat artışının bunlarla durmayacağını gösteriyor. Kararın piyasaya canlandırıcı etkisi ise olacaktır.
Hükümet, son dönemde bütçeye yük getiren birçok karar aldı, bütçe dışında işsizlik fonu başta olmak üzere kamu fonları amaç dışı harcanıyor, kısacası ilk kez mali disiplin kaygısı büyümeye başladı. Referanduma kadar ‘popülist kararlar’a yenileri eklenirse sürpriz olmaz.
Referandumdan ne çıkar bilmiyorum ama, ne çıkarsa çıksın artık seçim süreci uzun süre devam eder gibi geliyor bana. Olaya “Benden sonrası tufan” diye yaklaşırsanız, bu tür popülist kararlarla nisandan sonra bütçe de, mali disiplin de ciddi tufan tehlikesi altında kalır.